DEM Parti: Ulaşımda anadilinde hizmet verilsin
DEM Parti, Meclis'e toplu taşıma hizmetlerinin verildiği merkezlerde Türkçe dışındaki dillerin kullanılmasını düzenleyen kanun teklifi verdi.
DUVAR - DEM Parti Van milletvekili Gülcan Kaçmaz Sayyiğit, toplu taşıma hizmetlerinin verildiği merkezlerde Türkçe dışındaki dillerin kullanılmasını düzenleyen kanun teklifini TBMM’ye sundu.
Kanun Teklifi’nin gerekçesinde merkeziyetçi uygulamaların kamusal hizmetlerde mağduriyet oluşturduğu ifade edilerek 21 Şubat Dünya Anadili Günü’nde anadilinde eğitim ve Anayasal güvence taleplerinin güncelliğini koruduğu belirtildi.
Van’dan İstanbul’a giden 80 yaşındaki yaşlı bir kadının Türkçe bilmediği için kamusal hizmet alamadığından dolayı mağduriyet yaşadığının hatırlatıldığı teklifte, “Türkçe dışındaki diller üzerindeki tehlike bugün de devam etmektedir. Her ne kadar 'tek dil' politikasının fiiliyatta esnediği görüntüsü verilse de hibrit bir dil politikası sürdürülmektedir. Çünkü ülkenin inanç ve etnik çeşitliliğinin güvenceye alınacağı herhangi bir çalışmadan imtina edilmektedir. Buna bağlı olarak anadiline yönelik önyargılar kırılmadığı gibi yurttaşın anadilinden dolayı ayrımcılığa uğradığı olaylar sıklıkla yaşanmaktadır. Bunun en temel sebebi, Türkçe dışındaki dillerin tehdit olarak algılanarak kamusal alanın dilsel açıdan homojenleştirilmesidir. Bugün de ulaşım, inanç, sağlık, eğitim başta olmak üzere hiçbir alanda çok dilli hizmet söz konusu değildir” denildi.
Anadiline yönelik öngörülemez hibrit politikaların olduğuna dikkat çekilirken dillerin Anayasal bir güvenceye kavuşturulması talep edildi. Kanun Teklifi’nde şu ifadelere yer verildi:
“Ülkenin her parçasında anadili Kürtçe (Kurmancca, Zazaca), Lazca, Çerkesce, Pomakça, Süryanice, Ermenice, Arapça ve diğer dillerde olan yurttaşlar yaşamaktadırlar. Özellikle Türkiye’de nüfusu 15 ila 25 milyon, Ortadoğu’da 40-50 milyon arasında değişen Kürt realitesi artık inkâr edilemez bir noktadadır. Her ne kadar Kürtlerin yaşadığı tarihsel coğrafya ülkenin doğusunda yer alsa da bugün Kürtler İstanbul ve İç Anadolu başta olmak üzere geniş bir coğrafyada varlık göstermektedirler. Bunun yanında Türkiye’nin Irak’ta Federe Kürdistan’la ileri düzeyde politik ve ekonomik ilişkiler yürüttüğü de bilinmektedir. Bugün Federe Kürdistan – Türkiye arasında karşılıklı olarak iş ve tatil amacıyla yoğun gidiş-gelişlerin olduğu bilinmekle birlikte düzenli uçak seferleri de yapılmaktadır. Bütün bunlara rağmen Türkiye’de ulaşım başta olmak üzere sosyal hizmetlerde Kürtçeye yer verilmesi için herhangi bir adım atılmamıştır.”
'ANADİLİNDE HİZMET, TEMEL BİR İNSANİ HAKTIR'
Gerekçede anadilin bir iletişim aracı olmasının ötesinde her halkın kimliği ve tarihsel hafızası olduğu ifade edilirken “Herhangi bir kamusal alanda iletişim sorunu olmasa dahi anadilinde hizmet, temel bir insani haktır. Bugün de havaalanlarında, limanlarda, otogarlarda ve garlarda; uçaklarda, gemilerde, otobüslerde ve trenlerde Türkçe bilmediği için mağdur olan yurttaşlar söz konusudur. Çünkü toplu taşıma hizmetinin verildiği hiçbir yerde Kürtçe ve diğer dillerde yönlendirme hizmetleri sözlü veya yazılı olarak verilmemektedir. Özellikle güvenlik talimatlarının hayati önemde olduğu uçaklarda anons, bilgilendirme, yönlendirme, ikazlar sadece Türkçe ve İngilizce yapılmaktadır” denildi.
Kamusal hizmetlerin çok dilli olmasıyla kültürler arası ilişkilerin gelişeceğine ve önyargıların kırılacağına vurgu yapılırken söz konusu talep şu sözlerle dile getirildi:
“Kürt nüfusun yoğun olduğu yerlerde bulunan toplu taşıma merkezlerinde anonsların Kürtçe yapılması, yönlendirme ve bilgilendirme tabelalarında Kürtçeye yer verilmesi; yine Türkiye sınırları dahilindeki Kürtlerin yoğun yaşadığı illere yapılan uçaklarda anonsların Kürtçe olması ve “Güvenlik Talimatı Kartı”ında Kürtçeye yer verilmesi ötelenemez bir ihtiyaç olarak ortaya çıkmaktadır. Aynı şekilde Lazca, Çerkezce, Pomakça, Abhazca, Romanca, Süryanice ve Arapça gibi kendi anadilini konuşan yurttaşların yaşadığı bölgelerde de toplu taşımada anadiline yer verilmesi için gerekli tedbirler alınabilir. Merkezi yönetimin sağlayacağı Anayasal güvencenin yanında yerel yönetimlerin doğrudan kent özgünlüklerine göre politikalar üretebileceği bir sisteme ihtiyaç duyulmaktadır. Bu anlamda uçak, tren, otobüs, feribot vb. ulaşım araçlarında Türkçe dışında dillere yer verilmesinin önünün açılması elzemdir.”