DEM Partili belediyelerin işi gücü

Muhtemelen dünyanın hiçbir yerinde hiçbir belediye DEM Partili belediyeler kadar ötekileştirilmedi, düşmanlaştırılmadı ve hükümet tarafından yok hükmünde bir muamele görmemiştir.

Vecdi Erbay verbay@gazeteduvar.com.tr

DEM Parti Diyarbakır Milletvekili Serhat Eren, X hesabından bir video paylaştı ve şunları yazdı:

"Bu görüntüler Bağlar Belediyesinin önünden. Binlerce polis görevlendirilmiş. Ancak bu kez bir basın açıklamasını engellemek, açıklama yapacak kişilere plastik mermi, gaz bombası, tazyikli su atmak için gelmemişler. Kayyım döneminde liyakate bakılmaksızın alınan ve aylar boyunca işe gelmeden maaş aldıkları tespit edildiği için belediye tarafından işten çıkarılan kişilerin rahatça provokasyon yapabilmeleri için görevlendirilmişler."

Bu sırada Hizmet İş Sendikası Diyarbakır Şubesi'nin desteklediği bir grup, Bağlar Belediyesi'nin bahçesinde, polis gözetiminde çadır kurma eylemi yapıyordu.

Eylem, DEM Partili belediyelerden işten çıkarılan 316 kişi adına yapılıyordu.

Milletvekili Serhat Eren, eylemcilerin polis muhafazasında olduğuna işaret ediyordu.

Hizmet İş Sendikası Diyarbakır Şubesi'nin 2016'dan bu yana kayyımlar döneminde işten çıkarılan insanlar için böyle canhıraş bir biçimde mücadele ettiğini ne gördük ne de duyduk. Hizmet İş'in sendika olduğunu hatırlamış olmasının, bir kamu kurumu olan belediyenin bahçesine polis eşliğinde eylem çadırı kurma cüretini göstermesinin halk nezdinde bir kıymetiharbiyesi var mı, emin değilim.

Bağlar Belediyesi'nin bahçesinde gerçekleşen eyleme katılanlardan birinin AK Parti Kadın Kolları Başkanı Güzel Kızoğlu'nun olması da ilginç. Kayyımlar döneminde insanlar işten atılırken, bırakın hak savunuculuğunu, AK Partililer ellerini ovuşturuyorlardı ve boşalan yerlere kendi yakınlarını doldurmakla meşguldüler.

Öte yandan Kızoğlu hakikaten ilginç bir figür. Mezopotamya Ajansı'nın haberine göre, YSK'nın belediye başkanı olarak atadığı ve adı birçok kirli işe karıştığı için yurtdışına çıkış yasağı ile serbest bırakılan AK Partili Hüseyin Beyoğlu, 12 Aralık 2023 tarihinde Kızoğlu'nu belediyede özel kalem müdürü yapmak için Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na başvuruda bulunmuş. Bakanlıktan cevap gelmeyince, Bağlar Belediyesi meclis üyesi Kızoğlu seçimlerden 17 gün önce istifa etmiş ve Personel A.Ş. üzerinden Bağlar Belediyesi'nde işe alınmış.

Güzel Kızoğlu seçimden sonra işe gitme lütfunda bulundu mu, bilmiyoruz. Ancak bu kadar katakulliden sonra çadır eylemine katılma cüreti göstereceğine, keşke biraz ar etseydi, diye düşünüyor insan.

Bu arada Kızoğlu'nun bir kardeşi de halen belediye çalışanı.

Konuyla ilgili şöyle bir gözlem de aktarmalıyım: Diyarbakırlılar, kayyım döneminde işe alınan çok sayıda vasıfsız, bankamatik çalışanı olduğunu biliyor ve bunların işten çıkarılmasını bekliyor. Çadır eylemi yapanlar bu nedenle yanlarında Diyarbakır halkının desteğini göremiyorlar.

*

Bir kamu kurumu olan belediyenin bahçesinde çadır eylemi yapmanın yasaya uygunluğunu hukukçular tartışsın. Ancak bu eylem türü, HDP'nin Diyarbakır İl Binasına kilit vurmasına neden olmuştu. Dönemin İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun teşviki ve desteği ile binanın önünde eylem yapanlar il yöneticilerinden milletvekillerine hatta il binasının önünden geçen yurttaşlara kadar birçok insana saldırdı. HDP'liler kışkırtıldı fakat sonuç alınamadı. Dışarıdan getirtilen sanatçı, siyasetçi, gazeteciler aracılığıyla buradaki eyleme bir itibar kazandırılmak istendi. Ancak bunda da başarı sağlanamadı.

Ancak Türkiye'nin üçüncü büyük partisi binasını kapatmak zorunda kaldı. Bu ayıbı dönemin İçişleri Bakanı öpüp başına koydu.

Şimdi belediyenin bahçesine çadır kurmak, belediye eşbaşkanlarından çalışanlara kadar herkese ağza alınmayacak küfürlerle hakaret etmek, belediyeyi çalışamaz hale getirmeyi hak görmek akla ziyan bir eylem türü. Hak aramayı geç keşfedenlerin, hak aramayı küfür etmek sananların, torpille edinilmiş konforu kaybedenlerin eylem tarzı, polis korumasını da arkasına alınca, böyle cüretkar oluyor demek.

Şunu da biliyoruz: Kayyımlar gidince milyonluk işleri kaybeden bir kesim de mevcut. Onlar çadır kurmuyor, ortalıkta görünmüyorlar elbette. Ancak belediyelere kayyım atansın diye daha üstten bastırıyorlar.

Peki, mevcut İçişleri Bakanı olup bitenleri nasıl izliyor?

*

Provokatif eylemler, belediyelere kayyım atanacak mı endişesi, kayyımların geride bıraktığı borçlar, başkanları kriminalize etme çabaları, mülki amirlerin başkanlarla sıfır iletişimi, bölgede meydana gelen yangınlar...

Muhtemelen dünyanın hiçbir yerinde hiçbir belediye DEM Partili belediyeler kadar ötekileştirilmedi, düşmanlaştırılmadı ve hükümet tarafından yok hükmünde bir muamele görmemiştir.

DEM Partili belediyelerin işi hiç de kolay değil. Belediye esas işi olan hizmete mi yoğunlaşacak yoksa "Kayyıma hayır" mı diyecek? Şehrin sorunlarını gidermek için mi kolları sıvayacak yoksa Meclis'ten kendilerine yönelik ithamlara mı cevap verecek?

Bütün bunlara rağmen çalışıyor belediyeler. Kayyımlardan kalan bariyerler kaldırıldı ve halk, derdini anlatmak için rahatça girebiliyor belediyelere. Halk, belediyeleri rahatça eleştirmek de istiyor. Ancak bu kadar haksız, mesnetsiz, insafsız saldırıyı savuşturmak telaşından belediye başkanı seçtiği insanları eleştirmeyi etik bulamıyor. Hem, daha üç ay geçti seçimlerin üzerinden ve olup bitenler yüzünden seçtikleri başkanların performansını gözlemlemeye vakit bulamadılar.

Ezcümle, memlekette bir "normalleşme", "yumuşama" olacaksa hükümetin DEM Partili belediyelere yaklaşımıyla olacak. Ancak görünen o ki hükümet bunun için ayak diretiyor. Normalleşme ve yumuşama, en azından şimdilik, askıya alındı ve bir oyalama taktiği olarak dönem siyasetinin arşivine girdi.

O halde, bütün tehditlere rağmen, iş yine seçmene düşüyor.

Seçmen, dirayetli, çalışkan, hakkaniyetli, eşitlikçi bir belediyecilik için seçilmiş başkanların yanında durarak kayyım tehlikesi bertaraf edilebilir.

Sonra? Sonra icap ederse başkanların yanlış yaptıklarını hep beraber gönül rahatlığıyla eleştirelim.

Tüm yazılarını göster