Demirtaş davasında tahliye yerine Kobanê ile birleştirme kararı

AİHM'nin Selahattin Demirtaş'la ilgili kararına uyulmadı, ana davası Kobanê davasıyla birleştirildi. Demirtaş: "Mafya lideri bir tripod bir telefonla devleti esir aldı. Kararlarınızın payı var bunda."

Abone ol

DUVAR - Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) tarafından 'Derhal serbest bırakılmalı' kararına karşın Edirne Cevaevi'nde tutulan HDP'nin eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın ana davasına bugün devam edildi. Mahkeme, davanın 108 siyasiye açılan Kobanê davasıyla birleştirilmesine karar verdi.

Ankara 19’uncu Ağır Ceza Mahkemesinde görülen duruşmaya Demirtaş Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi’yle (SEGBİS) katıldı. Duruşmayı HDP milletvekilleri Hişyar Özsoy, Hüda Kaya ve Zeynel Özen izledi.

AVUKAT EPÖZDEMİR: AYNI SUÇTAN YARGILAMA OLDUĞU İÇİN REDDEDİLMELİYDİ

SEGBİS ile bağlanan avukat Fırat Epözdemir, “Ceza Muhakemesi (CMK) kurallarına uyulmuyor. Dosyaların birleştirilmesi konusunda CMK’de uygun maddeler var. 6-8 Ekim olaylarıyla ilgili mahkemenizde bir dava var. CMK’ye göre Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi’nin aynı suçtan yargılama olduğu için bunu reddetmesi gerekirdi. Şimdi siz nasıl birleştirme kararı verirsiniz? Bu dava 4 yıl önce açıldı, siz '4 yıl sonra açılan dava dosyasıyla birleştirilsin' diyorsunuz. Öncelikle AİHM büyük daire kararını gözeterek beraat kararı vermeniz aksi taktirde birleştirme kararı verilecekse de 19. Ağır Ceza Mahkemesi üzerinden birleştirilmeli” diye konuştu.

AVUKAT KANAT: ANTİ HUKUKİ SÜRECİN DELİLİ

Ardından duruşmada hazır bulunan avukat Levent Kanat söz aldı. Kanat şunları söyledi:

“Mahkemenizdeki bu yargılama ve 22. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki yargılama soruşturması yaşadığımız bu sürecin tipik bir anti hukuki süreç olduğunun delildir. Bunun birçok verisini Demirtaş çok net bir biçimde dile getirdi. Bu yargılamalar ne yazık ki hakim siyasal anlayışın isteklerine göre şekil aldı. Bu ağır bir itham ama elimizde deliller var. ‘AİHM kararını boşa çıkaracağız’ diyen bir siyasal iktidar var. Avukatların olmadığı bir duruşmada tahliye kararı verdiniz. Savcılık bir soruşturma yürütüyor, iddianamede yer alan fiillerin bu yargılamada söz konusu olmuş, bir yargılama yürütmüşsünüz. Şimdi dosyayı 22. Ağır Ceza Mahkemesi’yle birleştirmeniz hukuksuzluktur. 22. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki mükerrerdir” dedi.

DEMİRTAŞ: O DAVA YILLARCA SÜREBİLİR

Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesindeki davada savunmasını tamamlamak üzere olduğunu ve dosyanın mütalaa aşamasına geldiğini belirten Selahattin Demirtaş, "Dosyam, Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi'nden tefrik edilip burada birleştirilsin. 22. Ağır Ceza Mahkemesindeki dava yıllarca sürebilir. Bu mahkemede yargılamanın sürmesinin, heyetin dosyaya ve savunmalarıma hakimiyeti açısından daha uygun olduğunu düşünüyorum. Bir milletvekili, cumhurbaşkanı adayının 5 yıl tutukluluğu olur mu? Tutukluluktan bahsediyoruz. Korkunç bir şey. Bu dosya er ya da geç beraatla sonuçlanacak. Bize ceza verecek heyet, ileride kendi alacağı cezayı ağırlaştırmış olur" dedi.

BAKANLIK PAZARLIĞI İDDİASINA YANIT: YERE GİRSİN BAKANLIK

"Talebimiz bellidir, demokrasi ve barış istiyoruz" diyen Demirtaş şöyle devam etti: "Tüm Türkiye halkından adalet istiyorum. HDP'nin oyunu isteyen her cumhurbaşkanı adayı bize uygulanan kumpasların hesabını sorma sözünü vermezse tek bir HDP'li ona oy vermeyecek. Kim cumhurbaşkanı adayı olmak istiyorsa bugünden çıkıp açıklama yapacak, Kürt sorununun çözümünü nasıl yapacak, geçmişle nasıl yüzleşecek, yargı bağımsızlığını nasıl sağlayacak, bize kurulan kumpasların hesabını nasıl soracak? Bunu çıksın açıklasın. HDP bakanlık pazarlığı yapıyormuş diyenlere sesleniyorum, HDP gün gelecek bu ülkeyi tek başına yönetecek. Biz, bu tip pazarlıklara girmeyiz. Biz sadece demokrasi ve barış istiyoruz. Yere girsin bakanlık."

'BUGÜN SOYLU'LARIN DEVRİ'

Demirtaş, AİHM kararından sonra kimsenin kendisini yargılayamayacağını belirterek, "Suç isnat edilen ana hususların kendisi suç olmaktan çıkarılmış, bitmiş. Bugün bunu yargılayacak bir yargı yok, istinaf yok, Yargıtay 16. Ceza Dairesi yok, AYM yok" dedi. Demirtaş şöyle devam etti:

"Bugün yok. Doğru. Bugün gün Süleyman Soyluların günü. Devir onların devri. Onların borusu ötüyor. Görünen o. Süleyman Soylu’yla ilgili ifşaatlar, işte iftira mı dersiniz, itiraf mı dersiniz, suçlama mı dersiniz bir şeyler söyleniyor, Ankara Adliyesinden tık yok. Ama aynı Süleyman Soylu’nun bakanlığına bağlı Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından uydurulmuş iki veya üç gizli tanık beyanına dayanarak benim de aralarında bulunduğu partimin 30 yöneticisi bir kez daha tutuklanabiliyor. Dolayısıyla mahkemeniz bunları gözetmek zorunda."

'MAFYA LİDERİ BİR TRİPOD, BİR TELEFONLA DEVLETİ ESİR ALDI' 

"Bugün mafya liderleri çıkmış Türkiye Cumhuriyeti Devletini esir almış adeta. Kendisi söylüyor, bir tripod bir telefonla devleti esir aldı. Nasıl oldu bu? Sizin mahkemelerinizin kararlarınızın payı var bunda. Dolayısıyla bunu düzeltmek zorundasınız. Maliyeti ne olursa olsun. Sizi açığa mı alır, size soruşturma mı açar? Siz hukuktan mı yanasınız? ‘Ülkeyi batırdınız kardeşim’ demelisiniz. ‘Halen yargı üzerine baskı uyguluyorsunuz’ demelisiniz. Bunu söylemelisiniz; ‘Mahkememiz hiçbir baskıyı kabul etmiyor’.

'KİMSE DE DEMİYOR 'ARKADAŞ BU ADAM SUÇLUYDU, SEN KORUMA VERDİN'

Yargıdaki çelişkiye dikkat çekmek için söylüyorum; Dün bana kumpas kuran, arkadaşlarıma, HDP’ye kumpas kuran, iftira atan İçişleri Bakanı, televizyonda diyor ki “O adam tecavüzcüydü. O adamın bylock yazışmaları vardı. Bu adam Bursa’da köfteciye çöktü. Bu adam rezil pespaye bir mafyaydı”. Kimse de demiyor, “Arkadaş bu adam bu kadar suçluydu, sen bu adama koruma verdin. Sen buna miting yapma izni verdin, sen buna pasaport verdin. Sen bunun yurt dışına kaçmasına izin verdin. Sen bunları yaptın İçişleri Bakanı olarak. Bu adam şimdi sistemin, rejimin bütün pislikleri ortaya dökerken biz tutukluyuz. Süleyman Soylu İçişleri Bakanı, mafya lideri yurtdışında posta koyuyor. Biz de beş yıldır hapis. Eski başbakanla, oğluyla ilgili iddialar, eski İçişleri Bakanıyla ilgili iddialar, cinayet iddiaları, uyuşturucu iddiaları gırla gidiyor. İddia diyorum tabii ki bunlar soruşturulacak. Bizimle ilgili de sadece iddia var. Aynı kumpasla. Aynı Süleyman Soylu, iki tanığın beyanına dayanarak dedi ki, “Bunlar Kandil’den gelen talimatla çağrı yaptılar”. Emniyette ifadesi alınmış, iki kumpas itirafçının iddiasına dayanarak televizyon televizyon gezip Süleyman Soylu bizi suçladı. Ey Soylu, bulduğun iki itirafçı beyanı bizim terörist olmamıza yetiyor da, senin bizzat koruma verdiğin adam çıkıp ifşada bulununca boş işler mi oluyor?"

'BİZE KURULAN KUMPASLARIN HESABINI SORMA SÖZÜ VERMEZSE HDP'LİLER O ADAYA OY VEREMEYCEKTİR'

"Ve benim partimin, seçmenlerimizin, Türkiye toplumunun talebi şudur; benim de altına imza attığım taleptir: HDP’lilerin oyunu isteyen her cumhurbaşkanı adayı bize kurulan kumpasların yargı, siyasi, medya ayağının hesabını sorma sözü vermezse tek bir HDP’li o cumhurbaşkanı adayına oy vermeyecektir. Nokta. Kim ki imza atmışsa bizim kumpaslarımızın altına. Figen Yüksekdağ’ın, İdris Baluken’in, bugün tutuklu olan eşbaşkanların, kayyım atayanların bütün bu kumpasların altında imzası olanların hesabı hukuk önünde ve parlamentoda kurulacak komisyonda sorulacak. bu geçmişle yüzleşmedir. Faili meçhuller, köy yakmalar, sorumlular Meclis’te kurulacak komisyonda araştırılacak. Kim ki suça bulaşmışsa; bu ülkede bu şekilde suça bulaşmış bir devlet görevlisi olabilir, PKK’li olabilir, HDP’li olabilir, AKP’li, hükümet görevlisi, CHP’li; kim bulaşmışsa hiç fark etmez, geçmişle, hakikatle yüzleşme istiyoruz."