Demirtaş tahliye edilmezse ne olur?

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM), HDP'nin eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın 'siyasi saiklerle tutuklandığı ve derhal serbest bırakılması' yönünde karar vermesi iktidar tarafından tepkiyle karşılandı. Avukat Turgut Kazan kararın uygulanmaması durumunda Türkiye için yaptırımların kapıda olduğunu söylüyor.

Abone ol

DUVAR - Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), 4 yılı aşkın süredir cezaevinde tutulan HDP'nin eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş için verdiği ihlal kararı Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan tarafından tepkiyle karşılandı. Kararın uygulanmaması durumunda Türkiye için hukuki yaptırımlara neden olacağını belirten hukukçular Demirtaş'ın derhal tahliye edilmesi gerektiğinin altını çiziyor. Peki karar uygulanmazsa ne olur?

'KONSEY ÜYELİĞİ ASKIYA ALINABİLİR'

İstanbul Barosu'nun eski başkanlarından Turgut Kazan, kararın acil bir şekilde uygulanması gerektiğinin altını çizerken şunları söyledi: “Bizim dilimize çevirirsek bu karar büyük kurul kararıdır. Burada daire kararından farklı bir durum söz konusu. Daire kararına ilgili devletin itiraz hakkı vardır, o yüzden daire kararını uygulamak ayrı bir değerlendirmeyi gerektirir. İlgili ülke daire kararına itiraz edecekse kararı uygulamak zorunda değildir. İtirazın sürecini beklemek gerekir. Eğer hukuka bağlı bir devlet olsa, daire kararına itiraz etse bile söz konusu kişiyi bırakır sonra itirazını yapar. Tabii Türkiye gibi bir ülkeden bunu beklemek mümkün değildir. Büyük kurul kararı ise kesindir, mutlak uygulanması gerekir. Türkiye öyle bir süreç yaşıyor ki hukukun zerresi kalmamıştır. Hal böyle olunca hukukçuların durumu daha da zorlaşıyor. Çünkü hukukçu, hukuksal bir değerlendirme yapacak. Hukuksal değerlendirmenin adı mutlak uygulama olacak. Hukukun zerresinin kalmadığı bir ülkede hukuk mutlak uygulanacaktır demenin ne anlamı var? Bugün de sayın cumhurbaşkanı konuyla ilgili görüşünü açıkladı. Oysa kendisi 3 kez Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne başvurdu. Sizin haksızlık saydığınız bir uygulamaya karşı yargı yeri sayarak başvurduğunuz bir yeri nasıl olur da bu kadar basit değerlendirebiliyorsunuz? Yetkiler elimize geçti, ben ne desem o olur demekle olmaz. Burası bir hukuk devleti. Hukuk ne derse o olur.”

Kazan şöyle devam etti: “Sonrası Türkiye için çok zor bir soru. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi büyük kurulu karar verdiği için artık mahkemenin yapacağı bir şey kalmamıştır. Çünkü mahkeme yapacağını yapmıştır. Bundan sonrası Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi'nin yetki alanına girer. Bakanlar komitesi mahkeme gibi hareket edemez. Türkiye bunu uygulasın diye biraz bekleyecektir. Kurallara göre Türkiye'nin önce Avrupa Konseyi üyeliği askıya alınır. Sonra da ihraçla karşı karşıya kalır. Bunun süreci ne kadar olur belli değil fakat Türkiye için hoş olmayan bir süreç başlar. Ben bir hukukçu olarak büyük bir mahcubiyet duyuyorum. Sayın cumhurbaşkanın Avrupa ile ilişkileri sıcak tutma yolunda açıklamalar yaparken Avrupa Konseyi'nden dışlanmakla karşı karşıya kalınması da ciddi bir sorundur. Bunu daha önce Azerbaycan yaşamıştır. Türkiye'nin bunu yaşaması Azerbaycan'ın yaşamasından çok farklı olacak.”

AZERBAYCAN ÖRNEĞİ...

Kazan'ın verdiği Azerbaycan örneği ise şöyle:

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) 2019'da tarihi bir karara imza atarak, kendisi tarafından alınan kararı uygulamayan Azerbaycan'ı Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ni (AİHS) ihlal ettiğine hükmetti.  Azerbaycan’da rejime muhalif yazılarıyla tanınan Ilgar Mammadov Şubat 2013’te gözaltına alınmış ve “kamu düzenine aykırı davrandığı” gerekçesiyle Mart 2014’te 7 yıl kapalı hapis cezasına mahkum edilmişti. Mammadov hakkındaki yargı süreci 2013’te AİHM gündemine taşındı. AİHM, 22 Mayıs 2014’te açıkladığı kararında, Mammadov’un özgürlük, emniyet ve adil yargılanma haklarının ihlal edildiği sonucuna vardı. Ancak daha da önemlisi Mammadov’a yönelik yargı sürecinin “siyasi nedenlerden kaynaklandığına” hükmetti. Mahekeme, “Mammadov’un susturulmak için veya hükümeti eleştirdiği için cezalandırıldığını" söyledi.

Ancak Azerbaycan, AİHM'in bu kararını uygulamadı. AİHM kararlarının uygulanışını denetleyen Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, Mammadov dosyasını Aralık 2014’ten itibaren incelemeye aldı. Karara uyması için Bakü’ye defalarca çağrıda bulundu, ara kararlar verdi. AİHM kararı gereği Mammadov’un koşulsuz serbest bırakılmasını istedi. Bakü yönetiminin bu çağrı ve kararlara kayıtsız kalması üzerine Ekim 2017’de bir ilke imza attı ve Mammadov kararındaki hükümleri yerine getirmediği için Azerbaycan’ı AİHM’e şikayet etti.

Böylece Bakanlar Komitesi, AİHS’de 2010 yılında yapılan değişiklik ile AİHM kararlarını yerine getirmemekte ısrar eden bir devleti ilk kez AİHM’ye şikayet etti. Bakanlar Komitesi’nin bu baskısı üzerine Mammadov Ağustos 2018’de şartlı salıverilmiş, Azerbaycan Yüksek Mahkemesi de Mart 2019’da Mammadov’un cezasında indirim yaparak tamamen serbest kalmasını sağlamıştı. AİHM ise Mammadov’un AİHM kararının kesinleşmesinin ardından 4 yıl boyunca hapiste kaldığına işaret edip, Azerbaycan’ın AİHM kararının sonuçları ve ruhuyla uyumlu biçimde ve iyi niyetli davranmadığı tespitini yapmıştı. AİHM, Bakü’nün, AİHS’nin “Kararların Bağlayıcılığı ve İnfazı” başlıklı maddesinin birinci bendine aykırı davrandığına hükmetti.

Böylece Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi'nin aldığı karar sonrası Azerbaycan'ın konseydeki varlığı tartışma konusu oldu. İzlemeye alınan Azerbaycan her ne kadar muhalif kişilere ve Mammadov'a serbest bırakarak tazminat ödese de kararı geç aldığı için Azerbayca'ın Avrupa'daki sicili sekteye uğradı. Hukukçular de Demirtaş kararının uygulanmaması durumunda Türkiye'nin Avrupa ile ilişkilerinin bozulabileceğini, Avrupa Konseyi'nden çıkarılabileceğinin altını çiziyor.