2 haftadır bütün dünya Ukrayna’ya kilitlendi. Bir taraftan savaş, diğer taraftan barışın sağlanması için girişimler devam ediyor.
Son olarak Ukrayna ve Rusya dışişleri bakanları Antalya’da bir araya geldi. Görüşmelerin ardından yapılan açıklamalarda bir uzlaşmaya varılamadığı belirtildi ancak en azından diplomasi kapılarının hala açık olması savaşın bitirilmesine dair az da olsa ümit veriyor.
Korkunç bir bilgi kirliliğinin de olduğu Ukrayna krizi nasıl başladı, nasıl bu noktaya gelindi, Rusya’nın hataları nelerdi, Ukrayna Batıdan uzaklaşıyor mu gibi onlarca soru var.
Bütün bunları 15 yıldır Ukrayna’nın başkenti Kiev’de yaşayan gazeteci ve Doğu Avrupa uzmanı Deniz Berktay ile konuştuk.
Rusya-Batı Çatışmasında Fener Rum Patrikhanesi adlı bir kitap da yazan Berktay’a göre “tırmanmakta olan gerilimin bir yerde patlak vermesi zaten bekleniyordu.”
'İKİ TARAFIN DA BARIŞA İHTİYACI VAR'
‘Barış konusunda ümit var mı?’ sorusuyla başlayalım?
Ben ümit olduğunu düşünüyorum. Çünkü bir taraftan Rusya, Ukrayna’da tahmin ettiğinden çok daha güçlü bir direnişle karşılaştı ve Ukrayna ordusu Rusya’ya karşı 2 hafta boyunca başarılı bir savunma yaptı. Bu, Rusya’nın bazı taleplerini yumuşatmasına sebep oldu.
Öbür taraftan Ukrayna’nın barışa çok ihtiyacı var. Çünkü şu anda 2 milyondan fazla insan ülkesini terk etmiş durumda. Ayrıca altyapı da 2 haftada mahvoldu.
Savaş neden çıktı?
Özel olarak Ukrayna, genel olarak Doğu Avrupa, Rusya ile Batı arasındaki başlıca çatışma bölgesi. Doğru Avrupa derken, buna 3 Baltık cumhuriyeti, yani Estonya, Letonya, Litvanya da giriyor. Oradan güneye inildiğinde Belarus, Ukrayna, Moldova; o hat Rusya ile Batı arasında, özellikle Amerika ile hep nüfuz çatışmalarının olduğu bölgeler. Savaş çıkmadan önce de hep ‘bu gerilim savaşa dönüşmeden dinse bile bugün yarın hattın başka yerinde patlak verecek. Belarus olur, Moldova olur ya da aşağısı Kafkasya olabilir’ diyordum.
'KİEV RUSLARIN HEM KÂBESİ HEM ERGENEKON'U'
Bu gerginlik ne zamandan beri vardı?
Evet, Rusya’nın yaptığı saldırganlık ve hoş görülemez. Diğer taraftan Rusya’nın politikası açısından Ukrayna çok büyük önem taşıyan bir yer.
Ruslar, Ukrayna’yı kendi milletlerinin ortaya çıktığı yer olarak görüyor. Rus milliyetçileri Kiev’i ilk başkentleri olarak görüyorlar. Ayrıca, Rus Ortodokslarının en büyük manastırı olan Peçersk Manastırı Kiev’de bulunuyor ve burası Rus Ortodoksları tarafından bir hac merkezi olarak kabul ediliyor. Bizim tabirimizle söyleyecek olursa burası (Kiev) Rusların hem kâbesi hem Ergenekon’u.
Hem dini hem milli neden var, ayrıca jeopolitik neden var. Onu da Rusya Devlet Başkanı Putin zaten birkaç kez dile getirmişti. “Eğer Ukrayna NATO’ya girerse Ukrayna’nın Harkov kentine yerleştirilecek olan bir füze 7 ila 10 dakika arasında Moskova’yı vurabilir” demişti.
Rusya Amerika’nın kendisini Doğu Avrupa üzerinden çevrelemek istediğini düşünüyor. Moldova, Belarus, Baltık cumhuriyetleri konusunda zaten hassas. Fakat Ukrayna konusunda ayrıca özellikle hassas.
Ruslar Ukraynalıları küçük kardeş gibi görüyor, biraz abilik taslama da var.
Ukrayna 1991’de bağımsız oldu. Ukrayna toprakları 350 yıl Rusya’nın idaresinde kalmış. Rusya-Ukrayna ilişkilerine Ukrayna açısından baktığımız zaman mesele, Ukrayna’nın bağımsızlığı meselesidir. Moskova açısından baktığımız zaman, Rusya’nın batıdan çevrelenmesi meselesidir.
Gerilimi asıl artıran sebeplerden biri de Ukrayna’nın NATO’ya girebilme ihtimaliydi. Putin de aralık ayında Biden ile yaptığı görüşmede “her ülkenin istediği savunma önlemini alma hakkı var fakat bir ülkenin kendi savunması için başvuracağı yöntem başka bir ülke için tehdit oluşturmamalı” demişti. Burada da kast ettiği şuydu; Ukrayna kendi güvenliğini gerekçe göstererek NATO’ya girerse Rusya açısından tehdit olur.
Rusya, Ukrayna ile olan meseleyi bir Rusya-Ukrayna meselesi olarak görmüyor. Rusya-Batı çatışmasının yansıması olarak Ukrayna’nın bir savaş alanına döndüğünü görüyoruz.
Bu nedenle Putin bu konuyu sürekli ABD ile müzakere etmeye çalıştı. Fakat Amerikan yönetimine baktığımız zaman Biden’ın bu konuda hiç geri adım atma isteğinin olmadığını görüyoruz.
Putin, güvenlikle ilgili endişelerini dışarı yansıtırken çok saldırgan bir tavır sergiledi. Putin’in epey hataları oldu.
Birincisi, Ruslarla aynı kökten de gelseler, Ukrayna’nın artık bağımsız bir devlet olduğunu pek kabullenmek istemedi. Sürekli olarak 'Ukrayna yapay bir devlettir' tarzı söylemleri vardı.
Ukrayna Cumhurbaşkanı Zelenskiy radikal batıcı değil ılımlı batıcı biriydi. Ukrayna’da “biz mutlaka NATO’ya girelim” diyen radikal batıcı kesim var.
Zelenskiy ise genel olarak yine Avrupa Birliği’ne, batıya yönelmek istiyordu ancak Rusya ile de belli konularda müzakere etmeyi, anlaşmaya varmayı istiyordu.
Fakat Putin’in sürekli hem Ukrayna’ya tepeden bakan bir yaklaşımı vardı hem de Zelenskiy’i aşağılayan bir bakışı vardı. Bu da Zelenskiy’e bir manevra alanı bırakmadı.
Ayrıca Ruslar diplomasi ve propaganda konusunda çok başarısız olduklarını ortaya koydular. Çünkü, endişelendikleri konuları Ukrayna’ya ve dış dünyaya normal bir şekilde anlatmak yerine sürekli “Biz Ruslar istersek ezeriz, geçeriz” havasıyla ortaya koymaya çalıştılar.
Bir kere Ukraynalıların önemli bir kısmı Rusya’ya sempati duyanlardan oluşuyor. Ukrayna’nın özellikle güney ve doğu bölgeleri böyle. Fakat açık savaş harekâtı olunca ve bazı sivil yerleşim yerleri de bombalanınca bu Ukrayna’da Rusya’ya sempati duyanların bile Rusya’dan uzaklaşmasına neden oldu.
Putin bu hareketi ile bütün batı dünyasını kendi karşısında birleştirmiş oldu.
Ukrayna’nın NATO’ya girmesi ihtimali zayıftı diyenler de var. Bu durumda Rusya’nın tezi boşa düşüyor gibi.
Putin, savaş başlamadan kısa süre önce yaptığı basın toplantısında Batı’ya hitaben “Biz de Ukrayna’nın hemen NATO'ya alınmayacağını biliyoruz. Fakat ileride Ukrayna NATO’ya alınmaya hazır duruma gelirse o zaman itiraz etmek için çok geç olacak. Ne bugün ne de gelecekte Ukrayna NATO’ya girmesin diye tavrımızı şimdiden gösteriyoruz” demişti.
Neo-Nazi meselesi nedir? Gerçekten Rus ordusunu Ukrayna’ya sokacak kadar ciddi bir Neo-Nazi tehdidi var mı?
Rusya’nın ateşkes için öne sürdüğü şartlardan biri denazifikasyon, Ukrayna’nın Nazizm’den arındırılması.
Rusya’nın denazifikasyondan kast ettiği şu; Ukrayna’nın özellikle batı bölgeleri en milliyetçi ve en Rus karşıtı bölgeler. 2'nci Dünya Savaşı yıllarında Ukrayna topraklarının büyük kısmı Sovyet orduları saflarında çarpışırken, Almanlara karşı Kızıl Ordu ile birlikte mücadele ederken, Ukrayna’nın en batı bölgeleri yani Lviv tarafları Sovyetler’e karşı mücadele etmiş.
Batı Ukrayna’da yaşayanların bir kısmı o dönemde doğrudan Alman ordusuna giriyor, Nazilerin safında çarpışıyor.
Ukrayna İsyancı Ordusu diye bir örgüt var. Bunlar bazen Naziler ile işbirliği yapıyorlar. Bazen de Nazilerin doğrudan emrine girmeden kendi silahlı örgütlerini kuruyorlar. Nazilerle mümkün olduğunca temasa girmeden, Sovyetlerle kendi mücadelelerini veriyorlar.
Özellikle Ukrayna İsyancı Ordusu denen örgütün liderleri 2014’te Ukrayna’da Batı yanlısı gruplar ihtilal yaptıktan sonra milli kahraman ilan edildi resmi düzeyde.
Sovyetler Birliği bu örgütü doğrudan Nazilerle bağlantılı bir örgüt olarak görüyordu ve Ukrayna’nın yeni resmi ideolojisinin bunlara sempati duyar şekilde şekillendirmesi Rusya’yı çok rahatsız ediyor.
Bu nedenle Rusya ateşkes şartlarından biri olarak denazifikasyon adı altında bunu dayatmıştı. Bunların kahramanlaştırılmasından vazgeçilmesini ve Ukrayna’da devletin radikal milliyetçi kesimden arındırılmasını ve ayrıca bu örgüte sempati gösteren gösterilerin düzenlenmesinin de yasaklanmasını istiyordu.
(Rusya Dışişleri Bakanı) Lavrov açıkça, “Almanya’da günümüzde Nazilere nasıl muamele ediliyorsa Ukrayna’da da bunların etkinliklerine izin verilmesin” demişti.
Bu aslında en sert ve başka bir ülkeye müdahale anlamına gelebilecek bir şarttı.
Ruslar demilitarizasyon, denazifikasyon diyorlar. Fakat bunlar 2'nci Dünya Savaşı’nda 4 müttefik ülkenin Almanya’ya yönelik anlaştıkları 3D formülünün başlıklarıydı.
Bu başlıklar; demokrizasyon, demilitarizasyon ve denazifikasyon.
Nasıl yapıyorlar bunları? Almanya’yı 4 yıl işgal altında tutarak.
Rusya’nın demilitarizasyondan kastı, Ukrayna’nın silahlardan arındırılması değil, Rusya’ya tehdit olabilecek silahlandırmaya engel olunmasıydı. Fakat bu şartlar tahakkümü çağrıştırıyordu. Rusya bu şartlardan vazgeçti.
Şunu hatırlatmak gerekiyor; tarih konusu buralarda iliklerine kadar politize olmuş bir konudur. Putin konuşmasında 2 saat tarih dersi verdi, Zelenskiy de yine açıklamalarında tarih üzerinden yanıt veriyor.
Rusya kendini Sovyetler Birliği’nin devamı olarak görüyor ve Avrupa’ya sürekli şunu söylüyor; bakın eğer 2'nci Dünya Savaşı’nda Sovyetler Birliği olmasaydı faşizm yenilemezdi. Bugünkü Rusya’nın da Avrupa siyasetinde daha fazla söz hakkı olmalı.
Polonya, Estonya, Litvanya gibi çevreler, Rus karşıtı yönetimlerin olduğu ülkeler de, “Hayır, bizim Sovyet zaferi olarak kutlayacağımız hiçbir şey yok. Çünkü, Nazi işgalinden çıktık fakat en az onlar kadar kötü olan Komünist Rusya işgaline girdik” diyorlar.
Ukrayna’da hava nasıl? NATO-Batı yanlılığı yükselişte mi? Zelenskiy’in “NATO’dan soğudum” açıklaması var. Nasıl yorumluyorsunuz?
Toplumun genel eğilimlerini ölçebilecek değiliz çünkü sıkı yönetim şartları geçerli. Zaten ülkenin nüfusu 40 milyon, mülteci sayısı 2 milyon oldu. Yani ülke nüfusunun 20’de 1’i iki hafta içinde yurt dışına göçüyor. Daha da fazlası göç etmeye hazır durumda. Bu şartlar altında kamuoyu yoklaması yapılamaz.
Fakat toplumun daha önceki eğilimlerini göz önünde bulundurarak şunları söyleyebiliriz; NATO, Ukrayna’nın savaş süresince en temel taleplerine yanıt vermedi.
Batılı ülkeler Ukrayna’nın Batı’yı, NATO’yu tercih etmesi konusunda baskı yapıyor ve çoğu zaman aktif müdahalede bulunuyorlar fakat kendilerinden de hiçbir şey vermek istemiyorlar. Bu nedenle Ukrayna’nın ne AB’ye ne de NATO’ya girebileceğine hiç kimse ihtimal vermiyor.
Nedir bu temel talepler? Uçuşa yasak bölge ilan edilmesi, Ukrayna’ya savaş uçakları dahil askeri destek verilmesi mi?
Bu konuda Rusya’ya uygulanan yaptırımlar var. Zelensky, “Bu yaptırımlar Rusya’yı durdurmaya yetmedi” dedi. Belki bu yaptırımlar Rusya’ya uzun vadede zararlar verebilir ancak şu anda Ukrayna’ya bombaların düşmesini önlemiyor.
Batı hiçbir şekilde Ukrayna’yı doğrudan kendisine entegre etme yoluna gitmiyor. Yani bazı vaatleri gösterip bir şekilde kontrol altında tutma, bağımlı tutma çabası var fakat tam olarak kendisine dahil etme çabası yok.
Bu nedenle Ukrayna’nın NATO üyesi olması pek ihtimal dahilinde değildi ve Zelenskiy de farklı bir politikaya yönelirken “NATO üyelerinin hiçbiri bizi almaya hazır değil. Gerçekçi olalım” demişti savaşın daha ikinci günü.
Zelenskiy’in bu çıkışı çok radikal bir değişimi simgeliyordu çünkü Ukrayna’da 2016 yılından itibaren NATO ve AB üyelik meselesi anayasaya (bir hedef olarak) girmişti. Yani Ukrayna yöneticileri NATO’yu açıkça eleştiremiyorlardı, eleştirenler Rus yanlısı olmakla suçlanıyordu.
Ukrayna’nın NATO üyeliği hedefinden uzaklaşması ve daimi tarafsızlık statüsüne yaklaşması gayet mümkün.
***
Kapak fotoğrafı: Kırım Haber Ajansı