Deprem bölgesinde 5 bin köy var: Çadır, gıda, su ihtiyacı sürüyor

Deprem kent merkezlerinden kilometrelerce uzaklıkta bulunan köylerde de büyük hasara yol açtı. 5 binin üzerinde köyün bulunduğu bölgede bazı köylere ulaşmayı başaran gönüllüler son durumu anlattı.

Abone ol

Nur Kaplan

ANKARA - Merkez üssü Maraş’ta art arda yaşanan şiddetli depremlerin üzerinden 9 gün geçti. 7,7 ve 7,6 büyüklüğündeki 2 depremin yol açtığı yıkımda hayatını kaybedenlerin sayısı 30 binin üzerine çıkarken 80 binden fazla kişi yaralandı.

10 kentte hissedilen depremlerde yıkımın büyüklüğü kent merkezlerinden izlense de kırsal mahallelerde ve köylerde yaşayanlar için de durum farksız. Afetin yaşandığı bölgede yaklaşık 5 binin üzerinde köy mevcut. Kent merkezlerine kilometrelerce uzaklıkta ve çoğunlukla kerpiç evlerde kalan insanlara günlerce yardım gitmediği belirtiliyor. Evlerin ve ahırların büyük ölçüde zarar gördüğü bazı köylere ulaşmayı başaran gönüllüler, kırsalda yaşananları ve ihtiyaçları anlattı.

‘ÇOK ACİL ÇADIR, GIDA, SU, KIŞLIK MONT VE BOT İHTİYACI’

Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Malatya Şube Başkanı Latife Ulutaş, Malatya’da şu ana kadar 73 köye ulaşabildiklerini ve depremin üçüncü gününden sonra çalışmalar yapıldığını, kentte ‘çok acil çadır, gıda, su, kışlık mont ve bot ihtiyacının’ olduğunu ifade etti.

“Köylerin durumu çok kötü, insanlar ahırlarda ateş yakarak kalıyorlar. Gittiğimiz 73 köyde de AFAD’ın yardımı yoktu. Sadece demokratik kitle örgütleri var. Devletin ayrımcı dili, gözü bir kez daha açığa çıktı. Gözlemlediğimiz kadarıyla yardım kendi yandaşlarına gitti, özellikle Alevi köylerine ulaşmadı” diyen Ulutaş, şöyle devam etti:

“Burası hayalet şehir gibi, yarısı yıkıldı, yarısı gitti. Köylerde ciddi sorunlar var. İnsanlar kendi yakınlarına ulaşıp araç bagajlarıyla cesetleri götürüyorlar. Yıkılan evler, ağır hasar gören bölgeler, kime dokunsanız ses tonunda ve bakışlarında çaresizlik görüyorsunuz. Köylere sadece İstanbul ve Ankara’dan gelen gönüllüler ile maden işçileri gitti. Ölen hayvanları kendileri kaldırıyor. Yaralı hayvanlarına kendi imkânlarıyla ilaç sağlıyorlar. Devletin buraya sağladığı imkân yok. Çok acil çadır lazım. Barınmaya ihtiyaç var. Biz de araçta kalıyoruz. Hava koşulları kötü, herkes hasta. Su yok, lağıma karışmış bulanık akıyor. Bölgede sadece demokratik kitle örgütleri çalışıyor.”

‘MARAŞ’TA YIKILMAYAN KÖY YOK, ACİL SU VE TUVALET İHTİYACI’

Maraş’a gönüllü yardım çalışması için giden Anıl Aktaş, kentte neredeyse yıkılmayan köy kalmadığını, tüm yapıların kullanılamayacak durumda olduğunu, köylülerin merkeze giderek AFAD’tan çadır aldığını ve kendi araçlarıyla yerleşim yerlerine döndüklerini söyledi. Maraş’ın Söğütlü köyünde bulunan Aktaş, sağlam kalan tek yerin bir Cemevi olduğunu, çadır, aşevi gibi faaliyetlerin orada yapıldığını ifade etti.

“Köylerde evler ve ahırlar çökmüş durumda. Bir kısım hayvan kurtarılmış, çok sayıda hayvan ölmüş. Köylüler ölen hayvanlarını kendi imkânlarıyla kaldırmaya çalışıyorlar. Acı çekmemesi için vurulan hayvanlar var. Hangi köyde tur atsanız leş kokusu geliyor. Köylüler ölmemiş hayvanları için yem bulma derdindeler” dedi. Aktaş, şöyle devam etti:
“Yetkililer enkazın altında kalanları kurtarma çalışmaları yapmamış, köylüler cesetleri kendileri çıkarmışlar. Şu an köylerdeki en temel ihtiyaç tuvalet ve su. Tankerle su çekiyoruz ama çok fazla insan olduğu için onda da sorunlar yaşıyoruz. İnsanlar tüplerde su ısıtıp ellerini, saçlarını yıkıyorlar. İlerleyen günlerde çok ciddi sağlık sorunları oluşabilir. Tuvalet ve duş için yerler lazım.”

‘YAKIT YOK, İLAÇ GİTMİYOR, DAĞ KÖYLERİNDEN HABER DAHİ YOK’

Antakya’ya gönüllü olarak giden Barbaros Sarıcı, kente gittiği andan itibaren sıklıkla ‘köylere ulaşılamadı’ bilgisinin geldiğini, araçlarının uygun olması dolayısıyla 10’a yakın köye ulaşım sağladıklarını ve bölgedeki köylülerle günler sonra diyalog kurabildiklerini söyledi. “Köylüler enkazdan kendilerinin çıktığını, ölülerini nasıl gömeceklerini bilmedikleri için uzun süre beklettiklerini söylediler. Cenazelerin olduğu yerde bir kadın ölen anne ve çocuklarını görmemizi istedi. Yolumuzu kesip ekmek ve su isteyenler oldu” diyen Sarıcı, şöyle devam etti:

“Köylüler seralarda kalıyor. Yakıta ulaşamadıkları için merkeze inip temel ihtiyaçlarını da alamıyorlar. Köylerde kronik rahatsızlığı olanlar var. İlaç gitmiyor. Bizden isteniyor, biz bulmaya çalışıyoruz. Pek çok insanın yakını ya da ilaç getirecek biri olmadığı için takibi zor. Öte yandan merkez tamamen harap durumda olduğu için köylere yerleşmeye giden insanlar var. Devamlı giysi gönderiliyor, bu koşullarda insanlar aynı kıyafeti birkaç hafta giyebilir. Ortalık dağ gibi giysi dolu. Hasta bezi, kadın ve çocuk iç çamaşırları, el feneri, çadır çok acil ihtiyaç. Bir de bahsedilen dağ köyleri var. Oralar ne durumda hiçbir fikrimiz yok.”