Deprem korkusunu Japonya'da yendiler: 7.4'te sadece rujum düştü

Yıllar önce İstanbul’dan Tokyo’ya taşınan Ay ve Türe, deprem konusunda Japonya’nın ‘güven’ verdiği konusunda hemfikir: “Türkiye’ye gelince korkuyorum, Tokyo’da geceleri rahat uyuyorum.”

Abone ol

DUVAR - “Deprem olunca Tokyo’daki arkadaşlarımı aradım, ‘evine gir, hiçbir şey olmaz merak etme’ dediler.

“Sallantıyla evden dışarı fırladık. Dışarı çıkan sadece yabancılardı. Japonlar evlerindeydi.”

Bu sözler, yıllar önce İstanbul’dan Japonya’nın Tokyo şehrine taşınan Diğdem Ay ve Fatma Türe’ye ait. Türkiye’de 1999 Marmara Depremi’ni yaşamış Türe ve Ay, aktif fay hatları üzerinde yer alan ve yılda ortalama 1500 depremin gerçekleştiği Japonya’da, depremin nasıl gündelik hayatın bir parçası olduğunu anlatıyor.

6 Şubat’ta yaşanan depremlerde 50 binden fazla insanın hayatını kaybettiği, binlerce binanın ya yıkıldığı ya da ağır hasar aldığı Türkiye’de, ‘depremlere ne kadar hazır olduğumuz’ hala bir soru işareti. Türkiye gibi bir deprem ülkesinden Japonya gibi bir başka deprem ülkesine yerleşen Ay ve Türe’nin deneyimleri bize çok şey anlatıyor.

Diğdem Ay

‘TOKYO’DA DÜZEN HAKİM’

Tasarımcı olan Diğdem Ay, 2018 yılında Japonya'ya turist olarak gitmiş. Bu gezi sonrası taşınma kararı alıp 2019'da Tokyo'ya yerleşmiş ve dil kursuna başlamış. Bir yandan dil kursuna giderken bir yandan da iş bakmış. Ay’ın Japonya’ya yerleşme kararında İstanbul’da yaşadığı hayatın etkisi olmuş. İstanbul’da Feneryolu’nda oturduğunu ve Hadımköy’deki bir tekstil firmasında tasarımcı olarak çalıştığını dile getiren Ay, her gün en az 5 saatini yolda harcamaktan yorulmuş.

Tokyo, 37 milyonluk nüfusu ile dünyanın en kalabalık şehirlerinden biri. İstanbul da yaklaşık 20 milyonluk bir nüfusa sahip. Ay’a her iki şehrin nüfusunun da yoğun olduğunu hatırlatarak Tokyo’nun ‘neden cazip geldiğini’ soruyoruz. Ay, Tokyo’nun kalabalık olmasına rağmen kaostan uzak, düzenin hakim olduğu bir yapıya sahip olduğunu söylüyor. Bu düzenin kendini, deprem pratiğinde de gösterdiğinden bahsediyor.

Ay, 1999 Marmara Depremi’ne Çamlıca’daki evlerinde ailesi ile birlikte yakalanmış. Evlerinin hasar gördüğünü belirten Ay, “Kendimizi dışarı atmak istedik ama kapılar açılmadı. Evimiz hasar almıştı. Daha sonra dışarı çıkmayı başardık. Bir hafta parka yattık. Ben bunun travmasını uzun süre üzerimden atamadım. Annem ise hala bununla yaşıyor. Japonya’ya yerleştikten sonra depremle ilgili kaygılarımı yenmeyi kısmen başardım” diyor.

‘7.4 ŞİDDETİNDEKİ DEPREMDE SADECE MASANIN ÜSTÜNDEKİ RUJUM YERE DÜŞTÜ’

Japonya’ya gittikten sonra Ay’ın yaşadığı ilk deprem 7.3 büyüklüğünde olmuş. Kendini hemen dışarı attığını dile getiren Ay, sokakta kimse olmadığını görünce yaşadığı şaşkınlığı şu sözlerle ifade ediyor: “Tokyo’daki birkaç arkadaşımı aradım, ‘evine gir, hiçbir şey olmaz merak etme’ dediler. Yine deprem olunca ben de alışmaya başladım. Burada deprem olduğunda insanların tavrı, ‘deprem oluyor, neyse ben dizimi izlemeye devam edeyim’ gibi oluyor. Bunun sebebi de 2011 yılında gerçekleşen 9.1 şiddetindeki deprem. Depremin merkez üssünde bazı hasarlar meydana gelmiş ama iki saat mesafede bulunan Tokyo’da neredeyse hiç hasar oluşmamış.”

Ay’ın sözünü ettiği deprem, sadece Japonya’da değil, dünyada son yıllarda yaşanmış en büyük depremlerden biri. 11 Mart 2011 yılında gerçekleşen deprem ve sonrasında oluşan tsunami sonucu bölge genelinde 15 bin 900 kişi hayatını kaybetmiş, 2 bin 500'den fazla kişi kaybolmuştu. Ayrıca Fukuşima Dai-içi Nükleer Santrali'ndeki reaktörde yol açtığı nükleer erime nedeniyle santrali çevreleyen yerleşim bölgeleri tahliye edilmişti.

Ay, bu deprem sonrası ülkedeki mevcut deprem önlemlerinin daha da katılaştığını belirtiyor: “Kendi yaşadığım mahalleden bir örnek vereyim. Üç katlı bir apartmanın inşaatı başladı. O kadar derin temel kazıyorlar ve o kadar dikkatli davranıyorlar ki inşaat konusunda, o küçük üç katlı apartmanın yapımı iki sene sürdü. İnşaatın tüm aşamalarını gördüm. Evi, tamamen çelik konstrüksiyon üzerine yaptılar. Türkiye’de depreme yakalandığımda binalar, zangır zangır titriyor ama burada binalar hafifçe sağa ve sola sallanıyor. Mesela, bir apartmanın ikinci katında yaşarken 7.4 büyüklüğünde bir depreme yakalandım, sadece masanın üstündeki rujum düştü.”

‘EVLER DIŞARIDAN DAHA GÜVENLİ’

Peki Japonya’da deprem gerçeği gündelik hayatta nasıl kendini gösteriyor? Ay, tren istasyonları, toplu taşıma hatları gibi yerlerde depremle ilgili bilgilendirici kitapçıkların yer aldığını söylüyor ve  Tokyo’ya ilk gidip adres için kayıt yaptırmak istediğinde yetkililer tarafından depremle ilgili bilgilendirildiğini anlatıyor:

“Belediyeye gittim, belediye görevlisi taşındığım bölge ile ilgili bilgilerin yer aldığı yaklaşık 200 sayfalık bir kitapçık verdi. Yabancılar için kitapçığın İngilizce versiyonu da var. Kitapçığın içinde bulunduğunuz şehirde nasıl yaşayabileceğinize dair bütün bilgiler yer alıyor. Buna, ‘depremde nasıl davranmanız’ gerektiğine dair bilgiler de dahil… Bir de mobil uygulama var depremle ilgili, onu indirmeniz gerekiyor. Burada bir de birkaç saniye öncesinde haber veren erken uyarı sistemi var. Depremlerden çok kısa süre önce telefonunuzun alarmı ötüyor. Hatta bir keresinde gece çalmıştı, çok korktum alarmdan, sonra alarmı kapatıp uyumaya devam ettim. Bu nedenle insanlar burada depremden değil, deprem sonrası oluşacak tsunami, su baskını olaylarından daha çok korkuyor. Deprem ve tsunami olduğunda ne yapmanız gerektiği de gerek kitapçıkta gerek mobil uygulamada yer alıyor. Her şehirde, her mahallede toplanma alanları var. Size en yakın toplanma alanını uygulamadan görebiliyorsunuz.”

Ay, ayrıca sözlerine şunu ekliyor: “Bunların yanı sıra buradaki herkesin bildiği tek bir şey var: Evler, dışarıdan daha güvenli.”

Geçen ekim ayında ailesini ziyaret etmek için İstanbul’a geldiğini söyleyen Ay, 15 günlük ziyareti boyunca deprem olacağı korkusu yaşadığını aktarıyor. Tokyo’daki evine döndüğünde deprem korkusu olmadan uyuyabildiğini belirten Ay, “Deprem olursa, Tokyo’da başıma bir şey gelmeyeceğini düşünerek rahatlıkla uyudum. Burada depremle ilgili hissedilen duygu ‘güven’ duygusu. İnsanların sisteme güvenleri var” diyor.

Fatma Türe
‘YERLEŞTİĞİMİZ İLK GÜNÜN AKŞAMI DEPREM OLDU’

Akademisyen Fatma Türe, 2018 yılının eylül ayında Tokyo’ya taşınmış. Tokyo Yabancı Araştırmalar Üniversitesi’nden (TUFS) aldığı davetle Tokyo’ya giden Türe, 5 yıldır Japonya’da yaşıyor ve bunun en az 5 yıl daha devam etmesini istiyor. Ay gibi Türe de yıllar önce Japonya’ya turist olarak gidip çok sevdiğini anlatıyor. Üniversiteden teklif alınca da çok düşünmeden eşi ile birlikte buraya yerleşiyor.

Türe, Japonya’nın deprem konusunda aldığı önlemlerin gündelik hayatın bir parçası olduğunu, bu nedenle deprem gerçeğinin korkulan bir şey olmadığını belirtiyor. Tokyo’ya taşındığı günün gecesi deprem olduğunu anlatan Türe, ilk etapta panik yaşadığını söylüyor: “Telefonun alarmı çaldı. Çok korktuk. Gerçi üniversitenin bölüm başkanı, daha ilk görüştüğümüzde bize depremle ilgili bilgi vermişti. O nedenle alarm sistemini biliyordum. En azından size hayat üçgeni sağlamak ve kendinizi korumak için az da olsa zaman tanıyor.”

Daha sonra yıllar içinde Türe, pek çok kez depremi yaşamış. Üniversitenin lojmanında kaldığını belirten Türe “Deprem olunca evden dışarı fırladık. Dışarı çıkan sadece yabancılardı. Japonlar evlerindeydi. Hatta hiç tanımadığımız Japon komşularımız gelip bizi sakinleştirmeye çalıştı” diye anlatıyor.

Bir diğer depremi de okulda ders sırasında yaşamış. Öğrencilerin soğukkanlılığını şu sözlerle ifade ediyor: “Daha küçük yaşlardan itibaren deprem eğitimi alıyorlar. Okullarda yılda birkaç kere deprem tatbikatı oluyor. O nedenle deprem anında panik yaşamıyorlar. Ders anlattığım sırada deprem olunca çok korktum ama çocuklar çok sakindi. Mesela bir öğrenci, deprem anında kapıya yakın olan bir diğer öğrenciye başıyla kapıyı açmasını işaret etti. Çünkü deprem nedeniyle kapılarda sıkışma olabiliyormuş ve bu nedenle yaptıkları ilk şey kapıları açmak. Ama bunu o kadar sakin yaptılar ki…”

‘HER YERDE DEPREM ÇANTASI VAR’

Japonya’da depreme yönelik pek çok tedbir olduğunu belirten Türe, bunların neler olduğunu şu şekilde aktarıyor: “Her yerde deprem çantaları var. Hatta kiralamak istediğiniz evin içinde de hazır bir şekilde bulunabiliyor. Mesela üniversitenin her katında duvarlara monte şekilde el fenerleri bulunuyor. Bunları duvardan ayırdığınız andan itibaren yanmaya başlıyor elektrik kesintisine karşı.

Özel deprem malzemeleri var, yiyecek, hijyen malzemesi gibi. Okullardaki deprem çantalarının içindeki yiyecekler belli aralıklarla değiştiriliyor. Ev yapımında kullanılan malzemeler de hafif malzemeler. Evlerdeki eşyalar duvara monteli. Mesela ben bunun önemini yaşadığım bir depremde gördüm. Türkiye’den baharat almıştım ve baharatları koyduğum rafı duvara monte etmedim. Depremde sadece o raf aşağıya indi. 

Japonya deyince herkesin aklına çok katlı binalar geliyor ama ülke genelinde tek ya da iki katlı evler de oldukça yaygın. Bunlar 10 yılda bir deprem için yenilenmek ya da güçlendirilmek zorunda. Ev sahipleri bunun için banka kredisi kullanabiliyor.

Örneğin, deprem sonrası evlerin tahliyesi gerekirse nereye gideceğiniz önceden belli. Mahallede gitmemiz gereken okulun haritası bize verildi. Bu haritaya bakarak deprem sonrası toplanma alanımıza ulaşabiliriz.”

‘JAPONYA’DA DEĞİL TÜRKİYE’DE KORKUYORUM’

Türe, yıllar içinde alışkanlık kazanmış ve deprem olsa da gündelik hayatına devam etmeye başlamış. Türe de bu noktada Diğdem Ay gibi ‘güven’ duygusuna vurgu yapıyor. Türkiye’de ise bu duyguya sahip olmadığını belirterek ülkeye ziyarete geldiğinde depreme yakalanmaktan korktuğunu dile getiriyor: “Okul tatili döneminde 1,5 aylığına Türkiye’ye geldim. İstanbul’a, Ankara’ya ve Ege bölgesindeki şehirlere gittim. Türkiye’de deprem nedeniyle bir huzursuzluğum var. En ufak bir ses duyduğumda, başım döndüğünde tedirgin oluyorum.”

Japonya’da depreme yönelik pek çok şey yapıldığını hatta ‘daha ne yapılabilir’ diye konuşulduğunu söyleyen Türe, “Biz Türkiye’de hala ‘neler yapabiliriz’ diye tartışıyoruz. Japonya’da bu konu çoktan geçilmiş. Neler yapılacağını sizin adınıza düşünenler var, bunu da uyguluyorlar. Bununla ilgili örnek vereyim; geçtiğimiz aylarda kapım polis tarafından çalındı. Deprem için adreste oturanları kontrol ettiklerini söylediler ve 6 ay içinde yatılı misafir bekleyip beklemediğimi sordular. Her yıl yapıyorlar bunu” diyor.

6 Şubat depremlerinde Tokyo’da olduğunu belirten Türe, depremin haberini ilk aldığında kısa süreli şok yaşadığını anlatıyor. Türkiye’deki yakınlarına ulaşmaya çalışan Türe, Maraş merkezli depremlerde ailesinden kayıplar yaşadığını söylüyor. Türe hislerini “O sırada Tokyo’da bir deprem olsa çok da önemli olmazdı benim için. Aklım tamamen Türkiye’deydi” şeklinde ifade ediyor.