Depremde kaybolanların aileleri: Meclis'te 'Deprem Kayıpları Araştırma Komisyonu' kurulsun

6 Şubat depremlerinde kaybolanların aileleri, çocuklarının kaybolmadığına, kaybedildiğine inanıyor. Aileler, Meclis’te kayıplar için komisyon kurulmasını talep ediyor.

Abone ol

Burcu Özkaya Günaydın

HATAY - 6 Şubat depremlerinin üzerinden 11 ay geçti. Binlerce insanın hayatını kaybettiği depremde hala bulunamayan bir o kadar da kayıp var. Kayıpların aileleri, aylardır çocuklarını, kardeşlerini, annelerini arıyor. “Belki gelir” diye kapılarını kapatmayan aileler, aylardır bir iz bulabilmek için Türkiye’nin tüm hastanelerini, mezarlıklarını gezdi, bulduğu en ufak ipucunun peşinden gitti.

Depremin yıldönümüne az bir zaman kaldı, kayıp yakınlarını endişelendiren bir konu da bir senenin sonunda ortaya çıkacak olan ölüm karinesi. Bir sene dolunca bulunamayan kayıplar resmi olarak ‘ölü’ kabul edilecek. Aileler, kayıplarının 'ölü' kabul edilmesiyle arama çalışmalarının tamamen duracağını düşünüyor. Bu nedenler sürenin uzatılmasını, kayıplarının bulunması için Meclis’te 'Deprem Kayıpları Araştırma Komisyonu' kurulmasını istiyorlar.

Fikriye Aybüke Körük

AYBÜGE’NİN HASTANEDE KAYDI VAR

25 yaşındaki Fikriye Aybüke Körük, eşiyle beraber Maraş, Ebrar Sitesi'nde oturuyordu. 22 bloktan oluşan, 1997-2013 yılları arasında kooperatif olarak yapılan Ebrar Sitesi yerle bir oldu, 1400 kişi hayatını kaybetti. Eşi Barış Körük’ün cenazesi bulundu. Aybüge, binadan sağ çıkarıldığını gören görgü tanıklarına rağmen hala bulunmadı.

Fadime Gökçe, bu fotoğraftaki kişinin kızı Aybüge olduğunu savunuyor. 

Aylardır kızını arayan Fadime Gökçe, kızı Aybüge’nin depremden yirmi dakika sonra binadan çıkarıldığını gören görgü tanıkları olduğunu, kızının İzmir Tepecik Hastanesi’ne götürüldüğünü, hastaneden sonra ne olduğunu bilemediklerini söyledi. Aybüge’nin hastane giriş kaydı da olduğunu belirten Gökçe, “Sedyede yatan bir kızın fotoğrafını gördüm. Benim kızım o. Annesiyim ben... Burnundan, çenesinden tanıdım. Ebrar Sitesi'nde kime sorsam ‘Aybüge çıkarıldı’ dedi. İzmir Tepecik Hastanesi’ne gönderildiğini öğrendim. Hastane kaydında da çıktı. Hastane yetkilileri ‘Hastane girişi yapıldı ama tedavi olmadan gitti’ dediler. Depremden çıkan birini nereye, nasıl gönderiyorsunuz? Kızımın hafızasını kaybedip, hatırlamadığını düşünüyorum. Kızım kaybolmadı, kaybettiler” diye konuştu.

Fikriye Aybüke Körük'ün deprem sonrası İzmir Tepecik Hastanesi’ne giriş yaptığına dair kayıt. 

Gökçe, İzmir Tepecik Hastanesi hakkında Adana’da, savcılığa şikâyette de bulundu. Bir ay önce polis tarafından çağrıldığını vurgulayan Gökçe, konu hakkında ifade verdiğini söyledi.

'MÜGE ANLI’NIN PROGRAMINA ÇIKARILMADIM'

Gökçe, hukuki sürecin yanı sıra Müge Anlı’nın ve Serap Ezgü’nün programına da başvuru yaptı fakat talebi kabul edilmedi. Programa çıkma talebine Müge Anlı’nın ekibinden, “Depremzedelerin yaralarını açıyor” gerekçesiyle olumsuz geri dönüş aldığını söyleyen Gökçe, “Bizim yaramız kapandı mı ki açılsın, aylardır  bir duvarı yumrukluyoruz. Benim kızım kocası tarafından dövülseydi, öldürülseydi, o zaman bizi programa çıkarırlardı. Gündüz cehennem, gece zindan, yaşamıyorum. Kızım her an gelecek diye kapıyı açık bırakıyorum. Benim bir kızım var; o benim annem, kız kardeşim, bebeğim, her şeyim. Bir yerlerde nefes alıyor biliyorum; 'aç mı, tok mu, üşüyor mu, ne hissediyor, korkuyor mu' ben bunları düşünmekten kafayı yiyeceğim” diye konuştu.

Gökçe, bir sene dolunca kayıpların 'ölü' şeklinde sistemden düşmesini istemediklerini, kayıpların aranmasına devam edilmesini istediklerini vurguladı.

Mustafa Batuhan Güleç için hazırlanan kayıp afişi. 

'OĞLUM AMBULANSA BİNDİRİLDİ'

Mustafa Batuhan Güleç, 6 Şubat'taki depreme, Hatay'ın İskenderun ilçesi Numune Mahallesi'nde bulunan 5 katlı Güleryüz Apartmanı'nın son katında yakalandı. Arsuz ilçesinde yaşayan Güleç'in ailesi, depremin hemen ardından çocuklarının yaşadığı binaya geldi. Binanın yıkıldığını gören aile, umutla çocuklarının enkazdan çıkarılmasını bekledi. Ancak 8 gün süren arama-kurtarma ve enkaz kaldırma çalışmalarına rağmen Mustafa Batuhan Güleç'e ulaşılamadı.

Umudumu kaybetmeyen aile, 11 aydır Batuhan’ı arıyor. Oğlunun binadan çıkarıldığına dair görgü tanıkları olduğunu söyleyen anne Sema Güleç, “O binada 29 kişi vefat etti, 11 kişi sağ çıkarıldı ama oğlum binadan çıkmadı. Oğlum son katta oturuyordu. Yan binadan oğlumun kaldığı binanın üzerine kayma olmuş. Oradan çıkarılıp ambulansla gönderildiğini duyduk. Dokuzuncu günden sonra hastaneleri aramaya başladık. Türkiye genelindeki bütün hastanelere gittik. Oradan da bir sonuç elde edemedik. DNA eşleşmelerinde de çıkmadı” dedi.

'ÇARESİZLİĞİMİZ ÜZERİNDEN DOLANDIRILDIK'

Gelen her ihbarı değerlendiren Güleç ailesi, Batuhan’ın Adana’da olduğuna dair bir ihbar aldı. Batuhan’ın abisinin bir ay boyunca Adana’da kaldığını, Adana’nın her yerine Batuhan’ın fotoğraflarını yapıştırdığını söyleyen Sema Güleç, süreci şöyle aktardı: “Bir haber çıkmadı. Bizim çaresizliğimiz üzerinden dolandırıcılık yapan da var. Bir numara aradı, 'oğlunuz, İskenderun’da Çankaya Mezarlığı'nda' dedi. Kendisi İstanbul’daymış, 'uçakla, otobüsle gelemem' deyip özel araç için yakıt ücreti 10 bin TL istedi. Siz olsanız o mezarı açtırmadan durabilir misin? Geldiler, İskenderun Çankaya’da bir mezar gösterip, ‘Oğlun bu mezarda’ dedi ve gitti. Mezarlık Müdürü ‘bu mezar boş, ben biliyorum’ dedi açmak istemedi. Müdürü ikna ettik, mezarı açtırdık, mezar boş çıktı. Sonradan öğrendim, buralardan birileriymiş. Parasında değilim ben, 'oğlum acaba bu mezarda mı' diye üç gün uyumadım. Bu kadar acının üstüne bir de böyle şeylerle uğraşıyoruz.”

'MECLİS’TE 'KAYIP KOMİSYONU' KURULSUN'

Sema Güleç, oğlu Batuhan’ı bulmak için Türkiye’nin tüm hastane, yoğun bakım, mezarlıklarını gezdi. Hiçbir şey bulamadı. Güleç, bazen basında kayıpların tarikatlara verildiğine dair iddiaları duyduğunda oğlunu bulmak için tarikata katılmayı bile düşündüğünü söyledi.

Oğlunun kaybolmadığını, binada yangın çıkmadığını, molozların başında beklediklerini, Batuhan’ın çıkarıldığını gören görgü tanıkları olduğunu vurgulayan Sema Güleç, “Ocak ayında İdare Mahkemesi’ne şikayetçi olacağım. Oğlum kaybolmadı, kaybedildi. Bir sene dolunca kayıpların sistemde ölü görülmesi durumu beni endişelendiriyor. Çünkü sisteme ölü geçerse devlet eliyle arama yapılmaz. Bizim sesimizi duysunlar artık. Meclis’te 'Deprem Kayıplarını Arama Komisyonu' kurulsun” dedi.

BARO BAŞKANI: ÖLÜM KARİNESİ YAPILMALI

Depremzedelerin kayıplar ile ilgili hassasiyetini anladığını, haklı da bulduğunu vurgulayan Hatay Baro Başkanı Cihat Açıkalın fakat hukuki sürecin ilerlemesi için de ölüm karinelerinin yapılaması gerektiğini söyledi. Açıkalın, kayıpların hayattaki yakınlarının miras, hak sahipliği gibi haklarından yararlanamadığını belirterek, “Hukuki süreci ilerletme açısından kayıp durumu sıkıntılı. Geç bile kalındı. Ölüm karinesi gerçekleşmeli. Diğer taraftan da kayıpların aranmasına devam edilmeli. Bu ayrı, diğeri ayrı bir süreç. Savcılık ve Meclis'te oluşacak kayıp komisyonu ile beraber yürüyecek bir süreç olmalı” şeklinde konuştu.