Depremde Maraş'ta kaybolan çocuğun cenazesi Elazığ'da bulundu: İnsan cenazesine şükreder mi, hepimiz şükür dedik

6 Şubat depreminde Maraş'ta kaybolan 2,5 yaşındaki Alya Kılınç'ın cenazesi Elazığ'da bulundu. Cenazeyi başka bir ailenin kendi cenazesi sanarak aldığı ortaya çıktı.

Abone ol

MARAŞ - "Ötekilerin şükür diyorum yeri yurdu belli. Varıyorum baş uçlarına. Onun sığıyorum mezarına, onun mezarına sığıyorum. Ama buna gelince yok. Yok. 'Oy kızım seni de getirsem de babanın yanına koysaydım' diyorum ben. 'Benim oğlum acaba bana kızıyor mu' diyorum. 'Benim kızımı getirmediler mi diyor' diyorum ben. Neler düşünüyorum ben. Çaresizlik. Çaresiz kaldık biz. Çare yok..."

Depremde kaybolan 2.5 yaşındaki Alya Kılınç'ın babaannesi Zekiye Kılınç, Gazete Duvar'ın deprem belgeseli 'İki Taşın Arasında'da büyük çaresizliğini bu sözlerle anlatmıştı. Maraş'ta yaşamını yitiren Alya Kılınç'ın Elazığ'da defnedildiği ortaya çıktı. 

Maraş'ta 6 Şubat 2023'teki depremde yıkılan Ebrar Sitesi'nde, Kılınç ailesinin en küçük üyesi Alya Kılınç'a bir yılı aşkın süredir ulaşılamıyordu. Elbistan'daki Ebrar Sitesi Z Blok'ta yaşayan Piyade Uzman Çavuş Serdar Kılınç, eşi ve 5 yaşındaki büyük kızları Azra depremde hayatını kaybetmişti. Üç kişinin cenazesi depremden sonra defnedilirken, 2,5 yaşındaki Alya Kılınç'ın cenazesi ise bulunamamıştı.

'BİRİ 8 BİRİ 2,5 YAŞINDA, NASIL KARIŞTIRILIR?'

Aileye üç gün önce verilen haberle, cenazenin Elazığ'da bulunduğu ortaya çıktı. Kayıp Alya Kılınç'ın cenazesinin, aynı binada oturan ve hayatını kaybeden başka bir ailenin akrabaları tarafından yanlışlıkla alındığı tespit edildi. DNA eşleşmesi sonucunda savcılığa çağrılan Alya Kılınç'ın halası Fatma Kılınç, yaşananları şöyle anlattı:

"Kızımız kardeşimle beraber depremden 10 gün sonra çıkartılmış. Kardeşimgil aynı gün içinde çıkıyor cenazeleri üniversite hastanesinde 3 gün orada morgda bekletiliyor. Oradan Elazığlı bir aile, o aile de benim kardeşimle birlikte Ebrar Sitesi Z Blok'ta oturan bir aile. Onlar da tüm ailesini kaybetmişler, yeğenimi alıyorlar ve Elazığ'da defnediyorlar.

Biz öylece yeğenimi bulduk DNA eşleşmesiyle. DNA işlemlerinde zaten sürekli savcılıkla görüşmemiz vardı, haftada bir kere gidilip geliniyordu. Savcılıktan arandık, 'Yarın bir uğrayın, galiba bulundu' diye... Zaten bizim artık hiç ümidimiz kalmamıştı. 'Ya molozlar arasında gitti ya da biri götürdüyse zaten imkanı yok bulamayız' demiştik. Denildiği gibi de biri götürmüş. Orada garip olan şu ki, Elazığlı ailenin ölen çocuğu 8 yaşında, bayağı büyük bir çocuk. Benim yeğenim ise 2,5 yaşında, küçük, minyon tipli bir çocuktu. Nasıl karıştırıyorsunuz, nasıl alıp götürüyorsunuz? Yani öyle karışıklıklar olmuş ki, öbür kayıplar da böyle gittiyse vah diyorum ben."

Fatma Kılınç ve Zekiye Kılınç

CENAZELER DEĞİŞTİRİLDİ, BİR KEZ DAHA DEFNEDİLDİ

Kılınç, karışıklığın anlaşılmasının ardından Yılmaz ailesinin Maraş'ta kimsesizler mezarlığına defnedilen çocuklarının cenazesinin Elazığ'a gönderildiğini, Alya'nın cenazesinin ise Elazığ'da defnedildiği yerden çıkartılıp Elbistan'a getirildiğini anlattı. 

Yaşadıkları acının tarifi olmadığını ifade eden Kılınç, cenazenin perşembe günü defnedildiğini kaydetti. Kılınç "Kardeşimin defnedildiği günden daha kötü olduk ya. Diğer kardeşlerim 3 gündür işe gitmiyorlar. Daha kötü olduk, o anı tekrardan yaşadık. Zaten cenazeleri kaybolan insanlar hep 'acaba' diyerek yaşadığından... Çok değişik bir his yaşıyorsun, bir beklentin var, korkun var, üstüne de böyle... Şükretmeyi Rabbim değişik bir şekilde öğretti. İnsan cenazesine şükreder mi? Hepimiz şükür dedik ama içimizdeki acının hiçbir tarifi yok. Çok zor."

BABAANNE KILINÇ: OĞLUMU YENİ GÖMMÜŞ GİBİ OLDUM

Alya Kılınç'ın babaannesi Zekiye Kılınç, cenazenin bulunmasının ardından şöyle konuştu: 

"Hem mutluyum hem üzgünüm. Oğlumu yeni gömmüş gibi oldum. Allah'a şükür yanına yatırdım kızını, bu yüzden mutluyum. Ama umutlarım birden kesildi. Çok üzgünüm. Torunumu da buldum. Allah'a şükür, darısı öteki kayıpların başına. Allah'ım onları da mutlu etsin etsin, kayıplarını buldursun.

O kız çocuğun cenazesi geldi. Oğlumu çağırdık, 'Kalk miniğin geldi' diye... Onu 'minik' diye severdi. 'Benim miniğimdir' derdi ona. Kalk miniğin geldi, niye kalmıyorsun? Umutlarım kesildi.

Ne yapayım? Allah'tan geldi diyorum. Sabrediyorum. Acısı çok fazla yakıyor... Ben gecelerde uykuyu yitirdim. Gecelerde kalkıp kalkıp hem ağlıyordum, hem çağırıyordum 'kızım neredesin' diye. Gerçekten hem ağlıyordum, hem çağırıyordum. Allah'a şükür geldi buldu. Ne yapalım kader böyleymiş?"