Dersim Katliamı tanığı: Bir zulümdü, zulüm

4 Mayıs 1937’de Bakanlar Kurulu kararı ile başlatılan Dersim Katliamı’nın üzerinden tam 87 yıl geçti. 38 tanığı Rıza Çiçek, “Cenab-ı Allah bir daha göstermesin. Bir zulümdü, zulüm” diyor.

Abone ol

DERSİM - Dersim Katliamı'nın başlangıcı kabul edilen ve "Tunceli Tedip ve Tenkil Harekatı" isimli 4 Mayıs 1937 Bakanlar Kurulu Kararı’nın üzerinden 87 yıl geçti.

Resmi verilere göre; 13 bin 160 kişinin öldürüldüğü, 11 bin 818 kişinin sürgün edildiği askeri harekat, 1938’in sonuna kadar sürdü. Binlerce sivilin hayatını kaybettiği, binlerce insanın sürgün edildiği, yüzlerce köyün boşaltılıp yakıldığı, yüzlerce kız çocuğunun kaybedildiği katliamın sonunda Seyit Rıza ve oğlunun da aralarında olduğu Dersim’in önde gelen aşiret liderleri Elazığ'daki Buğday Meydanı’nda idam edildi.

1938 Dersim Katliamı sırasında henüz 5 yaşında olan Sıliç (Dilek) köyünden Rıza Çiçek şimdi 91 yaşında. Çiçek, "Çocuktum hatırladığım şeyler kısıtlı ama büyüklerimiz yaşadıklarını daima anlattılar” diyor. Yaşı itibarıyla birçok şeyi unuttuğunu belirtse de, Çiçek o günlerde hem gördüklerini hem de anlatılanları bizimle paylaştı.

‘EĞER MUNZUR’UN ÖNÜNÜ TUTABİLİRSEK ASKERİ DE GERİ ÇEVİRİRİZ’

Rıza Çiçek, 1937/38 Dersim Katliamı’nda köyü Sıliç’te büyük bir katliama tanık oluyor. Çiçek o günleri şu şekilde anlatıyor: “O zaman Halvori köyü, köyümüzün karşımızdaydı. Halvori’nin aşireti Seyit Rıza’nın aşiretiydi. Aramızda köprü yoktu. Bizim tarafımızdaki ağalar, bizim köyün önündeki çayın ağzına geliyor, karşı taraftakiler de Seyit Rıza'yla beraber oradaki çayın ağzına geliyorlardı. O dönem Demenan Aşireti'nin ağası Cebrail Ağa. Seyit Rıza diyor ki, ‘Cebrail Ağa niye bizi buraya topladın? Sebep nedir?’ Cebrail Ağa, ‘Seyit Rıza asker gelmiş, askerin önünü keselim' diyor. 

Seyit Rıza diyor ki, ‘Cebrail Ağa gençlerimiz azdır, yazıktır, buna sebep olmayalım. Biz askere karşı gelemeyiz. Askerin ordusu çok, cephanesi çok, malzemesi çok. Bizim neyimiz var? Birkaç tane gencimiz vardır, yazıktır. Biz gençlerimizi kırmayalım.’ Cebrail Ağa ‘Yok’ diyor. ‘Gelsinler bizim namusumuzu, kızlarımızı, kadınlarımızı görsünler.’

Seyit Rıza yine diyor ki, ‘Biz karışmadan onlar bize karışamaz. Gelsin karşı çıkan olmadı mı, döner giderler.’ Ama bir türlü çare bulamıyor. Yine diyor ki, ‘Cebrail Ağa gel bu suyun önüne tut, eğer bu suyu geri çevirirsek askeri de çeviririz. Bak kocaman Munzur, asker de aynı bu su.’ Yine çare olmuyor. Seyit Rıza kalkıp iki tane taş arıyor. Biri sol ele biri sağ ele. ‘Bu sol hükümet, bu sağ biziz' diyor. Soldaki taşı atıyor önüne düşüyor. Sağdaki taş da suya düşüyor. Seyit Rıza, ‘Bu böyledir Cebrail Ağa, imkanı yok. Biz çeviremeyiz, tutamayız. Gereğini yaparız ama sonumuz iptir.’”

‘SEYİTLERİMİZİN ARDINDAN KİMSE AYAĞA KALKMASIN DİYE ONLARI YAKTILAR’

Çiçek, Seyitlerin cesetlerinin toprağa dahi karışmaması için yakıldığını belirterek şöyle devam ediyor: “Hepsini götürüp Elazığ’da astılar. Kemiklerini yaktılar. Onların külünü bile savurdular. Dediler ki, ‘Bunları götürüp gömerlerse üstünde ot biter, ot biterse davar gelip yer. Davarın yediği süt getirir, süt verdi mi millet yine ayağa kalkar'”

'KÖYLÜLERE AYLIK VERECEKLERİNİ SÖYLEYİP TOPLADILAR'

“Bizim aşiretimiz yok diye bize karışmadılar. Tek evdik köyde. Allah bir daha göstermesin. O günlerden sonra kimse ne ekmek yedi ne su içti. Çok tanıdıklarımız öldü. İnsanların kökünü getirdiler" diyen Çiçek, “Seyit Rıza’nın aşiretini kandırmışlardı” ifadelerini kullanıyor.

Çiçek, şunları dile getiriyor: “Hükümet köylüleri toplayın aylık vereceğiz’ demiş. Bizim tam karşımızda oldu bu olay. O kadar milleti üç dört sıra halinde dizdiler. Önlerinde de bir kaya var, o kadar yüksek ki bakarsan şapkan düşer. O kayanın önünde de çok büyük ceviz ağaçları vardı. Dizdiler üç dört sıra, biz de karşıdan bakıyoruz. Ağır makine kurdular. Öndekiler düştü. Arkadaki sağlar kendini yere attı kandırmak için, hiç imkanı var mı? Teker teker aradılar, vurdular. O büyük kayadan da aşağı attılar. O cevizin boyu kadar üst üste yığılmıştı ölüler. 38, Cenab-ı Allah göstermesin. Bir zulümdü, zulüm.”

1938’in ardından ikinci yıkımı köy boşaltmaları ile yaşadıklarını, köyünden ailesiyle göçmek zorunda kaldığını ve oğlunu 16 yaşında kaybettiğini söyleyen Çiçek, "Biz çok acı çektik" diyor. Çiçek son olarak barış ve huzur istediğini söylüyor.

DERSİMLİLER RESMİ ÖZÜR BEKLİYOR

Katliamın yıldönümünde birçok yerde anma etkinlikleri düzenleyen Dersimliler, resmi özür bekliyor. Dersim 1937/38/39 sürecine dair bütün arşivlerin ve hakikatin kamuoyuyla paylaşılmasını isteyen Dersimliler her 4 Mayıs’ta, "Kayıpların nerede oldukları araştırılsın, öldürülenlerin kimliklerinin tespiti için araştırma yapılsın, Seyit Rıza ve idam edilenlerin mezar yerleri açıklansın, Dersim Katliamı, soykırım olarak tanınsın'” diyor.