Dersim makalesinde Kürd kelimesini 'adi' diye çevirdiler

Prof. Dr. İbrahim Yılmazçelik ve Doç. Dr. Sevim Erdem, yazdıkları makalede bir alıntıda Kürd kelimesini 'adi' olarak çevirdiler. Açıklama yapan Yılmazçelik, "Kaynak metnin farklı baskıları var" dedi.

Abone ol

DUVAR - Fırat Üniversitesi Tarih Bölümü’nden Prof. Dr. İbrahim Yılmazçelik ile Bitlis Eren Üniversitesi Tarih Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Sevim Erdem, birlikte kaleme aldıkları ve Gazi Üniversitesi Akademik Bakış Dergisi’nde yayınlanan “II. Abdülhamid Döneminde Dersim Sancağındaki İdari Yapı ve Ulaşım Ağı” başlıklı makalelerinde, 1892 tarihli Mamuretülaziz (Elazığ) vilayetine ait salnameden (yıllık) gerçekleştirdikleri doğrudan alıntıda “Kürt” kelimesini “adi” olarak çevirdiler.

İki yazar, orjinal metinden gerçekleştirdikleri doğrudan alıntıda cümleyi şu şekilde çevirdi.

“…Dersim Mutasarrıflığının makarr-ı merkezi vilayete (Harput) 12 saat mesafede kâ’în Hozat kasabası olup ‘adî bir karye iken Dersim’ce Mebde-î Islahât olan 1264 (1847-1848) senesinde ‘asâkir-i şahânenin vürûduyla bir kışla te’sîs ve o sırada Dersim Sancağı nâmıyla mutasarrıflık teşkil…”

Orjinal metnin doğru çevirisi ise şu şekilde:

"Dersim Mutasarrıflığı’nın makarr-ı merkez vilayete on iki saat mesâfede kâ’în Hozat kasabası olup zaten yirmi otuz hâneli bir Kürd köyü iken Dersimce mebde-yi ıslâhat olan bin iki yüz altmış dört senesinde asâkir-i şâhânenin vürûduyla bir kışla te’sîs ve o sırada Dersim Sancâğı nâmıyla mutasarrıflık teşkîl…"

Orijinal metin çevirilerinde yapılan yanlışlıklar daha önce de ensest kelimesinin “Kızılbaş”, Kürdistan kelimesinin “Kürtlerin yaşadığı coğrafya”, Kürtler kelimesinin de Türkler diye çevrilmesi ile gündeme gelmişti.

PROF. YILMAZÇELİK: SALNAMELERİN FARKLI BASKILARI VAR

Konuyla ilgili Gazete Duvar'a bir açıklama gönderen Prof. Dr. İbrahim Yılmazçelik, çalışmada kaynak olarak kullanılan salnamelerin farklı baskıları olduğunu söyledi. Bazı baskılarda "Kürd" kelimesinin, bazı baskılarda "küçük bir köy" anlamında "adi" kelimesinin kullanıldığını belirten Yılmazçelik, çalışmalarında Hozat’ın küçük bir köy olduğunu vurgulayan ifadenin tercih edildiğini belirtti.

Yılmazçelik'in açıklaması şu şekilde:

"Sayın Gazete duvaR

Yetkilisi veya Yetkilileri,

06 Ekim Çarşamba 2021   Saat: 09:54 tarihli

“Dersim makalesinde Kürd kelimesini 'adi' diye çevirdiler”. Adlı haberinizle ilgili olarak bu açıklamayı gönderiyorum.

Bu haberde söz konusu ifadeler gerçek dışıdır ve asla kabul etmiyorum. Bilindiği üzere, Salnameler 19.yüzyılın ikinci yarısından itibaren yayınlanmaya başlamıştır ve salnamelerin sadece bir tab’ı yani baskısı yoktur. Salnameler basıldıktan sonra gerek aynı yıl içerisinde ve gerekse daha sonraları için çeşitli baskılar yapılmıştır. Biz de yayına konu makalemizde bu salnamelerin çeşitli baskılarından birini kullandık.

Kullandığımız metinin orijinali aşağıdadır.

Yukarıdaki metinde açıkça görüleceği üzere

“…Merkez vilayete on iki saat mesafede bulunan Hozat Kasabası mukaddema bir adi karye iken Dersimce…” ifadesi bulunmaktadır. Burada “adi” sözcüğü küçük bir köy manasında kullanılmıştır.

Bu metinin baş tarafı ise aşağıda verilmiştir.

Diğer baskılarda veya salnamelerde yer alan ifadeler kullanılmamıştır. Bu da bizim tercihimizdir. Görüldüğü gibi metinde Kürt veya Kürd kelimesi geçmemektedir. Diğer baskılarda geçen “…yirmi otuz hâneli bir Kürd köyü…” ifadesi burada bulunmamaktadır.

Kaldı ki bizim makalemizde alıntı yaptığımız,

“..12 saat mesafede kâ’în Hozat kasabası olup ‘adî bir karye iken Dersim’ce …” ifadesinden, sizin yaptığınız haberde yer alan “…Dersim makalesinde Kürd kelimesini 'adi' diye çevirdiler…” MANASINI ÇIKARMAK TAMAMAN İNSAFSIZLIKTIR ve yorum tamamen size aittir ve asla kabul etmeyeceğimiz bir ifadedir. Burada diğer baskılarda yer alan Kürd kelimesi alınmamış ve Hozat’ın Küçük bir köy olduğunu vurgulayan ifade tercih edilmiştir.

Dolayısıyla haberinize ileri sürüldüğü üzere Kürt veya Kürd kavramı ile ilgili aşağılayıcı bir ifadeye asla yer verilmemiştir.

Kürtler, tarihi dönemler içerisinde Türklerle her sahada beraber olmuşlar, beraber yaşamışlar ve günümüze kadar gelmişlerdir. Tarihi gerçekler bize açık olarak şunu göstermektedir ki, Türk olduğu yerde Kürt, Kürt’ün olduğu yerde Türk vardır. Her alanda birbirini tamamlayan birbirinin parçası olan bu iki kavim için hiç kimse aşağılayıcı bir ifade kullanamaz. Bu sebeple Kürtler de Türkler gibi asil bir kavimdir ve tarihi gerçekler de bunu göstermektedir.

Yayın ilkelerinizi okuduktan sonra bu kısa açıklamayı sizlere göndermeyi uygun gördüm.

Sorumlu gazetecilik anlayışınızdan dolayı bu açıklamayı dikkate alacağınızı umuyorum.

Çalışmalarınızda başarılar dilerim. Saygılarımla. 6 Ekim 2021

Prof. Dr. İbrahim YILMAZÇELİK" 

Tarihçiler ne diyor?

Yılmazçelik'in gazetemize gönderdiği açıklamaları değerlendiren tarihçi Prof. Dr. Ahmet Nezihi Turan, Yılmazçelik ve Erdem'in kaynak gösterme noktasında tutarsız olduklarını belirtti. Turan'ın değerlendirmesi şöyle:

"Gazete Duvar’da çıkan haber kendi çapında haklı infiale yol açtı. Çünkü bağlam muğlaktı, isteyen istediğini çıkarabilirdi. Tarih hep bugündür, bunu unutmamak lazım. Atıf yayın ortak yazıları olduğundan açıklama onlardan bekleniyordu. Geldi de nitekim. Bir Prof’la bir Doç.’tan Prof. Dr. olan İbrahim Yılmazçelik yaptı açıklamayı. Hemen -sanki telaşla- kendini savunmuş Yılmazçelik. Üstteki linkte klişe/apolojetik savunma yazısına bakabilirsiniz.

“Bu haberde söz konusu ifadeler gerçek dışıdır ve asla kabul etmiyorum” diye giriyor, “Kürtler de Türkler gibi asil bir kavimdir ve tarihi gerçekler de bunu göstermektedir” diye bitiriyor. Kavimler ve Kavimler Göçü bahsine girmeyelim çünkü hepsi göçüp gitti -ya da geldi. Asıl hikâye ise arada bir yerde.

Yılmazçelik, sahiplendiği makalenin bilimselliğinden bugün de şüphe duymuyor. Belli ki bu yüzden(!) ‘Ben kimseye adi demem, hele Kürtlere hiç’ diyor. Durup dururken demek için halis muhlis ırkçı olmak lazım, orasını anladık; orada geçen ‘adî’ sıfatının herhangi/sıradan/önemsiz/“küçük” (alelade’deki ‘ade/‘adî aynı kelimedir) anlamında kullanıldığını da. Sorun diğer açıklamalarda.

Tarihçi belgeyi-belgeleri keyfî kullanmamakla mükellef. Bir oradan bir buradan alıp aynı belgeye atıf yapıyor gibi davranamaz. İddia ettiğinin aksine ortada iki, hatta üç ayrı kaynak var. Makalede ilk ikisine peş peşe atıf yapılıyor; s.228, dn. 24.

1.               1310/1892 tarihli Mamuretülaziz Salnamesi, bkz. Liste

2.               1312/1894 tarihli Mamuretülaziz Salnamesi, bkz. Liste

3.               1325/1907 tarihli Mamuretülaziz Salnamesi, bkz. Liste

Soru şu: Eleştiriye tabi tutulan ifade (ki maksadın Kürtleri aşağılamak olmadığı âşikar) bu salnamelerden hangi tarihli, hangi baskısında geçmektedir?

Makalenin atıf yaptığı 1310/1892 tarihli salnamenin İSAM kataloğunda 7. Baskısı bulunuyor ve o toplam-tam 222 sayfa. Bu yüzden atıf sayfa (s.242) yok. Yazarlar orada hangi baskıya atıf yaptıklarını belirtmeyerek bizi ayrıca yoruyorlar.

Takip eden ikinci atıf 1312/1894 tarihli salnameye. Bunun katalogda ilk (belki tek) baskısı bulunuyor. Orada, Yılmazçelik’in iddiasının aksine “bir Kürd köyü” ibaresi geçiyor, “‘adî” kelimesi de bulunmuyor.

Peki yazarlar okunuşunu verdikleri “‘adî bir karye”yi nerden çıkardılar? Arayan bulunabiliyor. “‘adî”, yazarların atıf yapmadıkları (yukarıdaki üç salnameden) üçüncü salnamede: 1325/1907 tarihli Mamuretülaziz Salnamesi.

“Bir ‘adî karye” diyor. Kasıt belli. Otuz haneli öylesine bir Kürd köyü iken -kim bilir hangi sebeple- nüfusu ve idari statüsü değişmiş. Öyle anlaşılıyor ki Yılmazçelik makalede atıf yapılmayan 1907 tarihli (katalogda 9. Baskı) salname yüzünden beyhude savunma yapmış. Meslek usulüne uygun icra edilmediğinden can sıkıcı bir tartışmaya sebep olmuş."

Gazete Duvar programcısı ve Munzur Üniversitesi Tarih Bölümü öğretim üyesi Dr. Yalçın Çakmak'ın konuyla ilgili değerlendirmesi ise şöyle:

"İlgili haberinize istinaden iddia sahibi Prof. İbrahim Yılmazçelik’in açıklamasına da bakarak ilgili salnameleri inceledim. Öncelikle şunu ifade edeyim: Sayın Yılmazçelik ve diğer yazarın birlikte kaleme aldıkları ortak makalede bilimsel olarak doğrudan alıntı ilkelerine riayet edilmediği görülüyor. Ne makalelerinde ne de iddialara yönelik cevaplarında! Şöyle ki:

Yazarlar makalelerinde haberinizde de belirtildiği gibi 1892 (sayfa 242) ve 1894 (227) salnamelerine atıfta bulunuyorlar. Bu salnamelerde de Hozat’ın bir Kürt köyü olduğundan bahsedilirken “adi” ifadesi kesinlikle geçmiyor. Ayrıca 1892 Salnamesi zaten 222 sayfa. Yani yazarların iddia ettikleri 242. sayfadan bir referans zaten mümkün değil!

1892 tarihli Mamuretülaziz Salnamesi, sayfa 84.
1894 tarihli Mamuretülaziz Salnamesi, sayfa 227.

Oysaki sayın Yılmazçelik gazetenize gönderdiği cevap içerisinde bir belge paylaşarak kendini savunmuş. Burada da kendilerini savunurken bilinçli ya da bilinçsizce bir yanlış daha yapmış. Zira cevap olarak sundukları belge, makalelerinde atıf yaptıkları 1892 ve 1894 yıllarına ait salnamelerden değil. Bu, İSAM arşivindeki salnamelerden edindikleri 1907 tarihli Mamuretülaziz Salnamesi’nin 242. sayfası. Yani niyetlerine bakmaksızın, ısrarla bir yanlış daha yaptıklarını söyleyebilirim ama onlar kendilerini savunurken bunu ya kabul etmemiş ya da görmezden gelmişler.

Kendilerinin de çok iyi bildikleri gibi ve özellikle sosyal bilimlerde, bilim insanlarının “doğrudan” denilen alıntılara başvururken alıntıladıkları metne müdahale etmemeleri gerekir. Fakat ne yazık ki burada böyle bir durum söz konusu olmamış. Yani yazarların, yaptıkları bir yanlıştan ötürü oluşan tepkilere karşı özür dilemektense “ifadelerin gerçek dışı ve insafsız olduğunu” dile getirmeleri doğru olmamış. Çünkü bizzat kendi makalelerinde atıf yaptıkları iki salnamede de Kürt geçmesine rağmen “adi” kelimesi geçmiyor. Cevap vermişler ama bu belgenin de bu tarihlerdeki salnameler ile alakası yok! Yani 1907 yılındaki belgeyi kullanmışlar. Eğer tüm salnamelerin aynı olduğunu iddia ediyorlarsa da devlet ne diye belirli aralıklarla salnameler kaleme alsın ki diye sormak gerekir?

Neticede herkes tarihçi değil ve Osmanlıca da bilmeyebilir. Siz bir yere atıf yapıyorsanız oraya bakar ve yoksa da böylesine hassas tepkiler verebilirler." (HABER MERKEZİ)

1907 Tarihli Mamuretülaziz Salnamesi