Dersim'de fişleme davası: İstihbari bir işlem, hukuka aykırı değil
Dersim’in Hozat ilçesinde 2012 yılında aralarında dönemin Belediye Başkanı Cevdet Konak'ın da olduğu çok sayıda yurttaşın ilçe emniyet amirliği tarafından fişlenmesi ile ilgili soruşturmada savcılık, bilgilerin istihbari bir işlem için toplandığını belirterek şikayetten 9 yıl sonra kovuşturmaya yer olmadığı yönünde karar verdi. Avukatı Barış Yıldırım, karara itiraz edeceklerini söyledi.
DERSİM - Dersim’in Hozat İlçesi’nde 2012 yılında başta dönemin Bağımsız Belediye Başkanı Cevdet Konak olmak üzere çok sayıda vatandaşın ilçe emniyet amirliği tarafından fişlendiği ortaya çıkmıştı.
Fişlemelerin ardından Hozat Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından konuya ilişkin “Hukuka aykırı olarak kişisel verileri kaydetmek” suçlamasıyla soruşturma başlatırken TBMM İnsan Hakları Komisyonu bünyesinde oluşturulan alt komisyon da kente gelerek konuya ilişkin incelemelerde bulunmuştu.
Dosyaya ilişkin soruşturmayı 9 yıl sonra tamamlayan Hozat Cumhuriyet Başsavcılığı 18 Şubat 2021 tarihinde konuya ilişkin kovuşturmaya yer olmadığına karar verdi.
'AİHS'NİN 8'İNCİ MADDESİ İHLAL EDİLDİ'
Başsavcılık tarafından verilen kovuşturmaya yer yoktur kararına Sulh Ceza Hakimliği nezdinde itiraz edeceklerini söyleyen Avukat Barış Yıldırım, “Karar içeriğinde yapılan işlemin istihbari bir işlem olduğunu, bundan kaynaklı olarak Türk Ceza Kanunu'nun 135'inci maddesinde tanzim edilen kişisel verilerin hukuka aykırı olarak kaydedilmesi suçunun meydana gelmeyeceği belirtildi. Biz netice itibariyle bu karara karşı Sulh Ceza Hakimliği nezdinde itiraz hakkımızı kullanacağız" dedi.
Yapılan çalışmanın istihbari bir çalışma olduğu değerlendirmesine katılmadıklarını belirten Yıldırım, "Öncelikle Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin taraf olduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 8'inci maddesinde güvence altına alınan özel ve aile hakkında saygı hakkı ilkesinin biz burada ihlal edildiği kanaatindeyiz. Zira basına yansıdığı şekliyle bu soruşturmada mağdur olduğunu düşündüğümüz müvekkillerimizin çeşitli istihbari faaliyet olarak değerlendirilmeyecek kişisel verileri, kişisel eğilimleri, ailesel bilgileri, siyasal eğilimleri, kişisel zevkleri yani özel hayat olarak değerlendirilebilecek pek çok olgu kayıt altına alınmış. Bu devletin güvenliği ile ilgili bir mesele değil. Açıkçası burada yapılan kişi haklarının ihlal edilmesi. Netice itibariyle tüm hukuksal yolları tüketeceğiz. Türkiye Cumhuriyeti devleti bir hukuk devletidir. Bir hukuk devletinin olmazsa olmazlarından biri de kişilerin temel ve hak hürriyetlerinin güvence altında olmasıdır” dedi.
TBMM KOMİSYONU HUKUKA AYKIRI DEMİŞTİ
Fişleme olayının ortaya çıkmasının ardından TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu bünyesinde kurulan alt komisyonun kente gelerek incelemelerde bulunduğunu hatırlatan Avukat Yıldırım, “Netice itibariyle komisyonun raporunda da tespitlerinde de yapılanın hukuka aykırı olduğu ortaya konulmuştu. Bu yönde açıklamalar da yapıldı. Fiil çok açık olmasına rağmen soruşturmanın çok uzun sürmesi Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 36. Maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkının unsurlarından olan makul sürede yargılanmanın tamamlanması prensibine de aykırıdır. Yani gerek müvekkillerimize yönelik hukuka aykırı fiil gerekse de soruşturmanın bu kadar uzun sürmesi de müvekkillerimizi mağdur etmiştir” diye konuştu.
FİŞLENEN AKADEMİSYEN: SAVCILIK FİŞLEMEYİ KABUL EDİYOR
O dönem kardeşi ile birlikte fişleme listelerinde adı geçen Akademisyen Yalçın Çakmak, “Savcılık bize yolladığı tebligatta, yapılan işlemin jandarma komutanlığı ile yapmış olduğu müzekkereler sonucunda bir fişleme, istihbarat bilgisi olduğunu kabul etmekte fakat bunun bir suç olmadığını dile getirmekte” dedi.
Yapılan fişlemelerin kimlerin elinde bulunduğu konusunda endişeleri olduğunu dile getiren Çakmak, “Biz bu fişlemelerin kimlerin eline geçtiğini de bilmiyoruz. Ve aynı zamanda bu fişlemelerin muhtevasının da gelişigüzel ve tamamen bu bilgileri tutan kişilerin, istihbarat notlarını tutan kişilerin kendi algılarına göre tuttuğunu da görmekteydik. Çünkü gerek şahsıma gerek kardeşime yönelik o fişlemelerde dile getirilen hiçbir şey doğru bilgileri yansıtmamaktaydı. Dolayısıyla ben Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı bir insan olarak yaşamsal bir endişe duyuyorum. Çünkü bu fişlemelerin şu anda kimlerin elinde olduğunu, hangi istihbarat birimlerinin, ya da kişilerin elinde olduğunu bilmiyoruz. Dolayısıyla savcılık verdiği kovuşturmaya yer yoktur kararını hukuk dışı buluyorum. Buna dair de avukatımız vasıtasıyla gerekli adli başvuru ve itirazlarımızı gerçekleştireceğiz” ifadelerini kullandı. (DUVAR)