DEÜ Rektörlüğü önünde protesto

Barış Bildirisi'ni imza attıkları için Dokuz Eylül Üniversitesi’nde açığa alınan akademisyenlerin ifadeye çağrılmasına sivil toplum örgütleri rektörlük önünde yaptıkları eylemle tepki gösterdi. Barış Bildirisi imzacısı akademisyenlerin "3 farklı rektör, 4 farklı komisyon ve 12 farklı soruşturmacı gördüğünü" ifade eden STK temsilcileri, "Soruşturmaya derhal son verilsin" talebinde bulundu.

Abone ol

İZMİR - Eğitim Sen İzmir 3 No’lu Şube Yürütme Kurulu ve SES İzmir Şubesi, Dokuz Eylül Üniversitesi'nde (DEÜ) açığa alınan Barış bildirisi imzacısı akademisyenlerin ifadeye çağrılmasına tepki gösterdi.

DEÜ Rektörlüğü önünde açıklama yapan STK temsilcileri soruşturma komisyonunun değiştirilmesine karşı çıkarak, soruşturmanın iptal edilmesini ve açığa alınan Aydın Arı, Özer Yersüren ve Dilek Karabulut’un yeniden atamasının yapılması taleplerinde bulundular.

Yaşananların ifade özgürlüğünün ve barış isteğinin yargılanma çabası olduğunu ifade eden Eğitim Sen İzmir 3 No’lu üniversiteler Şubesi Yürütme Kurulu Başkanı Ulaş Yasa ‘’Dokuz Eylül Üniversitesi’nde iki yıldır yaşanan garabete ve husumete tanıklık etmek için buradayız. 15 Ocak 2016’da 'Barış Akademisyenleri' diye bilinen 12 öğretim elemanı hakkında soruşturma başlatıldı. 3 farklı rektör, 4 farklı komisyon ve 12 farklı soruşturmacı gördük’’ dedi.

12 MESLEKTAŞIMIZDAN DÖRDÜ EMEKLİ OLMAK ZORUNDA KALMIŞTIR

Soruşturmacı olarak görevlendirilen Prof. Dr. Meltem Kutlu Gürsel tarafından 1 Mart 2016 tarihinde Soruşturma Raporu hazırlandığına dikkat çeken Yasa şöyle devam etti:

"Bu rapor YÖK’ün itirazlarına rağmen hocamız tarafından ikinci kez aynı şekilde rektörlüğe sunulmuştur. Prof. Dr. Meltem Kutlu Gürsel, raporunu düşünceyi açıklama ve yayma özgürlüğüne ve bilimsel özerkliğe dayandırmıştır. Bu raporda ayrıca adlî sürecinin sonlanmasının beklenmesi gerektiği ifade edilmiştir. Oysa yeni göreve gelen Rektör Prof. Kasman ve ardından göreve gelen Prof. Çelik, hocamızın bu ders niteliğindeki görüşünü göz ardı etmişler ve soruşturma komisyonunu kafalarına göre değiştirmeye devam etmişlerdir. Arkadaşlarımız, Prof. Kasman döneminde kendi oluşturduğu komisyonun teklifi üzerine 28 Haziran 2017’de açığa alınmışlardır. Haklarında soruşturma açılan 12 meslektaşımızdan dördü emekli olmak zorunda kalmıştır. Diğer sekiz arkadaşımız ise, 203 gündür açıktadır; öğrencilerinden, hastalarından, akademiden uzaklaştırılmışlardır.’’

'SİSTEMLİ BİR ŞEKİLDE TASFİYE Mİ EDİLMEYE ÇALIŞILIYOR?'

Açığa alma kararlarına karşı avukatların İzmir İdare Mahkemelerinde yürütmeyi durdurma istemli iptal davaları açtığını ancak yürütmeyi durdurma taleplerinin reddedildiğini aktaran Yasa sözlerini şöyle sürdürdü:

“Söz konusu açığa alma işleminin iptaline ilişkin davalar devam etmektedir. Rektörlük, ancak geçen ay arkadaşlarımızdan yazılı ifade isteyebilmiştir. Kaldı ki, hemen ardından da komisyon şimdilik son kez değişmiştir. Hukuktan nasibini almamış ifade talebine, usul itirazlarımızı yaptık. Dosyayı görmek istedik. Hiçbirini kabul etmediler. Arkadaşlarımız ne ile suçlanmaktadır? Belli değil. Ortada bir disiplin yönetmeliği bile yok. Soruşturma hangi mevzuata dayandırılmış, bilen yok’’

Dokuz Eylül Üniversitesi’ne, barış akademisyenlerini, hukuksuz bir şekilde sözleşmeleri yenilemeyerek sistemli bir şekilde tasfiye etmeye mi çalıştığını soran Yasa, ‘’Defalarca değişen soruşturma komisyonu, bugünkü haliyle bir kumpas çetesi halini almıştır. Yeni komisyon üyelerinin İİBF’den Prof. Dr. Recep Kök, İlahiyat Fakültesi’nden Prof. Dr. Himmet Konur ve Mühendislik Fakültesi’nden Prof. Dr. Mustafa Akgün olduğunu öğrendik. Prof. Kök ve Prof. Konur, kamuoyuna 'Vatansever Türk Aydınları Bildirisi' başlığıyla ilan edilen metnin imzacısıdırlar. Prof. Kök aynı zamanda, 7 Haziran seçimlerinde Milliyetçi Hareket Partisi’nin İzmir milletvekili adayıdır. İzmir Türk Ocaklarının eski başkanıdır. İmzacı akademisyenlerden biriyle sıhrî hısımlık bağı bulunuyor. Ayrıca anabilim dalı başkanlığı sıfatıyla iki imzacının yeniden atanmaması için olumsuz görüş vermiştir. Ve maalesef Prof. Kök’ün çabaları sonuç vermiş bulunuyor. Bu arkadaşlarımızdan Araş. Gör. Aydın Arı’nın yeniden atama vakti geçmesine rağmen henüz yapılmamıştır. Bugün itibariyle Aydın Arı’nın maaşı yatmamıştır. Ve benzer şekilde Edebiyat Fakültesi’nden Araş. Gör. Özer Yersüren ve Mimarlık Fakültesi’nden Araş. Gör. Dilek Karabulut’un yeniden atama süreçleri de aksamaktadır.“

Dokuz Eylül Üniversitesi’nin bir yol ayrımında olduğunun altını çizen Yasa, sözlerini şöyle sonlandırdı: ‘’Dünyada sayısız örneği olan, Boğaziçi, ODTÜ, Galatasaray, Hacettepe vb. gibi mi olacaktır; yoksa diğer kurumlar gibi cadı avına devam edip üniversite vasfını mı yitirecektir? Üstelik bugünler geçicidir. Kötülük baki değildir. Yeniden demokratik, özgürlükçü bir ülkeye ve üniversiteye kavuştuğumuzda, şimdilerde yaşananların asla unutulmayacağının, bir utanç vesikası olarak muhataplarının CV’lerinde yer alacağının ve bu CV’lerin kurulacak Dokuz Eylül Üniversitesi Müzesi’nde ibretlik olarak sergileneceğinin sözünü veriyoruz.’’