Ali Babacan’ın genel başkanlığını yapacağı Demokrasi ve Atılım Partisi nihayet İçişleri Bakanlığı’na başvurdu. Kısa adı: DEVA… Nihayet demem, kuruluşunun uzamasından. Uzadıkça kamuoyundaki ilginin azalacağı, güvenin kaybolacağı yorumları yapılmıştı. Ancak görünen o ki, siyasette yeni seslere, farklı itirazlara duyulan ihtiyaç, bu tip yorumlara baskın geldi.
Gazeteci olarak kamuoyunun merakını, yeni partilerle ilgili yazdığımız haberlerden, yazılardan ölçüyoruz. Görünen o ki, kamuoyu, farklı sesler duymayı istiyor.
DEVA’nın kurucularına bakıp “Bu isimlerin geldiği siyasi geleneğin bize söyleyeceği yeni/farklı bir söz yok” diyenler olsa da çoğunluk, “Siyasi iktidarın yenilmezliği algısını sarssın da söylediği söz bana hitap etmese de olur” temennisinde birleşmiş görünüyor.
DEVA ekibi bugüne kadar kamuoyuyla gazeteciler aracılığıyla çok sınırlı bilgi paylaştılar. Hâlâ detay sorduğumuzda “Çarşamba günü tüzüğümüzü açıklayacağız, kamuoyunun merakını gidereceğiz” diyorlar. Şimdilik, kadın kotasının yüzde 35, gençlik kotasının yüzde 20 olarak belirlendiğini ve Türkiye’de bir siyasi partinin ilk kez engelli kotası koyduğunu(yüzde 1) ifade ediyorlar.
Kurucular kurulunda Liberal Düşünce Topluluğu'na ve tabii ki Atilla Yayla'ya yakın isimler, ilk göze çarpanlar arasında. Gerek bu isimler gerekse devlet/ekonomi bürokrasisinden gelenler ve tabii ki Ali Babacan'ın geçmiş dönemlerdeki performansı, DEVA'nın, "neoliberalizm" eleştirileriyle fazlasıyla muhatap olacağını gösteriyor.
Partinin kurucuları arasında sol kesimden isim var mı diye bakıyorum dediğimde biri gülerek "En solcumuz Ahmet Faruk Ünsal" cevabını verdi. Bunu da bir kenara not edelim...
DEVA'nun kurucuları ve partinin mutfağında çalışanlar geçen hafta sonunu yani cumartesi ve pazarı, Ankara’da bir otelde kampta geçirdiler. Politika metinlerinin sunumları yapıldı, kurucular kurulu listesi son gün netleşti.
Sözcü gazetesinden Veli Toprak’ın, “Babacan, Gül ile Köprüleri Attı” başlıklı haberi, bugünün en merak uyandıran haberlerindendi. Ali Babacan, partisinin kuruluş dilekçesi İçişleri Bakanlığı’na verilmesine saatler kala katıldığı FOX TV canlı yayınında İsmail Küçükkaya’nın sorularını yanıtlarken eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile ilgili çok detaya girmemesi de buna yoruldu.
Bu iki ekip arasında kuruluş sürecinde ufak tefek bazı gerilimler yaşandığı doğru. Örneğin Abdullah Gül’e yakınlığıyla bilinen gazeteci Fehmi Koru’nun Babacan ve ekibinden habersiz medyaya röportaj vermesi Babacan’la birlikte parti kuruluşu için çalışanlar tarafından eleştirilmişti. Ancak bu eleştiriler yüksek sesle dile getirilmedi.
Abdullah Gül’ün eşi Hayrünnisa Gül’ün kurucular kurulunda yer alacağı bilgisi de medyaya yansımış, ancak aradığımızda “Asparagas… Bu yönde bir talep bize hiç gelmedi” denmişti.
Partinin kuruluşu için ilk günden bu yana çalışan isimlerden Beşir Atalay’ın kurucular kurulu listesinde yer almaması da merak uyandıran bir başka unsur. Bunu sorduğum bir yetkili, Beşir Atalay’ın partiye destek vermeye devam edeceğini ancak aktif siyasette yer almak istemediğini kendisinin ifade ettiğini belirtti. Peki ya kurucular arasında yer alacağı konuşulan Candan Karlıtekin neden listede yok? O da iddia edildiği gibi Gül’e yakın bir isim olarak son anda teklifi geri mi çevirdi? Partinin hafta sonu yaptığı iki günlük kampta Candan Karlıtekin’in, bizzat başında bulunduğu politika kurullarıyla ilgili birkaç sunum gerçekleştirdiğini, kendisine kurucular kurulu üyeliği teklif edildiğini ancak kabul etmediğini öğrendik. Yine parti için bazı çalışmalar yapan Haşim Kılıç’ın da kurucular kurulunda yer almayacağını ve kırgın olduğunu duymuştuk Ankara kulislerinde.
Ali Babacan, Abdullah Gül ile ipleri kopardı mı sorusunu sorduğum birkaç isimden benzer yanıtlar aldım: Kişisel muhabbetlerinde hiçbir sıkıntı yok… Bu bile aslında çok şey anlatıyor.
Babacan’ın ekibi uzun bir süredir, Türkiye’de toplumsal değişimleri/dönüşümleri ortaya koyan kamuoyu araştırmaları üzerinde çalışıyordu. Belki gelinen noktada o araştırmaların etkisi olmuştur. Bütün bunların detayını çok yakında öğreniriz.
Ali Babacan kimdir?