DEVA Partili Avşar: Afet anında TSK’nın derhal harekete geçebileceği bir sistem kurulmalı

Depremlerde TSK'nın daha aktif kullanılması gerektiğini söyleyen DEVA Partili Cem Avşar, "Bu tür büyük bir felakete müdahale etme sorumluluğu doğrudan devlete aittir" dedi.

Abone ol

DUVAR - DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Tekirdağ Milletvekili Cem Avşar, herhangi bir doğal afette Türk Silahlı Kuvvetlerinin daha hızlı ve koordineli müdahalede bulunabilmesi için düzenlemeler yapılmasını talep etti. Avşar, Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanun teklifi görüşmelerinde yaptığı konuşmada, 17 Ağustos Gölcük depreminde lider kurum olan TSK’nın, 6 Şubat Kahramanmaraş depreminde mevzuattan kaynaklı sorunlardan dolayı verimli kullanılamadığını kaydetti.

TSK’nın güçlü personel yapısına değinen Avşar, afet durumunda mülki idare amirlerden talimata ihtiyaç duymadan hızlı müdahalede gecikmeyeceği bir sistem olması gerektiğini söyledi.

'BÜYÜK FELAKETLERDE MÜDAHALE ETME SORUMLULUĞU DOĞRUDAN DEVLETE AİTTİR'

“6 Şubat 2023’te Kahramanmaraş Pazarcık ve Elbistan merkezli gerçekleşen depremler, 110 bin kilometrekarelik bir alanı etkileyerek binlerce insanın hayatını kaybetmesine, on binlerce binanın yıkılmasına ve zarar görmesine neden olmuştur. Depremden etkilenen illerde hayat adeta durma noktasına gelmiştir” diyen Avşar, “Bu tür büyük bir felakete müdahale etme sorumluluğu doğrudan devlete aittir. Devlet, depreme müdahaleyi kurumları, kuruluşları ve personelleri aracılığıyla gerçekleştirebilir. Ancak, deprem bölgesine yapılan müdahalede en çok eleştirilen hususlardan biri, devletin kurum, kuruluş ve personellerinin bazı bölgelere çok geç ulaşmasıdır. Özellikle, büyük bir insan gücüne sahip olan Türk Silahlı Kuvvetleri’nden yeterince yararlanılamadığı düşünülmektedir” ifadelerini kullandı.

'TSK, TEMEL GÖREVLERİ YANI SIRA AFET ANINDA MÜDAHALE NOKTASINDA ÇEŞİTLİ SORUMLULUKLARA SAHİPTİR'

Avşar, TSK’nın temel görevlerinin yanı sıra sel, yangın ve deprem gibi doğal afetlere müdahale konusunda da görevleri olduğuna işaret etti. Avşar, “TSK’nın AFAD koordinasyonu, ilgili bakanlık, kurum ve kuruluşların katılımıyla kara, hava ve deniz ulaştırma araçları sağlama, kolluk ve itfaiye ekiplerine çadır kurulumu ve afetzedelerin beslenmesinde iş gücü sağlama, birlikler aracılığıyla arama ve kurtarma faaliyetlerine katılma, hasta ve yaralıların tahliyesi için hava aracı desteği sağlama gibi çeşitli sorumlulukları var” dedi.

Avşar, bu sorumlulukların TSK’nın doğal afetlerin ani gelişmesine karşı disiplinli, koordineli ve doğrudan müdahale edebilir bir yapıya sahip olmasından kaynaklandığını ayrıca, TSK’nın bu yapısı gereği, doğal afetler ve özellikle deprem sonrasında zararın azaltılması için aktif kullanımının zorunluluğunu vurguladı.

'TSK, TÜRKİYE’DE EN TEŞKİLATLI GÜÇ OLUP DEPREM OLDUĞUNDA EN HIZLI VE KOORDİNELİ MÜDAHALE EDEN KURUMDUR' 

Avşar, “Silahlı kuvvetler denildiğinde değerlendirilmesi gereken kurumlar, Millî Savunma Bakanlığı’na bağlı olan Türk Silahlı Kuvvetleri ve 2016 yılında 668 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile İçişleri Bakanlığı’na bağlanan Jandarma Genel Komutanlığıdır. TSK, 430.577 personeliyle Türkiye’de en teşkilatlı güç konumunda olup deprem olduğunda en hızlı ve koordineli müdahale eden kurumdur. Jandarma personeli ise, 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetler Personel Kanunu kapsamından çıkarılarak 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’na dahil edilmiştir. Yani jandarma personeli artık hukuken asker vasfı taşımamakta. Ancak, fiili durumda Jandarma, 192 binden fazla personeliyle bu vasfını yitirmemiştir. “ diye konuştu.

Avşar, TSK’nın teçhizat ve ulaşım gücüne de dikka çekerek, “TSK ve JGK’nın personel yapısı değerlendirildiğinde, doğrudan deprem gibi doğal afetlerde görev yapabilecek özel birlikler mevcuttur. Bu birlikler arasında Kara Kuvvetler Komutanlığı’na bağlı Doğal Afet Arama Kurtarma (DAK) Taburu, İnsani Yardım Tugayı ve Jandarma Genel Komutanlığı’na bağlı Jandarma Komando Özel Asayiş Komutanlığı (JÖAK) bulunmaktadır. TSK ve JGK, sadece insan gücü açısından değil, teçhizat ve ulaşım araçları gibi kaynaklar açısından da güçlü kurumlardır” dedi.

'TSK, 17 AĞUSTOS'TA 64 BİNDEN FAZLA PERSONELLE GÖREV YAPTI'

Avşar, 17 Ağustos 1999’da Gölcük’te gerçekleşen ve 17 binden fazla insanın hayatını kaybettiği depremde, Türk Silahlı Kuvvetleri depremin ilk 3 saati içerisinde deprem bölgesinde arama kurtarma çalışmalarına başladığını dile getirdi. TSK’nın 99 depreminde lider kurum olduğunu kaydeden Avşar, “Arama kurtarma çalışmalarında, güvenliğin sağlanmasında, acil yardım çalışmalarının yönetilmesinde, çadır kentlerin kurulmasında ve sağlık hizmetlerinin örgütlenmesinde büyük rol oynayan silahlı kuvvetler ayrıca, bölgedeki insanların beslenme ve ulaşım ihtiyaçlarını karşılamak için gerekli desteği sağladı ve sayısız araç, gereç ve hizmetinin yanında deprem sonrasında bölgede 64.000’den fazla personelle görev yaptı” diye konuştu.

Avşar, “Kanunlar ve yönetmelikler incelendiğinde, bir deprem anında askeri birliklerin afet bölgelerinde görev yapabilmesi için mülki idare amirleri tarafından göreve çağrılmasının öncelikli şart olduğu belirtilmektedir. Ancak bu çağrı yapıldıktan sonra askeri birimler, valinin koordinasyonunda verilen görevleri yerine getirebilir” ifadelerini kullandı.

Avşar, depreme müdahale hususundaki mevzuattan anlaşılan, müdahale ve sonrasındaki koordinasyondan öncelikli sorumlu kişilerin mülki idare amirleri olduğu ifade etti. 6 Şubat depremlerinde valiler ve kaymakamlar, ilgili kanunlardan kaynaklanan görev ve sorumluluklarını yerine getirme konusunda tereddüt yaşadığını vurgulayan Avşar, temel görevleri olan afet yönetimi ve koordinasyonunu sağlama hususunda yer yer başarısız olduklarını söyledi.

'DEPREMLERDE SİLAHLI KUVVETLERDEN YARARLANMAK ZORUNLUDUR'

“Silahlı kuvvetlerden deprem bölgesinde yararlanmak, bu kadar geniş bir alanı etkileyen depremlerde zorunludur” diyen Avşar; “Ancak, bu zorunluluk hali olmasına rağmen silahlı kuvvetlerin deprem bölgesine gecikmesi ve yeterince personelle müdahale etmemesi gibi sorunlarla karşı karşıya kalınmıştır” ifadelerine yer verdi.

Mevzuata göre askerin kışladan kendiliğinden çıkmasının mümkün olmadığını ifade eden Avşar, “Ancak mülki idare amirlerinin talep etmesi halinde, başka bir yerden emir beklemeksizin depreme müdahale edebilmekte dolayısıyla geciken veya kullanılmayan bu yetki kullanımının sonucunda askerin deprem bölgesine doğrudan ve hızlıca müdahale etme şansı olmamaktadır” dedi.

Silahlı kuvvetlerden deprem bölgesinde yeterince verim alınamadığını dile getiren Avşar “Yaşanan bu tablo, bundan sonra gerçekleşebilecek herhangi bir afette TSK’nın daha hızlı ve koordineli müdahale edebilmesi için mülki idare amirlerinden talimata ihtiyaç duyulmayacak ve afete hızlı müdahalede gecikilmeyecek bir sistemin gerekliliğini göstermekte olduğunun altını çiziyor.” diye konuştu.