DEVA Partili Elif Esen: 'Sistem değişmeseydi en düşük emekli maaşı 25 bin TL olacaktı'

DEVA Partili Elif Esen, AK Parti'nin 'emekli maaşı asgari ücretin en az yüzde 110'u kadar olur' maddesini 2008'de kaldırdığını belirterek, "Sistem değiştirilmesiydi maaş 25 bin TL olacaktı" dedi.

Abone ol

DUVAR - DEVA Partisi Kadın Politikaları Başkanı ve İstanbul Milletvekili Elif Esen, TBMM’de yaptığı basın toplantısında, "Emekli maaşı asgari ücretin en az yüzde 110'u kadar olur’ maddesini AK Parti 2008 yılında kaldırdı. Emekli aylığı 2003’te asgari ücretten  yüzde 47 fazla iken şimdi bunun çok altında kaldı. 2008’de emekli aylığı hesaplama sistemi değiştirilmesiydi bugün maaşları yaklaşık 25 bin TL olacaktı. Bir ömrünü çalışarak geçiren primini devlete ödeyen emeklilerimize yapılan bu adaletsiz uygulama reva mıdır?" diye sordu.

"Emekliye haksızlığa devam eden iktidara kırmızı kart gösteriyoruz" diyen Esen’in konuşmasından öne çıkan başlıklar şöyle:

“Bu senenin bütçesi yakın zamanda açıklandı. Türkiye’deki tarım desteğinin tamamı 91 milyar. Asıl sorun bunun 20 katı kadar faizin ödenecek olması. Geçen yıl bütçeden depreme 895 milyar TL ile %13,5’luk bir pay ayrılmış. Yani 11 ili, yaklaşık 15 milyon insanı etkileyen bir deprem olmuş, harcanmış helali hoş olsun, keşke daha fazla harcanabilseydi. Ama şimdi paylaşacağım veriyle ne demek istediğimi anlayacaksınız.

Dövizi bastırmak için uydurulan KKM denilen kara delik, 694 milyar TL ile bütçeden %10,5 pay aldı. Koskoca deprem bölgesine ayrılan % 13,5’la canları hayatta tutmaya harcarken, daha fazlasına da ihtiyaç varken KKM’ye %10,5 gömmüşüz. Bir avuç rantiyeye yaklaşık 700 milyar TL! Adaletten ve vicdandan yoksun, akıldışı anlayışın sonuçlarını da toplum olarak acı bedeller vererek ödüyoruz.

EMEKLİLERİMİZE YAPILAN BU ADALETSİZ UYGULAMA REVA MIDIR?

“Kurulduğumuz günden bu yana dilimizde tüy bitti. Sayın Ali Babacan’ın öncülüğünde bu ülkenin ihtiyacı olan ekonomi yönetim reçetelerini hazırladık, kamuoyunda paylaştık. Ekonomi bu hale gelip ülkede sosyal yıkıma sebep olmadan birçok hatadan dönülebilirdi. Hepimizin ödediği vergiler, asgari ücretlinin, memurun, çalışanın maaşından alın terinden kesilen prim tutarları ile damla damla doluyor hazine. 

Dün emeklilerimize maaş zammı müjdesi verildi. Ama ne müjde! Emekliler %5 sefalet zammı ile aylık 10.000 TL ile geçinmeye daha doğrusu geçinememeye mahkum edildiler. Sorarım size yoksulluk sınırının 50.000 TL’ye dayandı bir ülkede 10.000 TL ile bir ayı emekli ailesiyle nasıl geçirebilir?

Emekli maaşı asgari ücretin en az %110'u kadar olur’ maddesini AK Parti 2008 yılında kaldırdı. Emekli aylığı 2003’te asgari ücretten %47 fazla iken şimdi bunun çok altında kaldı. 2008’de emekli aylığı hesaplama sistemi değiştirilmesiydi bugün maaşları yaklaşık 25.000 TL olacaktı. Bir ömrünü çalışarak geçiren primini devlete ödeyen emeklilerimize yapılan bu adaletsiz uygulama reva mıdır?

Emekliye haksızlığa devam eden iktidara kırmızı kart gösteriyoruz: Bu yoldan dönün! Yoksulluğu; 5 yaşındaki çocuk, kreşe gidemeyerek yaşıtlarıyla yaşadığı eşitsizlikle, 15 yaşındaki çocuk okulda aç saatler geçirerek, fırsat bulan genç yurt dışına kaçarak, ailesinden harçlık alabilen genç umutsuz, işsiz güçsüz bir şekilde oyalanarak ama asıl bugün konumuz olan, sözleşmeli er olan pek çok genç, ailesinin  yuvarlandığı derin yoksulluk uçurumunun bedelini ödeyerek yaşıyor, hatta yaşayamıyor, geride acıklı videolar bırakarak eylemi nedeniyle, güvenliği sağlanamadığı için bacağını kaybeden vatandaşımıza önce SGK tarafından protez hakkı olduğu söyleniyor, sonra yenilemesi gerektiği zaman artık bu hakkının olmadığı söyleniyor, bir yıl sonra yeniden hakkın var deniliyor. Yıllar içinde bu hakkı var-yok meselesi sürerken birden daha da kötüsü oluyor ve aldığı protezlerin ödemesinin geri alınacağını öğreniyor. Tüm sivil terör mağdurlarının yasal olarak hatalı işletilen bu süreç nedeniyle protez paralarını devlete geri ödeyeceklerinin haberi geliyor. Bu vatandaşımız devlete şu an 60 bin TL borçlu. İnanabiliyor musunuz? Gerekçesi terörün ondan aldığı bacağa karşı “protez hakkın var” denilerek yardım sunulması ve sonra bundan vaz geçilmiş olması. Doğru yönetilen bir devlet vatandaşına bunu yapar mı?”