DEVA'nın programı Kürt sorunu, anadil ve Aleviler için ne diyor?
Ali Babacan önderliğinde kurulan DEVA Partisi’nin programı ortaya çıktı. 'Kürt sorununun çözümü için demokratik zeminin inşa edileceği'nin ifade edildiği parti programında parlamenter sisteme geçilmesi gerektiği ve yeni anayasanın hayata geçirilmesinin amaçlandığı belirtildi.
ANKARA - Eski Bakan Ali Babacan’ın Genel Başkanlığı’nda kurulan DEVA Partisi’nin programı ortaya çıktı. Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin “çok yönlü kriz” halini daha da derinleştirdiği belirtilen programda Kürt sorunu, Aleviler ve anadil başlıkları dikkat çekti.
Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi yerine parlamenter sisteme geçilmesi gerektiği ifade edilen programda DEVA Partisi’nin yeni anayasayı hayata geçirmeyi amaçladığı da ifade edildi. Programda öne çıkan başlıklar şu şekilde sıralandı:
PARLAMENTER SİSTEME GEÇİLMELİ: Başarılı demokratik ülkeler ile Türkiye’nin hükümet sistemleri konusundaki deneyimleri birlikte dikkate alındığında, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin Türkiye için doğru bir tercih olmadığına inanıyoruz. 2017 öncesinde Türkiye’de geçerli olan parlamenter sistemin de esaslı sorunlarının bulunduğunu bilmekteyiz. Bu nedenle, Cumhurbaşkanının ağırlıklı olarak temsili yetkilere sahip olduğu, tarafsızlığıyla bütünleştirici ve güven verici işlevinin bulunduğu, güçlü bir parlamenter sisteme geçilmesi gerektiğine inanıyoruz.
YENİ ANAYASAYI HAYATA GEÇİRMEYİ AMAÇLIYORUZ: Türkiye’nin bugüne kadarki anayasa deneyimlerinden de yararlanarak, toplumsal talepleri merkeze alan, tüm farklılıkları değerli gören toplumsal sözleşme niteliğindeki bir anayasayı hayata geçirmeyi amaçlıyoruz. Yeni bir anayasa yapımının ve anayasa değişikliklerinin olağan dönemlerde, katılımcı ve müzakereci bir yöntemle, geniş bir mutabakatla olması gerektiğine inanıyoruz.
CUMHURBAŞKANLIĞI HÜKÜMET SİSTEMİ KRİZİ DERİNLEŞTİRDİ: Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ve beraberinde oluşturulan devlet yapısı yaşanmakta olan çok yönlü kriz halini daha da derinleştirmiştir. Kurallar yerini keyfiliğe, kurumsal yönetim kişisel yönetime, ehliyet ve liyakat kayırmacılığa dönüşmüş, kurumlar yapısal ve kültürel olarak ciddi bir tahribata maruz kalmıştır. Parti olarak, hukuka bağlı, vatandaş odaklı, katılımcı, saydam, hesap verebilir, denetlenebilir, dijital dönüşümünü gerçekleştirmiş, etkin iletişim yetkinliğine sahip, geri bildirime açık, ulaşılabilir, etkili ve verimli bir kamu yönetimi hedefliyoruz.
KÜRT SORUNUNU DEMOKRATİK ZEMİNİ İNŞA EDEREK ÇÖZECEĞİZ: Türkiye’nin insan haklarına dayalı demokratik bir hukuk devleti olma konusundaki eksiklikleri, Kürt sorununun da kaynağında yatan temel faktördür. Uzun bir tarihi arka plana sahip olan bu sorun, iktisadi, siyasi ve insani açılardan pek çok olumsuz sonuç doğurmaktadır. Hayati önemi haiz bu konunun birçok boyutu bulunmakla beraber esasında bu sorun, Kürt vatandaşlarımızın demokratik hak, özgürlük ve eşit vatandaşlık taleplerinin karşılanmasıyla ilgilidir. Demokrasi ve Atılım Partisi olarak Kürt sorununu, vatandaşlarımıza güven temelinde siyasi kanalları açık tutarak, taleplerin rahatlıkla tartışılacağı demokratik zemini inşa ederek, özgürlük alanlarını genişleterek ve hukuku tahkim ederek çözeceğiz.
ANADİL VURGUSU: Kürt sorununu çözüme kavuşturmuş bir Türkiye’nin demokraside ilerleyeceğine, kaynaklarını ihtiyaç duyduğu alanlarda kullanarak ekonomisini güçlendireceğine, hukuki standartlarını yükselteceğine, dış politikada hareket alanını genişleteceğine ve sosyal dokusunu kuvvetlendireceğine olan inancımız tamdır. Bu bağlamda öne çıkan en önemli konu, anadilin korunması, kullanılması ve geliştirilmesidir. Demokrasi ve Atılım Partisi olarak, anadilin bir çatışma konusu haline getirilmesini doğru bulmuyoruz. Resmi ve ortak dilimiz olan Türkçe’nin iyi öğretilmesi esas olmakla birlikte anadile ilişkin talepleri, vatandaşlarımızın kültürel farklılıklarının tanınması, temel bir insan hakkı ve pedagojik bir gereklilik olarak ele alıyoruz. Bu itibarla, anadil hakkı kapsamında bütün vatandaşlarımızın anadillerini kullanmaları ve geliştirmeleri için gerekli düzenlemeleri yapmayı hedefliyoruz.
İŞKENCEYE ASLA İZİN VERMEYECEĞİZ: Partimiz, şiddet, sömürü ve ırkçılığı açıkça reddeder. Ülkemizde hiç kimsenin işkenceye, insanlık dışı ve onur kırıcı davranışa uğramasına asla izin vermeyeceğiz. Gözaltındaki kişileri kötü muameleden koruyacak güvenceleri acilen geliştireceğiz. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve taraf olduğumuz diğer uluslararası sözleşmelerin ihlali iddialarının etkin bir şekilde soruşturulmasını teminat altına alacağız. Ülkemizde adaleti tam olarak tesis etmek amacıyla; masumiyet karinesi, ceza sorumluluğunun şahsiliği, hukuki belirlilik, savunma hakkı, bağımsız ve tarafsız mahkemeler önünde adil yargılanma hakkı, silahların eşitliği ilkesi, suçların ve cezaların kanuniliği ilkesi ve itiraz haklarının etkin bir biçimde kullanılması hususunda hiçbir taviz vermeyeceğiz.
ALEVİ VATANDAŞLARIMIZ İÇİN GEREKLİ ADIMLARI ATACAĞIZ: Vatandaşlarımızın inanç, kültür ve referans ekseninde, hak ve özgürlük taleplerini adalet temelinde karşılayacak, ötekileştirme hissi doğuracak uygulamaları ortadan kaldıracağız. Bu bağlamda Alevi vatandaşlarımızın başta Cem Evlerine ilişkin talepleri olmak üzere inanç, düşünce ve davranış temelinde birikmiş sorunlarının çözüme kavuşturulması için gerekli adımları atacağız. Farklı din ve inanç gruplarının; varlıklarını koruma, sürdürme, yaşama ve örgütlenme özgürlükleri, kamusal görünürlüklerinin önündeki tüm kanuni ve idari engelleri ortadan kaldıracağız. İnsan onuruna zarar veren ve bir bütün olarak demokrasiyi tehdit eden nefret söylemlerine karşı kararlılıkla mücadele edeceğiz.
KADINA YÖNELİK ŞİDDET VURGUSU: Kadınlara yönelik ayrımcılık içeren ve kadınların eşit haklara sahip olmasını sınırlayan her türlü uygulama ve engel ile mücadele edeceğiz. Temsilde adalet ilkesi çerçevesinde, öncelikle parti teşkilatlanmasından başlayarak, kadınların siyasal hayatta liyakate dayalı olarak daha güçlü bir şekilde yer alması temel hedeflerimizden biridir. Kadına yönelik sadece fiziki değil, ekonomik, psikolojik ve sosyal her türlü şiddete karşıyız. Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası anlaşmalar ve Ailenin Korunması ve Kadına Yönelik Şiddetin Önlenmesine yönelik 6284 sayılı yasayla belirlenmiş yaptırımların etkin şekilde uygulanmasını sağlayacağız. Kovuşturma ve ceza sistemini, ‘iyi hal indirimi’ gibi uygulamaları kaldırmak suretiyle, kadın hak ve özgürlüğünü koruyacak, güvenliğini sağlayacak şekilde yapılandıracağız.
ULUSAL GÖÇ POLİTİKASI HAZIRLAYAĞIZ: Bugüne kadar geçici çözümlerle yönetilmeye çalışılan göç konusunda insan odaklı ve milli menfaatlere dayalı bir Ulusal Göç Politikası hazırlayacağız. Bu doğrultuda gerçekçi, insani, bütüncül, kapsayıcı ve katılımcı bir yaklaşımla yeni politikalar oluşturacağız. Göçle ilgili sorunların insani boyutunu hassasiyetle değerlendirecek, kısa vadeli yaklaşımlardan uzak, insan onuruna yaraşır politikalar yürüteceğiz. Yeni göç dalgaları ve terör potansiyeli oluşturma riskini önlemek amacıyla, sınır güvenliğini arttıracak ve izinsiz girişlerin önüne geçeceğiz. Kaçak girişler konusunda ilgili mevzuata ve uluslararası yükümlülüklerimize uygun bir şekilde geri gönderme politikalarının aktif uygulanmasını sağlayacağız.
TÜRKİYE’DEKİ SURİYELİLER: Türkiye’deki Suriyeliler, oluşturduğu toplumsal ve ekonomik etkiler bağlamında müstakil olarak ele alınması gereken çok önemli bir konudur. Uluslararası toplum ile de işbirliği halinde Suriyeli sığınmacıların can ve mal güvenceleri sağlandıktan sonra, ülkelerine dönebilmeleri konusunda stratejiler belirleyecek, destekleyici çalışmalar yapacak ve çözümler üreteceğiz. Ülkelerine dönmesi mümkün olmayanlar için sosyal uyum politikaları çerçevesinde düzenlemeler yapacağız.
KENTE KARŞI İŞLENEN SUÇ KAVRAMI: İmar planlarına aykırı yapılaşmaya ve kentleşmeye kesinlikle izin vermeyeceğiz. Kamu yararı ilkesinin göz ardı edilerek yapılan ve kentlerimizi büyük oranda yaşanmaz hale getiren, rant amacı güden veya yerel yönetimlere gelir sağlama amaçlı mevzi imar planı değişiklikleri ve emsal artışlarına son vereceğiz. Türk Ceza Kanunu’na “Kente Karşı İşlenen Suç” kavramını ekleyeceğiz. İmar ve çevre mevzuatına aykırılıklara uygulanan cezaları artıracağız. İmar planı yapma konusundaki yetki dağınıklığını, mahalli idarelerin imar planı yapma, merkezi yönetimin ise denetim yapma yetkisine sahip olacağı bir anlayışı esas alarak gidereceğiz.
AFAD VE KIZILAY'I YENİDEN YAPILANDIRACAĞIZ: Demokrasi ve Atılım Partisi olarak, afete duyarlı kentleşme ve planlama modelinden taviz vermeyeceğiz. Ulusal risk azaltma strateji planı kapsamında bölgesel ve yerel ölçekte afet tehlikesi ve risklerine ilişkin haritalar, raporlar ve kılavuzlar hazırlayarak kentsel yerleşme ve yapılaşma kararlarını bu çerçevede alacağız. Başta AFAD ve Kızılay olmak üzere afet sonrası yardım organizasyonunu ve faaliyetlerini her türlü şüphe, ihmal ve kayırmacılıktan uzak şeklide yeniden yapılandıracağız ve planlayacağız. Gerçek ihtiyaç sahiplerine ulaşma ve yardımların dağıtımı konusundaki belirsizlik ve kargaşayı önlemede adrese dayalı nüfus sisteminden istifade edeceğiz.
ABD İLE İLİŞKİLER: ABD ile, stratejik ortaklığımızın ve müttefiklik ilişkilerimizin aksamasına yol açmış olan sebepler ve bunların ortadan kaldırılması konusunda ve bölgesel konularda yeni bir diyaloğa gireceğiz. FETÖ ve PYD/YPG gibi terör örgütlerine bazı ABD makamları tarafından verilen desteğin kesilmesi konusunda ısrarcı olacağız. Amerikan Kongresi tarafından Türkiye aleyhine alınan kararların düzeltilmesine çalışacağız.
AVRUPA BİRLİĞİ ÜYELİĞİ: Avrupa Birliği’ne üyeliğimizin tarihi öneme sahip bir hedef olduğunu, bu hedefin gerçekleştirilmesinin gerek ülkemiz gerek içinde bulunduğumuz coğrafya açısından büyük önem taşıdığını düşünüyoruz. Bu nedenle Türkiye’nin AB üyeliği bizim için vazgeçilmez orta ve uzun vadeli bir hedef olmaya devam edecektir. Daha kısa vadede ise Türkiye ile AB arasında tam üyelik sürecinin tamamlayıcısı niteliğinde, Gümrük Birliği’nin kapsamının genişletilerek modernleştirilmesini, göç politikaları, yenilikçilik, terör ile mücadele ve savunma ve güvenlik alanında iş birliğini sağlayacağız.