Dicle Müftüoğlu haber takibi yaparken Şırnak'ta trafik kazası geçirmişti. Genç bir muhabirdi ve ağır yaralanmıştı. Aylar boyunca boyunluk takmak zorunda kaldı. Bu yüzden sahadan çekildi ve gazeteciliğe haber editörü olarak devam etti. Onu boyunlukla her gördüğümde çektiği acıyı ve mesleğine olan tutkusunu hissettim. Sahadan kopmuş, mesleğinden kopmamıştı.
Mesleğine ve meslektaşlarına yönelik baskılara karşı Dicle Fırat Gazeteciler Derneği'nin (DFG) kuruluşuna öncülük etti. Dicle'yi artık neredeyse yalnızca basın açıklaması yaparken görmeye başladım.
Son basın açıklaması tutuklu gazeteci arkadaşlarıyla ilgiliydi. Tutuklu gazeteci arkadaşlarının arasında DFG Eşbaşkanı Serdar Altan da vardı. Serdar Altan ve diğer meslektaşlarının gazetecilik faaliyetlerinden dolayı tutuklu olduklarını belirterek serbest bırakılmalarını talep ettikten sadece birkaç gün sonra Diyarbakır'daki evinde gözaltına alındı. Aynı gün çalışma arkadaşı Sedat Yılmaz da gözaltına alınmıştı. İkisi, elleri kelepçeli, saatler süren bir yolculuktan sonra Ankara'ya götürülmüşlerdi.
Çünkü soruşturmayı Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı başlatmıştı. İki isim 15 saat boyunca kelepçe ile tutulduklarını, 24 saat boyunca aç bırakıldıklarını, polisin Sedat Yılmaz'ı darp ettiğini duyuracaktı.
*
DFG Eşbaşkanı Dicle Müftüoğlu'nun “örgüt kurmak, yönetmek”, “örgüt üyesi olmak” iddialarıyla 37,5 yıla kadar hapis istemiyle yargılandığı davanın ilk duruşması 7 Kasım 2023'te Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Müftüoğlu duruşmaya tutuklu olduğu Sincan Kadın Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’ndan SEGBİS ile katıldı.
Dicle, Diyarbakır’da gözaltına alınarak götürüldüğü Ankara’da 3 Mayıs Basın Özgürlüğü Günü'nde tutuklandığını hatırlattı. Bu davada, yaptığı gazetecilik ile basın ve ifade özgürlüğünün yargılandığını söyledi. Dicle, hakkındaki suçlamaların asılsız olduğunu ifade ederek reddetti. Avukatlar savunma yaptı ancak mahkeme tutukluluğunun devamına karar verdi ve duruşmayı 18 Ocak tarihine erteledi.
*
Ancak Dicle yargı ile ilk kez karşılaşmıyordu elbette. Dicle'nin 2014’te sosyal medyada yaptığı bir paylaşımına dava açıldı. 2 Aralık 2020’de Diyarbakır’da görülen davanın ilk duruşmasında “örgüt propagandası yapmak” suçlamasıyla bir yıl üç ay hapis cezasına çarptırıldı. Ceza ertelendi.
Dicle, meslektaşı Aziz Oruç’un 2019’da tutuklandığı ve “örgüt üyeliği” ve “örgüt propagandası” suçlamalarıyla Ağrı 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılandığı davada sanıktı. 18 Ocak 2023’te karara bağlanan davada Aziz Oruç beraat ederken, Dicle 5 ay hapis cezası aldı.
Dicle hakkında 14 Ocak 2021’de, Diyarbakır Başsavcılığı tarafından sosyal medya hesaplarında paylaştığı haberler gerekçe gösterilerek, "örgüt propagandası yapmak" iddiasıyla soruşturma başlatıldı. 3 Haziran 2022 sabah saatlerinde evine polis baskını düzenlendi. Polisler, kimsenin bulunmadığı evde arama yaptıktan sonra Dicle'yi ifadeye çağırdı. İfade vermek için gittiği Diyarbakır İl Emniyet Müdürlüğü’nde gözaltına alındı. Savcılıktaki ifade işlemlerinin ardından adli kontrol tedbiri talebiyle mahkemeye sevk edildi. Suçlama dikkate değerdi: Dicle, tutuklu meslektaşları Nedim Türfent ve Ziya Ataman’a para göndermekle suçlanıyordu. Dosyaya gizlilik kararı kondu.
*
2022 yılında "Ararat'ın zirvesinden derinliğine bakmak" başlıklı bir yazı yazmıştı Dicle. Bir grup dağcıyla Ağrı Dağı'na tırmanmış, dağın güzelliğini, tırmanışın zorluğunu anlatmış, dağcıları ve rehberi tanıtmıştı bu yazıda. Yazı, Dicle'nin çektiği fotoğraflarla zenginleştirilmişti. Arayıp kutlamıştım Dicle'yi ve bu türden yazılara daha çok zaman ayırması gerektiğini söylemiştim. Onu teşvik ediyordum çünkü onun yeteneğine inanıyordum ve bu yeteneğini masa başında tüketmemesi gerektiğine inanıyordum.
Ancak kısa süre sonra yukarıda anlattığım gözaltı ve tutuklanma olayı yaşandı. Dicle, mesleğinden büsbütün koparıldı.
Avukatları Dicle'nin gazetecilik faaliyetlerinden dolayı tutuklandığını söylüyor.
Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Başkanı Gökhan Durmuş, Mezopotamya Haber Ajansı'na, "Dicle, gazeteci kimliğinin dışında aynı zamanda bir meslek örgütünün başkanı. Bu aslında gazetecilerin Türkiye’deki örgütlü mücadelesine de saldırıdır. Dicle’nin suçlu olmadığını herkes biliyor. O iddianameyi hazırlayan savcı da biliyor. Hâkim de biliyor. Ama gazetecilere gözdağı vermek ve korkutmak, meslek örgütlerinin birleşmelerini engellemek üzere tutuklu tutuluyor" diyor.
O halde Dicle'nin yanında olacağız. O halde Dicle'nin ikinci duruşmada serbest bırakılmasını talep edeceğiz.
Çünkü Dicle Müftüoğlu gazeteci.
Çünkü gazetecilik faaliyeti suç değildir.
Çünkü basın ve ifade özgürlüğünü, savunmak, Türkiye'nin demokratikleşmesini savunmak anlamına geliyor.
İç açıcı bir süreçten geçmediğimiz muhakkak ancak umudumuz var: gazeteci arkadaşımız Dicle Müftüoğlu dışarı çıkacak, kutlayacağımız çok iyi yazılar yazacak.