Dicle ve öteki canlılar
Eğil’de kopan baraj kapağı nedeniyle serbest kalan su Dicle nehrinin yatağının genişlemesine neden oldu. Nehir civarında yaşayan insanlar olası bir tehlikeye karşı uyarıldı. Can ve mal kaybı yaşanmadı. Ancak hem nehirde hem de Hevsel Bahçeleri’nde yaşayan canlılar kimsenin aklına gelmedi.
DİYARBAKIR - Eğil’deki barajın kapağı kopmuş, Dicle nehrinin yatağı genişlemiş, debisi yükselmiş. Nehir, bir anlamada esas kimliğini kazanmış. Barajlar olmayınca suyun aktığı duyulur olmuş. Gürül gürül. Buna “doğanın intikamı” diyen de var, “Dicle’nin gazabı” diyen de.
Can ve mal tehlikesinden uzak Diyarbakırlılar iki gün boyunca Dicle’nin kenarına akın ettiler. Bir afete tanıklık etmekten çok, efsanelere, şiirlere konu olmuş esas Dicle ile tanışmak duygusuyla. Cuma günü öğleden sonra birden yükselen suyun öfkesi, Cumartesi günü aynı saatlerde daha sakinleşmiş gibi görünüyor. Ama yine de görülmeye değer bir manzara sunuyor. Bugün yarın barajın kapağı yerine konulacak, Dicle yeniden sessizleşecek. Görkemini kaybedecek.
Diyarbakır merkezde iki gün boyunca yerel seçimler kadar çok ve heyecanla konuşuldu Dicle’nin suyu. Binlerce fotoğraf çekilmiştir, onlarca hikaye konuşulmuştur bu süre içinde. Bunda garipsenecek bir şey de yok esasında. Siyasetin gündemi bir yandan geçim derdi bir yandan kuşatmış ve bunaltmışken, dikkatlerin böyle olağanüstü bir duruma yönelmesi, denilebilir ki bir soluklanma bile sağladı insanlara.
CAN TEHLİKESİ BİTTİ, MAL DERDİ BAŞLADI
Dicle’nin kıyısında yaşayanlar için ise tek gündem elbette suların bir an önce çekilmesi olacaktı. Sular çekilecek, ekip biçtikleri arazilerin ne durumda olduğunu göreceklerdi. Nehir kenarındaki mekânlar hasar tespit çalışmaları yapacak, ne kadar sedir sulara karışıp gitti, kaç masa, sandalye kullanılamaz durumda, bunları görecekler.
Sonra bu doğal olmayan afetin neden olduğu bu zararı nasıl telafi edecekler? Devlet el uzatacak mı bunlara? Hevsel Bahçeleri ile On Gözlü Köprü etrafında küçük çay ocaklarının devasa mekanlara dönüşmesine sessiz kalan belediye, bu işletmelerin mağduriyetini gidermek için el uzatacak mıydı?
Daha net bir şey yok, konuyla ilgili yetkililer doyurucu bir açıklama yapmadılar. Ama konuşulan şu: Önümüzde yerel seçimler var, AK Parti’den Büyükşehir Belediyesi’ne aday olan kayyım, seçim yatırımı için destek sunacaktır. Böyle mi olacak sahiden, önümüzdeki günlerde belli olur. Ve önümüzdeki günlerde seyirlik olağanüstü durum bitecek ve şehirde konuşulan konulardan biri de devletin, belediyenin bu konuda yapıp ettikleri olacak.
ÖTEKİ CANLILAR
Olağanüstü durumlarda önce insan akla gelir, sonra mal. Bu binlerce yılın deneyimdir, ezberidir ve artık kabul görmüş bir reflekstir. Ortalık durulduğunda ötekiler ancak gelir akla. Kimi zaman bir hatırayla, bir tanıklıkla ya da bir görüntüyle.
Mahmut Bozarslan, Dicle kenarında rastladığı köpeğin fotoğrafını çekmiş. Beş yavrusu Dicle’nin suyuna kapılıp gitmiş. Köpek, yükselen suyun kıyısında bekliyor, bir türlü ayrılamıyor oradan.
Dicle’nin kıyısında, Hevsel Bahçeleri’nde onlarca köpek yaşıyor ve kim bilir kaç tanesi iki gün içinde yavrularını kaybetti. Ama burada sadece köpekler yaşamıyor elbette. Tilkiler, kaplumbağalar, yılanlar, balıklar, kirpiler ve onlarca kuş türünün de yuvasıdır hem Dicle hem de Hevsel Bahçeleri.
Hevsel Bahçeleri’ni ve burada yaşayan canlıların fotoğraflarını çekmek için büyük emek harcayan Mehmet Masum Süer, yakın zamanda bir kızıl tilki ailesini görüntülemişti. Tilkilerin yuvası dağılmış olabilir mi, kim bilir?
‘YILANLAR BİZİ YEMEDEN’
Fiskaya’da nehre yakın evlere kadar yaklaşmış su. Suyun yatağı daha genişler mi, su yükselir ve evlerimize zarar verir mi kaygısını taşıyor yetişkinler. Çocuklar ise suyun kenarında, balçığın içinde, ellerinde sopalarla yılan arıyorlar. “Yılanlar bizi yemeden bulalım onları” diyorlar.
Yılanlar onları neden yesin? Kışın ortalıkta görünmeyen yılanlar, bir barajın kapağı koptu ve nehrin yatağı genişledi diye can havliyle sudan kaçıyor. İnsanlardan kaçması gerekirken kıyıya, insanlara doğru geliyor. Nereden duymuşsa çocuklar, yılanların kendilerini yiyeceğini düşünüyor. Yılanlar onları yemeden onlar yılanları bulacak ve öldürecekler.
Kuşlar ne oldu peki? Hevsel Bahçeleri’nde dolaşırken kimi zaman sadece seslerini duyduğumuz kuşlar… “Kuş ölür, sen uçuşu hatırla” (Furuğ), güzel dizedir. Ama Hevsel Bahçeleri de binlerce kuşun göç yolundadır, göçmen kuşların konak yeridir. “Tezikmiş kuş bile yuvaya döner”, dönsünler eğer bu insan eliyle gerçekleşen afet nedeniyle dağıldıysa yuvaları. Çünkü uçuş da, gökyüzü de Hevsel de kuşlarla ve bilumum canlılarla güzel.