Genel seçim sonrası kurulan yeni hükümetin yasa dışı bahis, kara para aklama ve sosyal medya üzerinden haksız kazanç sağlama suçlamalarına karşı başlattığı operasyon dalgasının sembol isimleri Dilan-Engin Polat’tı. Operasyon zincirinin onlarla başlaması nedeniyle değil sadece… O çok sevdikleri ‘enercii’yi en iyi temsil eden isimler oldukları için de böyle anılıyorlardı. Bu mertebeyi ne kadar hak ettiklerini de bugün Engin Polat’ın tahliye edilmesiyle bir kez daha gösterme şansını kaçırmadılar.
Kararın açıklanması sonrası ‘çığlık attıkları için’ duruşmadan çıkarılan Dilan Polat ve kardeşi Sıla Doğu’nun adliye koridorundaki ‘tahliye oldular’ sevinçleriyle…
Ardından Engin Polat’ın arka, Dilan Polat’ın ön koltukta oturdukları o meşhur ‘Enerci’ şarkısını söyleyerek son sürat gidişlerini gösteren paylaşımlarıyla…
Ama Dilan Polat bunu demişti…
Gelin, ne dediğini hatırlamadan önce ne olduğunu hatırlayalım.
***
İlk olarak 2023’ün Ekim ayında ‘sosyal medya fenomeni’ Dilan Polat ve eşi Engin Polat hakkında “kara para aklama” şüphesiyle MASAK raporu hazırlandığını öğrendik. Hemen ardından da mal varlıklarına el konulduğunu…
Bu arada işyerlerinin kurşunlandığını açıkladılar. Engin Polat’a göre yaşanan bir ‘ticari savaş’tı: “Markamızı bitirme çalışmaları artarak devam ediyor. Önce itibardan vurmaya başladılar sonra devletin çeşitli kurumlarına ihbarlar yapıldı. Sosyal medyada bizi öne attılar sonra da fiziki saldırılar başladı. Bunlar markamızı bitirmeye yönelik büyük bir kurgu.”
Ancak Polat’ın ‘kurgu’ dediği süreç işlemeye devam ediyordu. Dilan Polat’ın reytingleri de tabii, ‘Enercii’nin izlenme sayısı 82 milyonu bulmuştu! Avukatlarının mesaisi de hızlanmıştı, “müvekkillerine iftira atılıyordu” ve “linç edilmek” isteniyorlardı...
Avukatları bu açıklamaları yaparken Polat’ların işyerlerine polis baskınları yapıldı ardından meseleyi bugün Engin Polat’ın tahliyesine kadar getiren gözaltılar, sonrasında da tutuklamalar yaşandı.
***
Gelelim Dilan Polat’ın, 1 Kasım’da yani gözaltına alınmadan hemen önce söylediklerine: “Bugüne kadar ülkemizde buna benzer olaylarda yaşanmış tüm soruşturmalara göz atıldığında, yargılama sonrası sonuç dağın fare doğurması gibidir. Onun için soruşturma makamlarından yargılama sonucunun öngörülerek davranmalarını en üst kimlik olan vatandaş kimliğiyle beklemekteyiz.”
Aralarında şair İlhan Sami Çomak’ın da bulunduğu onlarca mahpusun onlarca yıllık hapis cezalarını tamamladıkları halde, ‘pişman mısın sorusuna yanıt vermedi’ denilerek infazlarının yakıldığı…
Hrant Dink’in katilinin tespih sallayarak ortalıkta dolaştığı…
Sivas’ta katledilenlerin davasının firari sanıklarına yönelik sürecin ‘zaman aşımından düştüğü’…
Onur Yaser Can’ın ölümünde işkence ile suçlanan polislerin 14 yıldır hakim önüne çıkarılamadığı…
Ölümünün üzerinden 13 yıl geçen Metin Lokumcu’nun davasında ‘yeni keşif’ başvurusunun reddedildiği…
Festus Okey cinayetinden yargılanan polisin 3 yıl 4 ay ‘ceza’ aldığı…
9 kişinin öldürüldüğü Vartinis davasının ‘insanlığa karşı suç bulunamadığı’ gerekçesiyle zaman aşımından düşürüldüğü…
Ve…
Ali İsmail Korkmaz kararının, Berkin Elvan kararının, Gezi Davası kararlarının, Selahattin Demirtaş ve HDP’li siyasetçilerle ilgili kararların… Kadınları ve çocukları hedef alan suçlara ilişkin davalarda alınan onca kararın… Canan Kaftancıoğlu kararının…
Şimdi yeniden konuştuğumuz Ekrem İmamoğlu’na siyasi yasak getirilebileceği konuşulan ‘ahmak’ davasının…
Olduğu yerde, ‘en üst kimlik olarak vatandaş’lık başka kimlerin hakkını koruyacaktı ki?
***
Bir hukukçu dostumuz kısa süre önce, “Herkes ekonomiyi konuşuyor ancak memleketteki asıl büyük sorun adalet sistemi. Böyle giderse daha da büyük bir sorun haline gelecek” demişti…
‘Adalet’in bu durumda olduğu yerde ekonomi nasıl iyi olsun? Bu belki ayrı bir tartışma konusu ama mevcut durumda ‘en üst kimlik olan vatandaş’ olarak Polat’ların tahliye videoları var işte bugün elde ‘adalet’ namına…
“Bunlar sadece tahliye, dava devam ediyor” denecektir elbette.
Ancak açık seçik gördük ki ‘enercii’ de tüm gücüyle devam ediyor!