Dillerin kesiştiği nokta: Müzik
İstanbul Taksim'de şarkı söyleyen sokak sanatçıları, çoğu zaman polis ve zabıtaların engeline takılıyor. Şarkı söylemek hem hayalleri, hem geçim kaynakları. Yıllardır Taksim'de şarkılar söyleyen Kürt, Türk, Arap, Azeri ve Fars sanatçılarla konuştuk...
Ferhat Yaşar
DUVAR - İstanbul'un en kalabalık caddelerinden biri olan İstiklal Caddesi'nde, yüz metre aralıklarla Kürtçe, Türkçe, Arapça, İngilizce ve Azerice şarkı söyleyenleri görmek mümkün. Kimsi tanınmak için kimisi para kazanmak için bu işi yapıyor. Biz de Taksim'de farklı dillerde şarkı söyleyenleri hem dinledik hem kendileriyle konuştuk...
KÜRTÇE ŞARKILAR SÖYLEYEN GRUP: KOMA AZAD
Genellikle düğün ve kafelerde şarkı söyleyen ve kendilerini 'Koma Azad' olarak tanıtan Yunus Akın ve Bawer Adal, İstiklal Caddesi'nde şarkı söyleyenlerden. Akşam saatlerinde şarkı söylerken grubun etrafında onlarca insan toplanıyor. Biz de onlarca insanın arasına karışıp Kürtçe şarkı dinliyoruz. Şarkılar söylenmeye devam ederken bir çiftin kendi aralarında konuştuklarını dinliyoruz: "Kürtçe çok güzel bir dil ya!"
Grup üyeleri çok şarkı söyledikleri için biraz yorulunca kısa bir ara veriyorlar. Biz de yanlarına yaklaşıp sohbet ediyoruz. Dakikalarca durmadan şarkı söyleyen grubun üyelerinden Yunus Akın'la tanıştıktan sonra neden herhangi bir yerde sahne almadıklarını soruyoruz: "Kafeler düşük ücretlerle çalıştırıyor. 6-7 saat kafelerde şarkı söylemek yerine bir ya da iki saat İstiklal'de şarkı söylemek bize yetiyor. Arapça, Türkçe ve Azerice şarkı söylüyoruz ama ağırlıklı olarak Kürtçe söylüyoruz. Çünkü Kürtçe daha çok ilgi görüyor. Milletin gönlü hoş olsun diye her dilden okumaya çalışıyoruz. İsteklerde bulunanlar da oluyor. Biz de bunlara göre hareket ediyoruz."
İstiklal'de iki veya üç saat arayla yer değiştirdiklerini söyleyen Adal, bunun nedenini de şöyle açıklıyor: “Biz şimdi gideceğiz, yerimize başkaları gelecek. İranlı ya da Arap sokak sanatçıları. Bu şekilde sürekli olarak değişiyoruz. Esnaflar bazen 'Çok fazla gürültü var' diye şikayetçi oluyor. Polisler de bize 'Yarım saat, bir saat ara verin' diyor. Biz de duruyoruz ya da yer değiştiriyoruz.”
EKVADORLU SANATÇI: ALENSON
Buradan ayrıldıktan sonra sokak sanatçılarını dinlemeye devam ediyoruz. Hiç şüphesiz kıyafetleri ile en çok dikkat çeken ve kendi kültürüne ait şarkılar söyleyen Ekvadorlu sokak sanatçısı Alenson'la tanışıyoruz. Kendisi konuşmayı sevmiyor ve kendisi ile ilgili bilgi vermekten kaçınıyor. Ekvadorlu olduğunu söyleyen Alenson, “Sürekli seyahat ediyorum ve gittiğim her ülkede sokaklarda şarkı söylüyorum. İlgi çok yoğun oluyor. Buradaki sanatçılardan farklı tarzım olduğundan dolayı insanlar önce şaşırıyor sonra gelip fotoğraf çektiriyorlar. En çok çocuklar beni görünce şaşırıyor. Çocuklar gördüklerinde ebeveynlerini çekerek beni izlemeye getiriyorlar" diyor.
'İRAN İLE TÜRKİYE AYNI'
İranlı sokak sanatçısı Mehrdad Kholghi de İstiklal'de şarkı söyleyenlerden. Kholghi 5 yıldır İstanbul'da yaşıyor. Kendisi hem İran hem de Türkiye'de müzik dersleri veriyor. Kholgi'nin sokak sanatçılarıyla ilgili bir tespiti var: Türkiye'de olduğu gibi İran'da da polisler bize engel oluyordu!
Kholgi şunları söylüyor: "İran'da öğrencilere ders veriyordum. Türkiye'de de öğrencilere ders veriyorum. İşim olmadığı zaman Taksim'e geliyorum ve İstiklal'de şarkı söylüyorum. İran sokaklarında şarkı söylüyordum ve polisler gelip 'burada şarkı söylemeyin' diye engelliyordu. Farslı turistler olduğu zaman hemen ilgi gösteriyor. Yabancı turistler de merak edip fotoğraf ve videolar çekiyor. İnsanlar şarkının sözlerini anlamasalar bile müzik hoşlarına gidince durup dinliyorlar."
EDA YILMAZ: SANATI SEVİN SANATÇIYA SAHİP ÇIKIN’
İstiklal'de en çok sokak sanatçılığı yapanlar ise üniversite öğrencileri. Eda Yılmaz da bu öğrencilerden biri. Muhasebe bölümünde okuyan Yılmaz, 3 yıldır sokak sanatçılığı yapıyor. En çok uğradığı yer ise İstiklal Caddesi. "Beni her akşam burada bulabilirsiniz" diyor ve ekliyor: "Polisler ve zabıtalar çoğu zaman bizi engelliyor. Ama yine de şarkı söylemeye devam ediyoruz. Her gün burada 2 veya 3 saat şarkı söylüyorum. Kafelerde çalışmak istemiyorum çünkü çok düşük ücret veriyorlar. Bir paket sigara fiyatına öğrenci çalıştırıyorlar."
Yılmaz son olarak bir çağrıda bulunuyor: Sanatı sevin, sanatçıya sahip çıkın!
Son birkaç yıldır Arapça şarkı söyleyen sokak sanatçıların sayısı her yerde olduğu gibi İstanbul'da da arttı. Faris Arnos da, Suriye'deki iç savaş nedeniyle Türkiye'ye sığınanlardan... Arnos uzun yıllardır saksafon çalıyor. Lübnan'da konservatuvar bölümünden mezun. Suriye'de iç savaş başlamadan önce öğretmenlik yapıyordu.
5 yıldır Türkiye'de olduğunu söyleyen Arnos ise Türkiye'deki sokak sanatçılığını şu sözlerle anlatıyor: “Gitar, piyano ve saksafon çalıyorum. Türkiye’ye geldiğimden beri İstiklal’de sokak sanatçılığı yapıyorum. Suriye’deyken müzik kursunda öğretmenlik yapıyordum. Savaş başlayınca Türkiye’ye geldim. Avrupa'ya gitmeye karar verdim ama başaramadım. Günlerce sokakta kaldım. Türkiye’de hapsolduk çünkü ne Avrupa’ya ne de Suriye’ye gidebiliyoruz. Ayakta kalmak için böyle bir iş yapıyorum. Suriye'de buna ihtiyacım yoktu ancak savaş başlayınca her şeyi kaybettik. Sadece elimden bu geliyor. Burada bize zabıtalar, polisler, bazen de buradaki simitçi ve midyeciler engel oluyor.”
Ferid Onarmand, Azerbaycanlı bir sokak sanatçısı. 8 yıldır müzikle uğraştığını ve 4 yıldır Türkiye'de olduğunu söyleyen Onarmand ise şöyle konuşuyor: "O Ses Türkiye’ye başvurdum. Önümüzdeki yıl O Ses Türkiye’ye katılabilirim. Ümidim var. İstiklal Caddesi'ne akşam saatlerinde çıkıyorum. Kafelerde çalışmak istemiyorum çünkü çok az para veriyorlar. Eskiden hayalim İstanbul’a gelmekti. Askerliğimi yapar yapmaz İstanbul’a geldim. Azerbaycan’da da sokakta müzik yapıyordum, şarkı söylüyordum..."