Dink davası sanığı jandarmalardan sorulara 'Hatırlamıyorum' yanıtı

Gazeteci Hrant Dink'in öldürülmesiyle ilgili davada yargılanan dönemin 3 jandarma istihbarat görevlisi, aradan geçen süre gerekçesiyle ayrıntıları hatırlamadıklarını söyledi. Avukat Bahri Belen ise görevleri nedeniyle, ifadeleri ciddi bulmadığını belirtti.

Abone ol

DUVAR - Agos gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in öldürülmesine ilişkin kamu görevlilerinin yargılandığı davada, sorguları yapılan dönemin jandarma istihbarat görevlisi 4 sanık, aradan geçen zaman nedeniyle hiçbir ayrıntıyı hatırlamadıklarını söylediler. Dink Ailesi avukatlarından Bahri Belen ise "Hatırlamıyorum beyanları meslekleri ve istihbaratta çalışıyor olmaları nedeniyle samimiyetsizdir ve ciddi değildir" dedi.

Evrensel gazetesinden Cansu Pişkin'in haberine göre, Hrant Dink’in öldürülmesiyle ilgili olarak kamu görevlilerinin yargılandığı davaya devam edildi. İstanbul 14'üncü Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmaya, bazı tutuklu ve tutuksuz sanık ile avukatları katıldı.

'10 YIL SONRA O GÜN NE YAPTIN DİYE SORUYORLAR'

Dink Ailesi avukatlarından Hakan Bakırcıoğlu, geçtiğimiz celse savunmasını tamamlayan dönemin İstanbul Jandarma İstihbarat görevlisi Şeref Ateş’e sorular yöneltti. Bakırcıoğlu, Ateş’e daha önce emniyet, Sulh Ceza Hakimliği ve mahkemedeki sorgusunda verdiği çelişkili ifadeleri sordu.

Bakırcıoğlu Ateş’e, “Emniyet ifadenizde Okan Şimşek ile telefon görüşmelerinizin tespit edildiği söylenmiş. Siz de Şimşek ile görüşmeyi hatırlamadığınızı ancak Dink’in vurulmasını haber vermiş olabileceğini söylemişsiniz. Sulh Ceza Hakimliği sorgunuzda da Dink’in öldürüldüğünü televizyondan duyduğunuzu ve emniyette verdiğiniz ifadeyi değiştirmek istediğinizi söylemişsiniz. 7 Temmuz 2017’deki mahkemede verdiğiniz ifadenizde ise emniyetteki ile aynı şeyi söylemişsiniz” dedi.

Sanık Ateş, emniyet ifadesinin doğru olduğunu Sulh Ceza Hakimliği sorgusunda kafasının karıştığını öne sürdü. Ateş, "Unutkanlık var bazı şeyleri net olarak hatırlamıyorum. Emekli olduktan sonra gözaltına alındık. Ne olup olmadığını bilmeden gözaltına alındık. Sonra baktık iş ciddi. O esnada Bakırköy’deki işyerimi bile hatırlamadım. Son beyanlarım doğru. Olayın üzerinden uzun zaman geçmiş. Dink cinayetini olay günü saat 16.00’da Okan Şimşek’in telefonuyla duydum. Gazetesinin ve Dink’in ismini ilk kez o telefonda duydum. 10 yıl sonra karşıma o gün ne yaptın diye sorular çıkıyor” cevabını verdi.

'SAMİMİYETSİZ VE CİDDİ DEĞİL'

Duruşmanın öğleden sonraki kısmında dönemin İstanbul Jandarma İstihbarat görevlisi Uzman Çavuş Musa Yıldırım, Astsubay Mikdat Özbek ve Astsubay Mustafa Küçük’ün sorguları yapıldı. 3 sanık da Dink’in ismini cinayet işlendikten sonra duyduklarını iddia etti.

Dink Ailesi avukatlarından Bakırcıoğlu’nun sorularını yanıtlayan Yıldırım, Özbek ve Küçük; Dink cinayetinden 10 yıl sonra gözaltına alındıklarını belirterek aradan geçen zaman dolayısıyla birçok şeyi hatırlamadıklarını söylediler.

Sanıklardan Mikdat Özbek, Bakırcıoğlu’nun olay günü ve öncesindeki telefon baz sinyallerini hatırlatarak sorduğu soruları, “O güne ait hiçbir şey hatırlamıyorum sadece bana gösterilen dosyaya girmiş baz belgelerine bakarak tahminde bulunuyorum. İl jandarma konumu gereği her yerden sinyal alabilir. 3 metre ileri gidersiniz Ayazağa’dan sinyal alırsınız 10 metre geriye giderseniz İstinye’den sinyal alırsınız. Zaten görev defterindeki görev yerleri ile baz sinyalleri uyuşuyor. Bu da şu anlama geliyor, demek ki görev defterindeki görevleri icra etmişim” diye yanıtladı.

Sanıkların ifadelerinden sonra söz alan avukat Bahri Belen, “Dink’in öldürülmesinde ve öldürülmesine giden süreci en büyük iç güvenlik gücü jandarma ve istihbaratta çalışan jandarmanın hatırlamaması, bilmemesi olağan dışı bir şey. Öldürülmesine giden süreç kamuoyunda ciddi şekilde yer bulmuş olaylardı. Ki sonrasında da dünya ayağa kalktı. Bu tür olaylardan önce haber alacak birim istihbarat dairesidir. Hatırlamıyorum beyanları meslekleri ve istihbaratta çalışıyor olmaları nedeniyle samimiyetsizdir ve ciddi değildir” dedi.

Duruşma yarın devam edecek.