Çin ve ABD arasındaki ilişkiler 2000’li yıllardan itibaren
Çin’in ekonomik, askeri ve dolayısıyla siyasi olarak güçlenmesiyle
gerilimli bir hatta evrilmişti. Ama, Obama ve Hu gibi kurumsal dış
politika yapan önceki başkanlar zamanında ikili ilişkiler
Asya-Pasifik’te birbirlerini dışlayan çoklu ticaret ağları kurma
gibi yöntemler izliyordu. Trump ve Xi, kişisel karizma, ve
tekelleştirilmiş karar alma mekanizmaları kullanmalarıyla benzeşen
liderler. Bu yüzden, bu dönemde Çin-ABD ilişkilerini belirleyen
olaylar ve politikalar yüksek tansiyonlu bir çizgi izliyor.
Pandemi öncesi dönemi belirleyen konular, ABD’nin Huawei’in
Kuzey Amerika pazarına girdiğinde teknoloji sırlarını çaldığı
iddiası ve Çin’le ticaret açığını kapatmak için pazarlığını yaptığı
koşullardı. Çin, iki yıl önce ordusunu Amerikan tarzı sivil
sanayi-askeriye işbirliği tarzında yeniden yapılandırdığı için
Huawei’in iddia edilen teknoloji hırsızlığını sadece uluslararası
piyasada haksız kazanç elde etmek için değil, Çin’in ordusuna bilgi
aktarımı için de kullandığı kaygısı, ABD’nin şahinlerini harekete
geçirmişti. Ekonomik işbirliği de ticaret açığının artmasıyla
güvercinlerin kozu olmaktan çıkmış ve bir gün kurulup bir gün
bozulan ticaret anlaşmalarıyla iş çevreleri için bir huzursuzluk
kaynağı haline gelmişti.
Pandemiyle birlikte, Çin ABD’nin başat düşmanı haline geldi.
Covid-19 Çin’de ilk çıktığında olumsuz bir tepkisi olmayan Trump,
hastalık ABD’ye sıçrayıp gerekli önlemler alınmadığı için ülke
kayıpların en yoğun yaşandığı coğrafya haline gelince sistematik
bir saldırı başlattı. ABD, salgının başlangıcının istemsiz bir
bulaşma değil, bir biyolojik saldırı ya da kaza olduğunu iddia
edince, Çin’in son zamanlarda agresif bir sosyal medya diplomasisi
sürdürmeleriyle bilinen “savaşçı kurt” diplomatları Amerikan
ordusunu laboratuvarlarda üretilmiş bir virüsü Çin’e getirmekle
suçladılar. Komplo teorisivari bu suçlamalar karşılıklı ortaya
sunulan raporlarla aylarca sonuçsuzca sürdü. O sırada, ABD Dünya
Sağlık Örgütü üyeliğini durdurdu, yani mali desteğini kesti; Çin de
buna mukabil gelişmeke olan ülkelerde kullanılmak şartıyla verdiği
desteği arttırdı.
Ticaret savaşlarına karantina yüzünden ara verilmişti. 2020
yılının ilk yarısında, Çin yılın tamamı için söz verdiği 170 milyar
dolarlık ihracatın şimdilik sadece yüzde 23’ünü gerçekleştirdi.
Trump’ın ticaret savaşlarında başarılı olduğu görünümü çizebilmesi
için kasımdaki seçimlere kadar bu oranın artması gerekiyor. Çin’de
hayat büyük ölçüde normalleştiği için bu mümkün olabilir ama Çin’in
önceliğinin bu olup olmadığı tartışmalı.
Pandemiyle mücadelesini en başından sıkı tutan Çin mayıs ayı
itibariyle Kuşak ve Yol Girişimi kapsamındaki yeni bölgeselleşme
politikasına geri döndü. Örneğin, geçtiğimiz salı günü, Xi Jinping
girişimin finansmanını sağlayan Asya Yatırım ve Altyapı Bankası’nın
yıllık toplantısında bankanın 12 üyesine toplamda 6 milyar dolarlık
acil kriz fonu aktaracağını açıkladı. Bunlar arasında, 1.25 milyar
dolar Hindistan’a, 1’er milyar dolar da Endonezya ve Türkiye’ye
gidecek.
Çin’in ekonomisi pandemi sonrası döneme geçerken ABD, gerek hâlâ
yükselmeye devam eden Covid-19 vakaları, gerekse ırkçılık karşı
hareketin yeniden sokaklara çıkmasıyla çalkantılı günler geçirmeye
devam ediyor. Bu çalkantılı günlerde, geçen haftanın gündemi ise
tekrar Çin’di.
ABD, Çin’in Houston’daki konsolosluğunu kapatmaya karar verdi ve
diplomatlara binayı boşaltmaları için iki gün gibi kısa bir süre
tanıdı. Bu karar için resmi olarak bir neden gösterilmezken,
gayriresmi olarak Houston konsolosluğunun Çin’in ABD’deki casusluk
faaliyetlerinin merkezi olduğu iddia edildi ve örneğin, Twitter
üzerinden diplomatların kararın açıklandığı günün gecesi karanlıkta
varillerde belge yaktıklarını gösteren videolar servis edildi. Çin,
buna karşılık ABD’nin Chengdu konsolosluğunu kapatma kararı aldı ki
uzun vadede bunun ABD’ye daha fazla zararı olacak çünkü, vize
işlemleri dışında önemli bir işlevi olmayan Houston konsolosluğunun
aksine Chengdu konsolosluğu ikili ekonomik ilişkilerde merkezi bir
rol oynuyordu.
ABD’nin Çin’in casusluk faaliyetleri ile ilgili eylemleri
bununla da bitmedi. 2019 yılında Çin için ABD’de casusluk yapmaktan
tutuklanmış bir Singapur vatandaşı, aynı hafta içerisinde duruşmaya
çıkarıldı ve suçunu itiraf etti. Bunun aynı hafta içinde olması bu
casusluk faaliyeti, Houston konsolosluğunun kapatılmasıyla
ilgiliymiş izlenimi yarattı. Benzer şekilde, dört Çinli ve Çin
kökenli bilim insanı hakkında casusluk suçlamasıyla arama ya da
tutuklama kararı çıkartıldı, içlerinden biri Çin’in San Francisco
konsolosluğuna sığındı. Bu bilim insanlarının kökenlerine binaen
Trump, Çin Komünist Partisi üyesi olan Çin vatandaşlarını ABD’ye
kabul etmemeyi düşündüğünü açıkladı. Geçtiğimiz ay, Fulbright
bursunu Çin ve Hong Kong için kesmesinin ardından bu gelişmeyle hem
Çin’deki muhalifleri hem de ABD’nin ihtiyacı olan beyin göçünü
zayıflatacağı için eleştirildi. Casuslukla suçlanan bilim
insanlarının suçlarının belirsiz olması ve Singapurlu casusun düşük
profilli ve hikmeti çokça kendinden menkul bir karakter olması,
ABD’de yeni bir McCarthy dönemi başlıyor kaygılarına yol açtı. Bu
kaygılar elbette Trump’ın iç politikada göstericileri terörist ilan
etmesi ve federal polisi halka ateş açmaya teşvik etmesi gibi
gelişmelerle birleşince kasımdaki seçimlere kadar baskıların
gittikçe artacağı tahminlerine neden oluyor.
Çin, ABD’nin bu tavırlarına geleneksel olarak yapacağı üzerine
sert bir karşılık vermek yerine seçime kadar beklemeyi tercih etmiş
gibi görünüyor. Dışişleri Bakanı bu hafta içindeki açıklamasında
“ABD içindeki bazı küçük grupların ikili ilişkilerimizi bozmasına
izin vermeyeceğiz” diyerek seçimlerde yeni bir hükümetin işbaşı
yapması ihtimaline hazırlık yaptıklarını ima etmiş oldu. Gerçekten
de eğer Biden başkan seçilirse tamamen Çin yanlısı olmasa da daha
dengeli ve kurumsal bir dış politika güdeceği kesin gibi. Öte
yandan, Demokratlar geleneksel olarak insan hakları gruplarının
desteğini aldığı için seçim sürecinde Biden’ın da Çin’i bol bol
eleştireceğini öngörebiliriz. Şimdilik Çin Biden’dan gelecek bu
eleştirileri seçim sonuçlanıncaya kadar sineye çekmeyi planlıyor
gibi gözüküyor.