Dışişleri'nden UNESCO'ya: Ayasofya ve Kariye, Türkiye'nin mülküdür
Dışişleri Sözcüsü Tanju Bilgiç, "Türkiye, UNESCO Dünya Mirası Komitesinin İstanbul’un tarihi alanlarına yönelik kararının konuyla ilgili maddelerini reddetmektedir" dedi.
DUVAR - Dışişleri Bakanlığı, “Ayasofya ve Kariye, Türkiye Cumhuriyeti'nin mülküdür ve tarihi, kültürel ve dini değerler bağlamında titizlikle korunmaktadır" açıklamasında bulundu.
Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Büyükelçi Tanju Bilgiç, UNESCO Dünya Mirası Komitesi'nin Çin’de devam eden toplantılarında Ayasofya ve Kariye hakkında Türkiye'den 1 Şubat 2022’ye kadar bir rapor hazırlanmasını istemesinden sonra yaptığı açıklamada, Ayasofya-i Kebir Camii ile Kariye Camii'nin hukuki süreç sonunda Danıştay kararıyla camiye çevrildiğini hatırlatarak, “Ayasofya ve Kariye Türkiye Cumhuriyeti’nin mülküdür ve tarihi, kültürel ve dini değerler bağlamında titizlikle korunmaktadır” dedi.
'TÜRKİYE'NİN EGEMENLİK HAKLARIYLA İLGİLİ'
UNESCO tarafınsan rapor istenmesiyle ilgili bir soruyu yanıtlayan Sözcü Bilgiç, Ayasofya ve Kariye camilerinin hangi amaçla kullanılacağı konusunun Türkiye'nin egemenlik haklarıyla ilgili olduğunu belirtti. Bilgiç, “Bundan tam bir yıl önce ibadete açtığımız Ayasofya Camii’nin vakfiyesine uygun şekilde hizmet vermesi bir hakkın teslimi ve ülkemizin hükümran hakkını kullanmasından ibarettir” dedi.
Türkiye'nin "Bu sürecin başından bu yana UNESCO Dünya Miras Merkeziyle açık ve kesintisiz iletişim ve işbirliği içinde olduğunu” savunan, Bilgiç, “UNESCO Danışma Misyonunun Türkiye’nin davetine icabetle iki defa İstanbul’u ziyaret etmesi, ülkemizin yapıcı ve şeffaf yaklaşımını açıkça ortaya koymaktadır. Bu husus, Danışma Misyonu raporlarında da ortaya koyulmuştur” diye ekledi.
'HÜKÜMRAN HAKKIN KULLANILMASINDAN İBARET'
Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Büyükelçi Tanju Bilgiç’in açıklaması şöyle:
“Dünya Miras Listesi’ndeki “İstanbul’un Tarihi Allanlarının bileşenleri arasında yer alan Ayasofya-i Kebir Camii ile Kariye Camii, hukuki süreç sonunda Danıştay kararıyla camiye çevrilmiştir. Ayasofya ve Kariye Türkiye Cumhuriyeti’nin mülküdür ve tarihi, kültürel ve dini değerler bağlamında titizlikle korunmaktadır.
Ayasofya ve Kariye Camilerinin hangi amaçla kullanılacağı konusu Türkiye’nin egemenlik haklarıyla ilgilidir. Bundan tam bir yıl önce ibadete açtığımız Ayasofya Camii’nin vakfiyesine uygun şekilde hizmet vermesi bir hakkın teslimi ve ülkemizin hükümran hakkını kullanmasından ibarettir.
Türkiye, bu sürecin başından bu yana UNESCO Dünya Miras Merkeziyle açık ve kesintisiz iletişim ve işbirliği içinde olmuştur. UNESCO Danışma Misyonunun Türkiye’nin davetine icabetle iki defa İstanbul’u ziyaret etmesi, ülkemizin yapıcı ve şeffaf yaklaşımını açıkça ortaya koymaktadır. Bu husus, Danışma Misyonu raporlarında da ortaya koyulmuştur.
Her iki anıtsal yapıda devam etmekte olan restorasyon ve diğer düzenlemeler UNESCO standartları bakımından olumsuz bir etki yaratmamakta, bilakis 2019, 2020 ve 2021’de düzenlenen UNESCO Misyonlarında görüldüğü üzere, Ayasofya ve Kariye’nin orijinalliğinin ve bütünlüğünün korunmasını amaçlamaktadır.
'SAHADAKİ DURUMLA ÇELİŞEN İFADELER'
Halen ülkemizin gözlemci olduğu Dünya Miras Komitesi’nin Genişletilmiş 44. Oturumu sırasında kabul edilen kararda, Danışma Misyonu raporları ve sahadaki durumla çelişen ifadeler bulunduğu hayretle görülmüştür.
Türkiye, mevcut uygulamalar, sahadaki durum ve Danışma Misyonu raporlarıyla uyumsuz; önyargılı, taraflı ve siyasi saiklerle kaleme alındığı anlaşılan UNESCO Dünya Mirası Komitesinin İstanbul’un tarihi alanlarına yönelik kararının konuyla ilgili maddelerini reddetmektedir. Bu durum toplantı sırasında heyetimizce yapılan bir beyanla kayda geçirilmiştir.
Türkiye, 1983 yılından bu yana taraf olduğu 1972 tarihli Dünya Miras Sözleşmesine taahhütleri çerçevesinde Dünya Miras Listesi’nde kayıtlı alanlarına yönelik hak, yetki ve sorumluluklarının bilinciyle, alanların korunmasına yönelik özenli ve titiz çalışmalarına devam edecektir.” (HABER MERKEZİ)