Diyarbakır Barosu: Protesto hakkı imkânsız hale getirildi

İfade özgürlüğü raporunu açıklayan Diyarbakır Barosu Cihan Aydın, izin alma prosedürünün çok katı bir şekilde uygulandığını, böylece protesto hakkının bütünüyle imkânsız hale getirildiğini söyledi. Temel haklara keyfi yasaklar da getirildiğini belirten Aydın, hükemeti 'yasaklardan vazgeçin' çağrısı yaptı.

Abone ol

DUVAR - Diyarbakır Barosu Başkanı Cihan Aydın, son 4 ayda düzenlemek istenen gösteri ve yürüyüşlerin neredeyse tamamına yakınının yasaklandığını ya da kısıtlandığını söyledi. Aydın, özellikle açlık grevleri zamanında mahpus yakınlarına yönelik şiddetin öne çıktığını söyledi.

Diyarbakır Barosu İnsan Hakları Merkezi, 'Diyarbakır Geneli 2019 Yılı İlk 4 Aylık Toplantı ve Gösteri Yürüyüşü Hakkı ile Bağlantılı Olarak İfade Özgürlüğü Raporu'nu açıkladı. Özellikle açlık grevi eylemlerine dikkat çekmek isteyen mahpusların annelerine yönelik davranışların belirgin bir şekilde öne çıktığını kaydeden Aydın, “Beyaz tülbentli anneler, Türkiye’nin birçok ilinde polisin onur kırıcı davranışları ve kötü muameleleriyle karşılaşmıştır. Baromuz özellikle Gebze ve Diyarbakır’da annelere yönelik davranışları nedeniyle sorumlular hakkında suç duyurusunda bulunmuştur. Yine açlık grevleriyle ilintili olarak HDP il örgütünün binası uzun namlulu silahlar kullanan polisler tarafından en az iki defa basılmış, açlık grevi gibi kişinin kendisi dışında kimseye zarar vermediği bir eylem nedeniyle çok sayıda kişi gözaltına alınmıştır. HDP il örgütü binasının dış kapısının önünde yapmak istediği basın açıklaması engellenmiştir" dedi.

Önceden izin alma prosedürünün çok katı bir şekilde uygulandığını, böylece protesto hakkının bütünüyle imkansız hale geldiğini kaydeden Aydın, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve Anayasa Mahkemesi içtihatlarıyla çelişen bu katı izin prosedürünün kötü niyetli olarak uygulandığını ifade etti. Aydın böylece gösteri ve yürüyüş hakkı ve onunla bağlantılı olarak ifade özgürlüğü hakkının ortadan kaldırıldığını anlattı.

TEMEL HAKLARA KEYFİ YASAKLAR

Bu durumun ayrıca soruşturma ve kovuşturmalara konu edilerek yargı tacizine uğratıldığını da anlatan Aydın, şu bilgileri verdi: “Hiçbir suç unsuru içermeyen, polise karşı herhangi bir şiddet eylemine başvurulmayan, trafiği ya da diğer kamu hizmetlerini engellemeyen gösteri ve yürüyüşler de, sadece muhalif temaları nedeniyle keyfi bir şekilde yasaklanmakta, gaz ve tazyikli su kullanılarak dağıtılmaktadır. Gösteri ve yürüyüşün teması, güvenlik güçlerinin yaklaşımını da belirleyen ana faktördür. Hükümetin siyasal, sosyal ya da ekonomik politikalarına yönelik eleştirileri dile getirmek amacıyla yapılan gösteri ve yürüyüşler çoğunlukla sert bir şekilde engellenmiş ya da yasaklanmıştır. Valilikler tarafından getirilen yasağa aykırı davrananlar hakkında ya 2911 sayılı yasaya muhalefet etmekten dava açılmış ya da kabahatler kanununa göre para cezası kesilmiştir.”

Aydın, toplanma ve gösteri hakkının, ifade özgürlüğünün özel ve önemli bir biçimi olduğuna dikkat çekerek, “Bu temel hakkı ortadan kaldırmak, kısıtlamak ya da engellemek daha büyük toplumsal krizlere yol açma potansiyeli taşımaktadır. Bu nedenle devlet bürokrasisini bu temel hakkı kısıtlamaktan ya da engellemekten vazgeçmeye, yargı mekanizmasının da hakkın özünü ortadan kaldıran kriminal yaklaşımlardan ve kararlardan vazgeçmeye, özgürlükçü bir perspektifle meseleye yaklaşmaya ve kararlar vermeye davet ediyoruz” dedi.