Partilerin aday adayları belli oldu, konuşuldu, tartışıldı. Şimdi partiler hangi isimleri aday olarak belirleyecek, merakla bekleniyor. Kulisler 'yıkılıyor'. Kulislerin yıkılması, partilerin/ittifakların dışarıya bilgi sızdırmamasından kaynaklanıyor önemli ölçüde. Bunda, bazı aday adaylarının bir şekilde kendilerini konuşturmalarının payı da vardır elbette. Öte yandan yerel basının bir şekilde kulaktan duyma bilgilere yer vererek bazı isimler etrafında tartışma yürütülmesine katkı sağladığı da gözden kaçmamalı.
Oysa olay yani esas kulis Ankara'da gerçekleşiyor. Bu nedenle bugün kesin diye konuşulan isimler bir gün sonra yalan oluyor. Bu tekrarın seçmen için yorucu olduğunu kabul etmek gerekiyor. Neyse ki partiler, aday belirleme sürecinin sonuna yaklaştılar. Bir iki gün içinde gerçek adayların nitelikleri konuşulup tartışılacak.
*
Bütün bu sürecin bana biraz komik geldiğini itiraf etmeliyim. Milletvekili olmayı hayatının merkezine koyanlar, zenginliğini milletvekilliği ile perçinlemek isteyenler, bir vakitler toplum içinde edinmiş olduğu statüyü kaybetme telaşı içinde olanların canhıraş atakları.
Bunların bir kısmı eklemlendikleri partilerden aday olabilecekler. Şimdiye kadar hep böyle oldu. Yine böyle olacak. Keşke bütün partilerden Diyarbakır'ın sorunlarını kendisine dert edinmiş, Diyarbakırlıların taleplerini sahiplenmiş adaylar çıksa. Ama şöyle bir bakınca bile bunun pek mümkün olmadığı görünüyor.
*
HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, Yeşil Sol Parti'nin açılışında "12-0 yapacağız" dedi. İddialı bir cümle. Ama zaten politikacı dediğin iddialı olmalı. İddiası ile kitlesini heyecanlandırmalı, harekete geçirmeli, umudunu diri tutmalı.
Haziran 2015 seçimlerinde HDP Diyarbakır'da 10 milletvekili çıkarmıştı. Dolayısıyla Buldan'ın iddiası yabana atılacak gibi değil. İyi adaylar ve iyi bir seçim çalışmasıyla 12 milletvekili çıkarabilir.
Bunu söylerken Buldan kadar iddialı olmadığımı belirtmeliyim. Ama şöyle bir durum var: Millet İttifakı'nın seçimlerde izleyeceği strateji belirginleşiyor. Diyarbakır'da İYİ Parti'nin kendi milletvekili adayıyla seçime girmesi neredeyse kesin gibi. Bu durumda küçümsenmeyecek bir oy potansiyeline sahip olan İYİ Parti, Millet İttifakı'nın Diyarbakır'daki oylarını 'bölmüş' olacak. İYİ Parti'nin yanı sıra Millet İttifakı da Diyarbakır'dan milletvekili çıkarma şansını çok zora sokmuş olacak.
O halde milletvekili seçimi, önceki yıllarda olduğu gibi, HDP ve AK Parti arasında geçecek. HDP, milletvekilliği teklif ettiği bazı isimler nedeniyle sosyal medyada tartışıldı. Bu tartışmaya katılan müzmin HDP muhaliflerinin art niyetli olduğunu Diyarbakırlılar biliyor. Bu tartışmalardan etkilenmiş gibi görünen HDP'liler ise tartışmanın sonunda sandığa gidecek ve oyunu partisinden yana kullanacak.
Bu güncel tartışmadan yola çıkarak HDP'yi ve seçmenini tahlil etmek mümkün değil ve zaten bu, bir yazının sınırlarını aşar. Demeye çalıştığım, HDP'nin Haziran 2015'teki oy oranını koruduğudur.
HDP neden oyunu koruyor? Çünkü seçtiği belediye başkanları ve milletvekilleri ya sürgünde ya hapiste. Belediyelerini kayyımlar yönetiyor. Ve elbette HDP'li olmalarına neden olan hiçbir talepleri diğer partilerin programlarında yer almıyor.
Güvenlikçi politikalara dönmesi, ekonomik kriz, depremler, sel felaketi, MHP'den sonra HÜDA PAR ile ittifak kurması, Diyarbakırlı seçmeni AK Parti'den iyice uzaklaştırdı. Bunu AK Partili yetkililer de görüyor elbette. Bu nedenle Erdoğan hayranları ile istikbalini hâlâ AK Parti'de görenleri elde tutmaya çalışıyor. Bunu, iktidar olmanın olanaklarını sonuna kadar kullanarak yapmaya çalışıyorlar.
Bütün bunlardan yola çıkarak denilebilir ki Millet İttifakı'nın stratejisi ile HDP'nin iyi bir seçim çalışması yürütmesi, AK Parti'nin Diyarbakır'dan milletvekili çıkarmasını zora sokacak.
*
AK Parti moral üstünlüğünü ele geçirmek için trollerden gazetecilere kadar bütün imkanlarını Türkiye sathında kullanıyor. Ancak HDP'nin gücünün farkında olmak biçare bırakıyor, HDP seçmenini tanımamak ise en büyük handikapları.
Bu nedenle bazı köşe yazarları bit pazarına nur yağmış gibi eski isimlerden medet umuyor. "Bölgedeki sahici değişimin" onlarla gerçekleşeceğine kendilerini inandırmaya çalışıyorlar.
Oysa söz konusu isimler miadını çoktan doldurdu. Seçtikleri yol nedeniyle Kürt halkı için hiçbir kıymeti harbiyeleri kalmadı ve "bölgedeki sahici değişim" onlarla gerçekleşmeyecek.
"Aç tavuk kendini buğday ambarında sanır" demişler. İktidar destekçisi gazeteciler, bölgeden devşirecekleri oyların hesabını, Kürt halkının taleplerini hesaba katmadan, rüyalar aleminden yapıyorlar. Kötü haber ise şu: Kürt halkını ikna edecek politik bir programdan yoksun olanların gördüğü rüya, 14 Mayıs'ta kabusa dönüşecek.