Diyarbakır’da Harbi Arman’ın akıbeti soruldu

İHD ve kayıp yakınları Harbi Arman’ın akıbetini sordu. İHD Diyarbakır Şube Başkanı Zeytun, cezasızlık politikalarının devam ettiğini söyledi.

Abone ol

DİYARBAKIR - İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi ve kayıp yakınlarının, “Kayıplar bulunsun failler yargılansın” eyleminin 727’nci haftası Koşuyolu Parkı Yaşam Hakkı Anıtı önünde gerçekleştirildi. Kayıp yakınları, hak savunucuları ve sivil toplum örgütü temsilcilerinin katıldığı eylemde, kayıpların fotoğrafları taşındı. Bu hafta, 20 Ocak 1992 tarihinde Diyarbakır’da katledilen Harbi Arman’ın failleri soruldu.

KURKUT VE KORKMAZ DAVASI

Eylemde konuşan İHD Diyarbakır Şube Başkanı Avukat Abdullah Zeytun şunları ifade etti: “Kayıpların bulunması, devlet şiddetinin sorgulanması, hesap verilmesi için buradayız. Bu hafta Türkiye’deki cezasızlık sisteminin korunaklı, imtiyazlı yapısından faydalanarak, Ali İsmail Korkmaz ve Kemal Kurkut’u katleden kolluk görevlilerinin yargılandığı davaları izledik. Bu davalar neticesinde kolluk görevlilerini koruyan, aklayan kararları bir kez daha gördük. Görüntülere, somut delil ve olgulara rağmen Kemal Kurkut’u katleden polisin yargılandığı davada, istinaf mahkemesinin yol açtığı gibi polis hakkında ceza verilmesine yer olmadığına dair karar verildi. Mahkeme bu kararı verirken de, Kemal’i öldürmenin yasal ve görev icabı gereken bir fiil olduğu gerekçesine dayandırdı. Herkesin gördüğü delilere rağmen, failin kasti bir şekilde hedef alarak sırtından vurduğu, bu nedenle kasıtla insan öldürmeden ceza verilmesi gerekirken, sanık hakkında ceza verilmesine yer olmadığına dair karar verildi. Bu karar; bu meydanda yıllardır hak mücadelesi verenlerin tanık olduğu kararlardan bir tanesiydi. Bugüne değin yüzlerce hikayesini paylaştığımız gözaltında zorla kaybetmeler ve politik cinayetlere ilişkin davalarda olduğu üzere hiçbir fail hakkında hesaplaşmaya gidilmedi. Devlet o politikalarıyla yüzleşmedi. Sorumluları ortaya çıkaran bir yargılama faaliyeti gerçekleşmedi. Bütün bunlar elbette ki cezasızlık sisteminin yarattığı uygulamalara dönüştü. Vartinis Davası’nın faili tespitli olmasına rağmen yıllardır tutuklanma kararı vermeyen yargı nedeniyle, fail kaçak durumda. JİTEM Ankara Davası’nda da bütün bağlantıların tespitli olmasına rağmen üst düzey kamu ve kolluk görevlileri hakkında herhangi bir karar verilmiş değil.”

'CİNAYETLERİN FAİLİ BELLİ'

Devletin bu ağır insan hakları ihlallerini soruşturan, yargılayan değil, failleri koruyan sistemini sürdürdüğünü söyleyen Zeytun,
bu uygulamaları, haksızlıkları ifade ederken, resmi ideolojinin bütün inkar politikalarına karşı mücadele ederken hedef gösterilerek 19 Ocak 2007 tarihinde katledilen Hrant Dink’i andıklarını ifade etti.

Zeytun, “Gözaltında kaybedilenler, politik cinayetlere maruz kalan kişiler de mücadele etikleri için hedef gösterildiler. Bu sebeple gözaltında kaybedildiler, politik cinayetlerin mağduru oldular. Onların yürüttüğü kimlik mücadelelerinin gözaltında kaybedilmeler, faili belli siyasi cinayetler ile ötelenemeyeceğini bir kez daha ifade ediyoruz” dedi.

'ARMAN’I YEŞİL ÖLDÜRDÜ'

İHD Diyarbakır Şubesi Kayıp Komisyonu üyesi Avukat Derya Yıldırım ise 20 Ocak 1992 tarihinde Diyarbakır’da katledilen Harbi Arman’ın hikayesini paylaştı.

Yıldırım şöyle konuştu: “Muş Malazgirt doğumlu olan Harbi Arman, dönemin Halkın Emek Partisi (HEP) Muş Malazgirt İlçe Başkanıdır. Arman ile irtibata geçen JİTEM elemanları, ifade vermek üzere kendisinin Diyarbakır’a gelmesi gerektiğini söyler. Bunun üzerine Arman, 20 Ocak 1992 tarihinde Muş’tan Diyarbakır’a, JİTEM karargahına gider. Abdulkadir Aygan bundan sonrasını şöyle anlatıyor: ‘Yeşil (Mahmut Yıldırım) ile bir faaliyette yer aldık. Elazığ yolu üzerinde o zamanki HEP üyesi Malazgirt yönetiminde bir kişinin öldürülmesi olayında Yeşil, beni ve Fethi Çetin'i yanında götürdü. Sakallı bir uzman çavuş da vardı. Harbi Arman adlı şahıs ile 'aranıyorsun, ben seni teslim edeceğim, ifade vereceksin, gideceksin' denilerek irtibata geçildi. Bunun üzerine Arman, Diyarbakır JİTEM'e kadar getirilmişti. Arman o zaman 'tamam' dedi. Ondan sonra ona 'formaliteden ellerini bağlayacağız, gözünü bağlayacağız, Land Rover ile gideceğiz, askeri birlik şehrin dışındadır' denildi. Arman da razı oldu. Land Rover'a bindikten sonra gözlerini kaşkol ile bağladılar. Oraya gittik, indirmemiz istendi, indirdik. Uzman çavuşta kaleşnikof ve Smith Wesson vardı. 'Koluna girin' denildi. Sanki askeri birliğe götürüyormuşuz gibi işaret edildi. 'İleri götürün' denildi. Bir köprü vardı, oraya doğru götürdük. Bize işaret edilerek 'siz gelin' dediler. Biz geldik onun yanına varınca o uzman çavuş kaleşnikofu uzattı, kaleşnikof ile tarayacaktı. Yeşil 'dur onunla değil' dedi ve tabancayla gitti iki el ateş etti. Kendisi tabancayla vurdu. Köprü altına götürdü şahsı, gözleri bağlı öyle bırakıldı.’

20 Ocak 1992'de Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım tarafından öldürülen Harbi Arman’ın bedeni olaydan bir süre sonra bulunabildi.
2009 yılında Diyarbakır Özel Yetkili Cumhuriyet Başsavcılığı Abdülkadir Aygan’ın itiraflarını ihbar kabul ederek soruşturma başlattı. TMK 10. Maddesi ile Görevli ve Yetkili Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı'nca, şüpheliler Mahmut Yıldırım (Yeşil kod), Aziz Turan (Abdülkadir Aygan), Savaş Gevrekçi ve Hamit Yıldırım aleyhine, tasarlayarak insan öldürmek ve bu suça iştirak etmek, halkı silahlı isyana teşvik etmek suçlamalarıyla ağırlaştırılmış müebbet hapis ve 20 yıl hapis cezalarının verilmesi istenen iddianame düzenlenir. İddianame 5 Temmuz 2013 tarihinde Diyarbakır 7. Ağır Ceza Mahkemesi'nce kabul edilir. JİTEM Ana Davası ile birleşen dosya Ankara 6. Ağır Ceza Mahkemesi'nde devam ediyor. Maalesef şimdiye kadar kimse cezalandırılmadı.” (DUVAR)