Diyarbakır'da 'Millet Kıraathanesi': Yüksek Kahve'ye rakip olur mu?
Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi’ne kayyım olarak atanan kaymakam Cumali Attila, elini çabuk tutarak, seçim meydanlarında vaat edilen 'Millet Kıraathanesi’ni Türkiye’de açan ilk yönetici oldu. Peki 'çay ve kekin bedava olduğu' kıraathane, insanların bir araya gelerek muhabbet edecekleri bir yer mi olacak yoksa mevcut hükümetin ideolojisinin yaygınlık kazanacağı bir mekan mı?
DİYARBAKIR - Konuk evinin önünden geçerken, küçük meydanda özel harekatçıların kullandığı ciplerden gördük. Bir iki özel harekatçı da konuk evinin önünde duruyordu. Yüksek Kahve’nin biraz aşağısında küçük bir grup görünüyordu. Birlikte yürüdüğümüz arkadaşım, “Ne oluyor yav?” diye sordu. Şehirde özel harekatçılarla dolaşan AK Parti milletvekilleri ile kayyımlardı sadece. Seçim bitmişti, milletvekilleri Ankara’nın yolunu tutmuş olmalıydı. “Kayyım olmalı” dedim arkadaşıma. Hiç oyalanmadan önlerinden geçip gittik.
Ertesi gün bütün ajanslar ve haber siteleri, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi’ne kayyım olarak atanan kaymakam Cumali Atilla’nın, Türkiye’deki ilk 'Millet Kıraathanesi’ni açtığını duyuruyordu. Haber, belediyenin sitesinden alınmıştı. Gönderdiği mesajların altına 'Belediye Başkanı' imzasını atmayı tercih eden Atilla’nın birkaç fotoğrafı da vardı. Yanına dizilmiş bir grup erkekle sedirde otururken görüntülenmişlerdi. Fotoğraf, çayların kahvelerin içildiği, keklerin yendiği, koyu bir muhabbetin döndüğü bir kıraathaneden çok, taziye evinin erkekler bölümünde oturan bir grup erkek görüntüsü, hissi uyandırıyordu.
MİLLET KIRAATHANESİ’NİN MEKANI
AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın miting meydanlarındaki vaatlerinden biriydi 'Millet Kıraathanesi'. Ve kayyım herkesten erken davranmış, ilk örneği Diyarbakır’da açmıştı. 'Millet Kıraathanesi'ne dönüştürülen mekan daha önce belediyenin düzenlediği festivallerin kimi etkinliklerine ev sahipliği yapmıştı. Hangi yıldı hatırlamıyorum şimdi, bir şiir etkinliğine o kadar çok insan katılmıştı ki camlardan biri kırılmıştı.
Aynı mekan kayyımdan önce Aram Kitabevi’ne de ev sahipliği yapmıştı. Mekanın iki yanı camdı ve bu camlarda Kürt edebiyatçılarının fotoğrafları ile sözleri, dizeleri yazılıydı. Kayyımdan sonra burası Bilgi Evi’ne, çocukların ve gençlerin ders çalışacağı, kitap okuyacağı bir mekana dönüştürüldü. Yan tarafta ise, daha çok yine çocuklara ders veriliyordu. Camlardan Kürt edebiyatçıların fotoğrafları kaldırıldı haliyle, yerlerine ders çalışırken mutlulukları yüzlerinden okunan çocukların fotoğrafları konuldu.
Kayyım Cumali Atilla’nın açtığı Millet Kıraathanesi’nin geçmişi kısaca böyle. Millet Kıraathanesi, Yenişehir ile Bağlar ilçelerinin ortasında kalan Ofis semtinde olması nedeniyle ulaşılması kolay bir yerde. Mesela benim yürüyüş yolum üzerinde. Neredeyse her gün geçiyorum buradan.
TAZİYE EVİ GÖRÜNÜMLÜ KIRAATHANE
Bilgi Evi’nin Millet Kıraathanesi’ne dönüştürüldüğünü öğrendikten bir gün sonra, akşamüzeri uğradım kıraathaneye. Kapı kapalıydı. Bir gün sonra daha erken bir saatte gittim. İçerisi sessizdi ve ilk gözüme çarpan yine sedirler oldu. Diyarbakır’da birçok kafe sedirleri kullanıyor. Aynı şekilde taziye evleri de… Kafelerin kullandığı sedirler iki-üç kişilik elbette. Taziye evlerindeki sedirler ise içeriyi dolaşan bir uzunluktadır. Fatiha okutmak üzere hazır bulunan imama ayrılmış yer, taziye evinin her tarafa hakimdir. Cenaze sahiplerinin gençleri, baş sağlığı dilemeye gelenlere gün boyunca çay servisi yaparlar.
Cumali Atilla’nın yanındakilerle çektirdiği fotoğrafa bakarken hissettiklerimi, Millet Kıraathanesi’nden içeri girerken bir kez daha hissetmem boşuna değildi. İçerisi, bir taziye evini hatırlatıyordu. Ortadaki birkaç masa ile birkaç kitaplık ve asma kat da bu hissi dağıtmaya yetmedi.
Bir süre sedirde oturdum. Uzun sedirin karşıma gelen kısmında bir genç cep telefonuna bakıyordu. Ortadaki masalardan birinde üç genç oturuyordu. Ders çalıştıkları belliydi. Arada bir, fısıltıyla kendi aralarında konuşuyorlardı. İçeri girerken asma katta birkaç genç kadının oturduğunu görmüştüm. Muhtemelen onlar da ders çalışıyorlardı. Birkaç gün sonra sınav vardı.
Biraz soluklandıktan sonra raflardaki kitaplara baktım. Tahmin ettiğim gibi, raflardaki kitapların büyük çoğunluğu İslam kültürünü ve Osmanlı tarihini anlatıyordu. Sadece adlarına bakarak bile birçok romanın hangi 'kahramanlıkları' anlattığını çözmek mümkündü. Birkaç büyük yayınevinin kitapları da aralardaki kitaplıklara serpiştirilmişti. Ama hem ünlü yayınevi sayısı hem de bu yayınevlerinin kitapları azınlıktaydı. Adını sanını duymadığım (bu da benim eksikliğim olsun) kimi yazarların ise bütün kitapları yan yana diziliydi.
Mutfak bölümünde duvara bir yazı asılmıştı: Nasıl görmek istiyorsan öyle bırak! Yazıdan ve mutfakta kimsenin bulunmamasından anlaşılan oydu ki isteyen kendisi alıyordu çayını, kahvesini. Ortalıkta kek görünmüyordu.
İDEOLOJİK MEKAN
İhsan Çaralan, Evrensel gazetesinde 'Millet Kıraathanesi' hakkında bir yazı yazmıştı. Yazıda tek parti dönemindeki Halk Evleri’ni hatırlatıyor ve AK Parti’nin Millet Kıraathanesi projesinin, 'ideoloji merkezi' olacağına dair şüphelerini dile getiriyordu.
Çaralan’ın şüphelerinin gereksiz olduğunu ileri sürmek safdillik olur. Çünkü daha önce Bilgi Evi de zaten bir ideolojik merkez olarak çalışıyordu. Bilgi Evi projesi, AK Partili Kocaeli Belediyesi’nden ‘transfer’ edilen yöneticiler tarafından hayata geçirilmişti. Ve Kürt çocuklarına kendi kültürleri, dilleri öğretilmiyordu elbette. Tam tersine bunlar unutturulmaya çalışılıyordu. Aynı şey, belediyelerin kreşlerinde de hayata geçirildi. Kreşlerde Kürtçe tamamen kaldırıldı mesela.
Bilgi Evleri, kayyım atanan bütün belediyelerde hayata geçirildi. Belediyelerin öğrenciler için hayata geçirdiği Eğitim Destek Evleri, kadınlar için ve çocuklar için hazırladıkları merkezlerin içeriği tamamen değiştirildi ve Bilgi Evi gibi kurumlara dönüştürüldü.
Bu deneyimler ışığında bakarsak Millet Kıraathanesi de 'çay ve kekin bedava verildiği muhabbet yeri' olmayacak gibi görünüyor.
Biz girdiğimizde bir tek görevli vardı içeride. Şimdilik saat 17.00’de kapatıldığını ama yakında 24 saat açık olacak şekilde hazırlıkların yapıldığını söyledi. Kekleri görememiştim. Mutfaktaki dolapların kapısını açarak kek kolilerini gösterdi. Söylendiği gibi su, çay, kahve, kek bedavaydı yani.
Kitapların ilk siparişleri, Kocaeli Belediyesi’nden transfer edilen ve Bilgi Evi’nin mimarı olan yönetici tarafından yapılmış. Şimdilerde kitap çeşitlerinin çoğaltılması düşünülüyormuş. Ayrıca okuyucular tarafından sorulan kitaplar da not alınıyor ve bunların tedarik edilmesi için hazırlık yapılıyormuş.
YÜKSEK KAHVE’NİN YENİ RAKİBİ
Kıraathaneye öğrencilerden başka giden gelen var mı peki? Haber yayımlandıktan sonra Millet Kıraathanesi’nin önünden geçenler şöyle bir uğramışlar. Çay içip kek yemişler. Sonra “Vizontele’deki gibi kitapların kapaklarını şöyle bir açıp yerine koyarak gitmişler.”
Peki 'Bilgi Evi' iken yoğunluk var mıydı mekanda? Ramazan ayından sonra bir yoğunluk başlamış. Bunda üniversiteye giriş sınav tarihinin yakınlaşmasının da etkisi varmış.
Türkiye’nin ilk Millet Kıraathanesi’ni açmak için biraz acele edildiğinden olacak, mekanın adı henüz değiştirilmedi. Camlarında ders çalışan mutlu çocuk fotoğrafları da duruyor. Böyle de olsa bu sıcak günlerde soğuk su içmek için bile gelip geçenler çok uğrayacaktır Millet Kıraathanesi’ne.
Çıkarken yan taraftaki Yüksek Kahve’ye baktım. Yüksek Kahve müşteri yükünü almaya başlamıştı. Ama şimdi hemen dibinde bir 'rakip' mekan vardı. Marka mekanlara müşteri kaptırmayan Yüksek Kahve, çay ve kekin 'beleş' olduğu hemen yanındaki Millet Kıraathanesi’ne müşteri kaptıracak mı? Bunu da zaman gösterecek...