Diyarbakır'da ne oldu?
Aslında polise taş atacak bir kitle de toplanmamıştı belediyenin önünde. Yaş ortalaması 40 civarında olan insanların polisle çatışmak amacıyla toplanmadığını gazeteciler kadar polis de biliyordu aslında. Ama memleket Olağanüstü Hal yasalarıyla yönetiliyordu ve insanların tepkilerini kitlesel olarak dile getirmesi yasaktı.
DİYARBAKIR - Büyükşehir Belediyesi'nin tam karşısındaki çay ocağında oturacak yer yok. "İrademize sahip çıkıyoruz" eylemi için belediye önünde toplanan Diyarbakırlılar saatin 11.00 olmasını bekliyorlar. Bir gün önce Demokratik Bölgeler Partisi çağrıda bulunmuş, halkı belediyenin önünde, belediye eş başkanları Gültan Kışanak ile Fırat Anlı'nın gözaltına alınmasını protesto etmeye çağırmıştı.
Polis kuşatması altındaki Büyükşehir Belediyesi'ni tam karşıdan gören kaldırımın önü oldukça kalabalık. Ancak polis de neredeyse bütün gücünü buraya yığmış. Belediyeye çıkan bütün sokak başlarını tutmuşlar. Tuhaf, sessiz bir bekleyiş, bir gerginlik var. Kaldırımda bekleşen, çay ocaklarında sohbet eden insanlar, polisin hemen yan taraflarında tetikte beklediğini biliyor, ancak onlarla göz göze gelmemeye çalışıyorlar. Yan tarafta polis yokmuş gibi davranıyorlar.
'BU HAKARETTİR'
Çay ocağında bir kûrsî bulup, ilk haberi Duvar'a gönderiyorum. Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eş Başkanı Leyla Güven, belediyenin işgal edildiğini, belediye eş başkanları serbest bırakılıp polis ablukası kalkıncaya kadar eylemlerine devam edeceklerini söylemişti.
Bunları yazıyordum telefonda. Yaşının 60'ın üstünde olduğunu tahmin ettiğim adam, gazeteci olduğumu anlamış, "Benim söyleyeceklerimi de yazabilir misin?" gibi kışkırtıcı sorular soruyordu bana.
Sonunda işimi bitirip, "Söyle ne diyeceksen, belki yazarım" dedim.
Dedi ki adam, "Devletin bu yaptığı Diyarbakır'a, Kürt halkına hakarettir. Biz barış istiyoruz, ama böyle barış olmaz."
Başka? Başka bir şey söylemedi. "Sen bunu yaz yeter" dedi.
Onun yaşlarında arkadaşları vardı yanında. Onlar konuşmak ister miydi, demeye kalmadan polis anonsu duyuldu.
VEKİLLERE 'AYRILIN' UYARISI
Polis, "Dağılın" diye anons yapıyordu. Adamları çay ocağında bırakıp, yan taraftaki sokakta neler oluyor diye bakmaya gittim.
Lise Caddesi'nden oldukça kalabalık bir kitle belediyenin önüne gelmeye çalışıyordu. Polis barikat kurmuş, kitlenin caddeye, belediyenin önüne çıkmasına engel olmaya çalışıyordu. Kitlenin içindeki milletvekillerini de uyarıyordu: "Grubun içinden ayrılın, müdahale edeceğiz." Grup, anonsa sloganla karşılık veriyordu.
SLOGANLAR, GÖZALTILAR...
Kaldırımda bekleyenler de slogan atmaya başlayınca, bir grup gazeteci, bu kez o tarafa koşturduk.
Demokratik Bölgeler Partisi Eş Başkanı Sabahat Tuncel, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Zülküf Karatekin ile belediyedeki incelemeyi tamamlamış, açıklama yapmaya hazırlanıyorlardı. Kaldırımda bekleyen kalabalık onlara doğru ilerleyince, polis uyarıda bulunma ihtiyacı duymadan, TOMA'dan tazyikli suyla müdahale etti.
Tuncel ve yanındakiler sudan etkilendi. Bir süre sonra Zülküf Karatekin darp edilerek gözaltına alındı.
Ancak polisin müdahalesi bununla bitmedi. Lise Caddesi'ndeki kitleye de tazyikli su ve gazla müdahale edildi. KJA Dönem Sözcüsü ve Batman eski milletvekili Ayla Akat Ata ile birlikte çok sayıda kişi burada gözaltına alındı. HDP Diyarbakır milletvekili Feleknas Uca, gözaltıları engellemek isterken zor anlar yaşadı.
Eylem gün boyu devam etti. Polis gördüğü her gruba tazyikli suyla müdahale etti. Ara sokaklara dağılan insanlar yeniden bir araya gelerek hem belediye eşbaşkanlarının gözaltına alınmasını hem de polisin sert müdahalesini protesto ettiler.
TAŞ YOKTU
Polise taş atılmadı. En azından ben ve birlikte olduğumuz gazeteci arkadaşlarım taş atıldığını görmedik.
Aslında polise taş atacak bir kitle de toplanmamıştı belediyenin önünde. Yaş ortalaması 40 civarında olan insanların polisle çatışmak amacıyla toplanmadığını gazeteciler kadar polis de biliyordu aslında. Ama memleket Olağanüstü Hal yasalarıyla yönetiliyordu ve insanların tepkilerini kitlesel olarak dile getirmesi yasaktı. Diyarbakır Valiliği bir gece önce bunu duyurmuştu zaten.
Gün boyunca toplanıp slogan atan ve polisle kovalamaca yaşayan protestocuların önemli kısmı, akşam saatlerinde evlerine dağıldı. Kesin olmayan bilgiye göre, günün sonunda 39 arkadaşları polis tarafından gözaltına alındı. Beş gün boyunca avukatlar dahil, kimseyle görüşemeyecekleri bilgisi de avukatları tarafından duyuruldu.
SIRADA KİMLER VAR?
Günün, belediye önünde gerçekleşen eylem özeti bu şekildeydi. Polisin sert tavrı günün en çok konuşulan konularından biriydi. Gazeteciler, yoldan geçenler dahil, bu sert müdahaleden herkes payına düşeni aldı. İtilip kakılmayanlar gazdan ve sudan etkilendiler.
Asıl konuşulan konu ise, bundan sonra ne olacağıyla ilgiliydi.
Aslında, belediyelere kayyım atanacağı yönündeki hükümet beyanatlarından bu yana herkesin gözü Büyükşehir Belediyesi'ndeydi. İlçe belediyelere kayyım atanması sessiz, gürültüsüz ve "Dur bakalım, daha neler olacak" pasif tutumuyla karşılanınca, sıranın Büyükşehir Belediyesi'ne geleceği beklentisi de oluşmuştu. Yine de, "Bu kadarı da olmaz artık" düşüncesi hakimdi. Ama bu halin 'kuşkusuz' olduğunu söylemek mümkün değil elbette.
Büyükşehir Belediyesi eşbaşkanlarının gözaltına alınmış olmasını Diyarbakırlıların bir felaket haberi gibi algıladığını söylemek de mümkün. HDP, DBP ve DTK'nin ısrarlı protesto çağrısı bu nedenleydi. Bekledikleri gibi devasa bir kalabalık kitle yoktu belki belediyenin önünde. Ama son bir yılın en kalabalık ve ısrarcı kitlesi olduğu da muhakkak.
Bundan sonra ne olacak? Herkes bu sorunun cevabını arıyor. Sürecin 'düzelmesinden' umudu kesenler, DBP'li eşbaşkanların yerine kayyım atanacağından emin konuşuyorlar. Karamsarlığın dozunu artıranlar, "Sıranın HDP'li milletvekilleri, hatta Demirtaş'a kadar" geleceğini savunuyorlar. Biraz da bunun önüne geçmek için meydandaydı dün Diyarbakır.
Dünkü eylem ve devamında konuşulanlardan şöyle bir sonuç çıkarmak mümkün:
Sur'da, Cizre'de insanlar öldürülürken DBP ve HDP'nin etkisiz kaldığını ileri sürerek bu partileri eleştirenler, öyle görünüyor ki eleştiri haklarını saklı tutarak sokakta olmaya devam edecekler.