'Doçent olmak için hayvanları öldürüyorlar’
Deneye Hayır Derneği Başkanı Yağmur Özgür Güven, “Hayvanları kaynar suya batırıyorlar sonra yanıklarını inceliyorlar. Hiç bir şekilde anestezi uygulamadan” diyor. Derneğin kurucuları arasında yer alan doktor Oğuz Kınıkoğlu verilerle anlatıyor: “Şu ana kadar bulunmuş 102 tane beyin damar hastalığının ilacının yalnızca iki tanesi insanlara uyarlanabildi.” Yine derneğin kurucuları arasında yer alan 24. milletvekili Melda Onur, 5199 sayılı Hayvanların Koruma Kanunu’nu anlamsız hale getiren düzenlemeden bahsediyor. Bu düzenlemeye göre sokak hayvanları üzerinde deney yapılmasına imkan veriliyor.
DUVAR - Hayvanlar üstünde yapılan deneylere karşı kurulan ve bu deneyleri durdurmaya yönelik çalışacak 'Deneye Hayır Derneği' Türkiye’de bir ilk. Derneğin kurucuları arasında gazeteci Melda Onur, karikatürist Aslı Alpar, veteriner sağlıkçı Burak Özgüner, uzman doktor Oğuz Kınıkoğlu gibi isimler yer alıyor.
Eş zamanlı olarak Türkiye’de yine ilk kez hayvan deneyleri ile ilgili kitap da hazırlandı. Kitapta Türkiye’deki hayvan deneyleri, dünyadaki deneylerin tarihçesi, deney karşıtı mücadale tarihi, bu deneylerin etik ve ahlaki boyutu anlatılıyor. İnsan merkezli düşüncenin vardığı yer; deneylerin insan için yapıldığı. “Deneyler olmazsa nasıl olacak?” sorusu için kitabın son bölümünde alternatif öneriler anlatılmış. Kitap henüz basılmadı. Buradan ilgili yayınevlerine duyurmuş olalım.
Derneğin Başkanı Yağmur Özgür Güven esasen piyanist. Bunun dışında “Laboratuvar ve Veteriner Teknikerliği” öğrencisi. Türkiye’de deney yapılıyor mu? “Şu an mevcut 130’un üzerinde deney merkezi var. 5-6 il hariç bütün illerde var” diyor ve yılda ortalama bu deneyler için 266 bin hayvan kullanıldığını vurguluyor.
Hayvan deneyleri daha çok ürün güvenlik testleri için yapılıyor. Örneğin tıbbi, kozmetik, temizlik ürünleri için hayvanlar kobay olarak kullanılıyor. Güven meselenin bir başka tarafına dikkat çekiyor. “Bu hayvanların büyük çoğunluğu üniversitelerde akademik yükselme için yapılan deneylerde kullanılıyor.”
Peki bu hayvanlar nereden alınıyorlar ya da “toplanıyorlar?” “Yönetmeliğe göre deneylerde kullanılacak hayvanların, deneylerde kullanmak üzere hayvan üreten kayıtlı deney hayvanı üreticilerinden alınması gerekiyor. Üzücü tarafı yönetmelik diyor ki; eğer bilimsel gerekçe gösterirseniz sokaktaki kedi ve köpekleri alıp onlar üzerinde deney yapabilirsiniz. Yani yasal."
Hayvanlar nerelerde tutuluyorlar? Ortamları nasıl? Yasaya göre Tarım Bakanlığı’ndan deney yapma ruhsatı alan kurumlarda “deney hayvanı ünitesi” bulunmak zorunda. Yani hayvanlar kurumların, üniversitelerin içinde değil ayrı bir bölümde tutulmaları gerekiyor. “Bu birimlerde deneyler yapılıyor. Gözden ırak oldukları için konu da gözden ırak oluyor” diyor Güven.
‘AKLINIZA GELEBİLECEK TÜM KORKUNÇLUKLAR YAPILIYOR’
Her kuruluşun kendi içinde bir etik kurulu olmak zorunda. Güven buraya da not düşüyor: “Her kurum etik kurulu kendi içinde oluşturduğu için dışardan bağımsız bir etik kurulu olmadığı için doğal olarak tüm projelere izin veriliyor. Bir profesör kendi tez danışmanının yapacağı deneye tabiki de hayır demiyor.”
Bu hayvanların başına ne geliyor peki? Güven şöyle anlatıyor: “Derneğimiz kurucularından doktor Oğuz Kınıkoğlu’yla birlikte 2010- 2015 arası tıpta uzmanlık tezlerini inceledik. 1 milyon hayvanın kullanıldığı kesit içinden yalnızca 16 bin hayvanın kobay olarak kullanıldığı kesite bakabildik. Kafa travması, kan akışının kesilmesi gibi birçok şey yapılıyor. Bir sıçanı yere sabitleyip, bağlıyorlar. Yukarıdan kafasına belli bir ağırlıktaki bir cisimi düşürerek kafa travması yaratmaya çalışıyorlar. Yanık deneyleri yapıyorlar. Hayvanları kaynar suya batırıyorlar sonra yanıklarını inceliyorlar. Hiç bir şekilde anestezi uygulamadan. Aklınıza gelebilecek tüm korkunçluklar yapılıyor.”
‘HAYVANLAR ÜZERİNDE YAPILAN DENEYLER İŞE YARAMIYOR’
Derneğin kurucuları arasında yer alan doktor Oğuz Kınıkoğlu, “Bugüne kadar hayvanların tıbbin gelişimine katkısı yadsınamaz ama yine bu metotların tam anlamıyla istenilen sonuçları vermediği de görüldü” diyor.
Kınıkoğlu, Aristo’ya kadar giden hayvan deneylerinden bahsediyor. “İnsanlar hala bağnaz bir şekilde buna bağlı kalarak bilimsel alternatif metotların geliştirilmesine engel oluyorlar.” Kınıkoğlu, “Sanki hayvanlar üzerinde yapılmış her test insanlar üzerinde de başarıya ulaşacakmış gibi bir algı var ama maalesef bu çok büyük olasılıkla hüsranla sonuçlanıyor” diyor ve şöyle açıklıyor:
“Hayvanların biyolojik durumu farklı. İnsanlarınki farklı. Kaldı ki pek çok coğrafyada yaşayan insanlar arasında da enzimler farklı. Hayvanlar üzerinde yapılan deneylerin bilimsel araştırmalara göre % 96’sının işe yaramadığını biliyoruz. Şimdiye kadar 102 tane beyin damar hastalığı ilacının yalnızca iki tanesi insanlara uyarlanabildi.”
Kınıkoğlu da hayvan deneylerinin akademik dünyada nasıl kullanıldığına değiniyor: “Doçent, profesör olmak için hemen makale yayınlansın isteniyor. Akademik anlamda biliminsanlarımızın taşıdığı kaygı bu yönde. O yüzden kolay testlere yöneliyorlar diyebiliriz. İşte bir damarı bağladım, ne oldu testleri. İlaç verdim. Birkaç gün sonra toksik etki yarattı mı yaratmadı mı?”
‘DOKTORA TEZLERİ İÇİN HAYVANLARI ÖLDÜRÜYORLAR’
24. Dönem CHP milletvekili, gazeteci Melda Onur derneğin kuruluş amacı için “Artık bilimsel karşılığı olmayan, kanıtlanmış bir çok şey için hayvanların öldürülmesi, kesilmesi, sakat bırakılmasına karşı bir hareketin başması gerekiyordu” diyor.
Onur da konuştuğum diğer dernek üyeleri gibi “Sırf doktora tezi yapmak uğruna, kanıtlanmış şeyleri tekrar kanıtlamak için hayvanları öldürüyorlar” diyerek anlatıyor.
Onur, 5199 sayılı Hayvanların Koruma Kanununu anlamsız hale getiren 2014’de yapılan düzenlemeden bahsediyor. Bu düzenlemeyle sokak hayvanları üzerinde deney yapılmasına imkan verilmiş. 2014’te çıkan yönetmeliğin iptal edilmesine yönelik birçok sivil toplum kuruluşu harekete geçse de sonuç elde edilememiş. 2017’de ise yapılan düzenleme ile hayvan deneyi yapılmış ürünlerin pazarda satışı yasaklanmış. Onur, en azından bunun iyi gelişme olduğunu söyleyerek “Deneye Hayır Derneği” aracılığıyla çok daha olumlu adımlar ve yasal değişiklikler için çaba göstereceklerini ifade ediyor.
Onur, “Deneylerden kurtarılan hayvanların alınıp, sahiplendirilmesi üzerine bir çalışma başlatacağız” diyerek derneğin ilk çalışmasından bahsediyor ve ekliyor: “Evde çocuğuna hamster alıyor. Deneylerden kurtarılmış bir fareyi de alabilirler”