Domatesler şehre dönüyor!

Şehrin dışına itilen gıda üretimi, ‘kendine yeten balkonlarla’ geri dönüyor. Organik atıklardan kendi toprağınızı üretebileceğiniz balkon bahçelerinde; domatesten brokoliye, lavantadan kekiğe kadar pek çok bitki, ilaç ve gübre kullanmadan yetiştirilebiliyor.

Abone ol

DUVAR - Permakültürle üniversite yıllarında tanışan eğitmen Didem Çivici, çocukluğundan beri zamanının çoğunu doğada ve üreterek geçiriyor. Çivici, 12 yıl boyunca İstanbul’un kırsal bölgelerinde yaşadıktan sonra şehrin tam ortasına taşınmış. Permakültürü şehre taşıma hikâyesi de böyle başlamış. Bahçesini balkona taşırken araştırmalar yapmış, dünyadaki örnekleri incelemiş. Bunlara kendi deneyimlerini de ekleyince ‘Kendine Yeten Balkon’ için harekete geçmiş. Çivici ile şehre dönen domateslerin hikâyesini ve samimi bir girişim haline gelen atölye çalışmalarını konuştuk.

HER MEVSİM İDEAL

Balkon bahçesi için ideal mevsim hangisi? Yeni başlayanlar hangi bitkileri ekebilir?

Balkon bahçesi hazırlıklarını sonbahar itibarıyla yaparız. Tüm kış boyunca toprak oluşturup gerekli tasarım elemanlarını yerleştiririz. Kendine Yeten Balkon’da her mevsim ideal mevsimdir.

Yeni başlayanlara aromatik bitkiler ve yeşilliklerden başlamalarını öneririm. Örneğin lavanta, kekik, mercanköşk, maydanoz, dereotu, roka, marul...

Bir balkon bahçesi yapmak ne kadar zaman alıyor? Bu süre mevsimlere göre değişiyor mu?

Benim ideal balkon tasarımı için öngörüm 1 senedir. Mümkünse alanınızı her mevsim gözlemlemek ve ihtiyaçlarına göre verimli bir tasarım yapmak önceliğimizdir. Genel olarak açık balkonlarda verimli gıda üretimi yıl içerisinde 6-8 aya yayılır.

KENDİ TOPRAĞINI ÜRETİYOR

İlaç ya da gübre kullanmıyorsunuz. Üstelik toprağı da kendiniz üretiyorsunuz. Tüm bunlar nasıl oluyor?

Kullandığımız doğal sistemler sonucunda ilaç ve ekstra gübreye ihtiyaç duymuyoruz, evet. Kendi kendini besleyen saksılar ve kardeş bitkiler gibi pratik yöntemler bize fazlasıyla doğal ve sağlıklı bir tasarım imkânı sunuyor. Ekim-dikim yaptığımız saksılar aynı zamanda toprak üretim fabrikalarımız ve özel amaçlarla seçtiğimiz bitkiler ise zararlılara karşı korunmamızı sağlıyor.

ÖRNEK BALKONLAR ARTIYOR

Atölyelerinizle ilgili ne tür geri bildirimler alıyorsunuz? Katılımcılarından kendi bahçesini kurup sizinle paylaşanlar oluyor mu?

Genel olarak aldığım yorum eğitimin eğlenceli ve pratik olduğu yönünde. 3 saat boyunca birlikte gülüyor, eleştiriyor, kafa yoruyor ve çözümler arıyoruz. ‘Kendine Yeten Balkon’ eğitimlerinde yazılandan daha çoğu var aslında. Beni bu hayatta besleyen her şey var içinde, bu nedenle de samimi bir girişim örneği haline geliyor. Sonrasında da çok sık olmasa da beş kişiden biri hemen harekete geçiyor ve benimle fotoğraflarını paylaşıyor bile! Örnek balkonlarımız gün geçtikçe artıyor.

'HER OKULDA BİR ÜRETİM ALANI OLMALI'

Eğitimde, permakültür uygulamalarının nasıl bir önemi var? Bu uygulamalar çocukların ekolojik zekası için ne ifade ediyor?

Permakültür bir yöntemden daha öte, bir algı ve anlayış aslında. Permakültür kelimesini ve derinliğini bu eğitimlerde anlatmaya başladığımda ilk söylediğim şey şudur: “Bu, bir yaşam felsefesi.”

Permakültür bize doğaya karşı değil, doğaya rağmen değil, doğayla birlikte nefes almayı ve hareke etmeyi öğretiyor. Aslında bir zamanlar bildiğimiz ama unuttuğumuz bilgileri fısıldıyor. Hayatın içerisinde pratik ve verimli şekilde hareket etmek için yöntemler ve sistemler sunuyor. Eğitime baktığımızda maalesef (en azından bizim ülkemizde) lineer bir bakış açısıyla karşılaşıyoruz. Doğada “lineer” değil, “kompleks” sistemler mevcuttur. Her şey iç içe, birbirine hizmet eden şekilde ve karmaşık bir halde yer alır. Permakültür bize karmaşık sistemlerin bilgeliğini sunuyor aslında. Kitaplardan öğrenmekle değil pratik ederek, deneyerek, gözlemleyerek öğrenmeyi ilke edinmemizi şart koşuyor.

Eğitimde, yapılaşma ve uygulamada permakültüre yer vermek olası. Yapılaşma içerisinde sınav sistemleri yerine, uygulayarak deneyimleme ve ifade yöntemlerine ağırlık vererek ilerlemek çok daha doğal ve içsel bir sistem getirir. Ayrıca her varlığın en büyük öğretmeni doğadır. Biz doğaya hükmetmeye çalışırken onun yüceliğini ve öğretmenlik vasfını unuttuk. Bunu hatırlamak gerek. Öncelikle her okulda bir üretim ve doğal ekoloji alanı mecbur kılınmalı. Çocuk, doğayı yaşayarak gerçek hayatı öğrenmeli. Ekolojik zekâ dediğimiz alana hitap edecek en öncelikli şey doğanın içinde olmaktır.

Permakültür eğitmeni Didem Çivici’nin yetiştirmekten en çok keyif aldığı sarmaşıklardan passiflora (saat) çiçeği.

FAVORİSİ SARMAŞIK TÜRLERİ

Balkon ve şehir bahçenizde neler yetiştiriyorsunuz? En çok hangi türü yetiştirmekten keyif alıyorsunuz?

İki balkonum ve iki ayrı şehirde iki farklı bahçem var. Balkonlarım İstanbul’da. Genel olarak sarmaşık türlerini seviyorum. Yasemen, İngiliz sarmaşığı ve hanımeli mevcut. Yazları ise sarmaşık sebzelerden kabak ve hıyar yetiştiriyorum.

Bunların dışında katırtırnağından tutun brokoli ve pancara, maruldan ebegümeci ve ısırganotuna dek pek çok gıda ürünü ve destek bitki var. Ayrıca, çilek, hasekiküpesi, altındüğme ve civanperçemi de yetiştiriyorum. 3 tür kekik, lavanta ve nane de var. Saymakla bitmez, kaç tür ne var ben bile karıştırıyorum.

"Şehirden Bahçe"nin Facebook linkli:

https://www.facebook.com/sehirdebahce/