Dört bin yıl önce Kültepe’de sosyal hayat: Bira içmeyi Asurlulardan mı öğrendik?
AKT III 88 nolu tablette mektubu gönderen Ennum-Aššur arkadaşı ve meslektaşı Lalum’u zor zamanlarında çok fazla içtiği için uyarır: “Adam ol! Kendini koy verme, çok içme!”
Günümüzden yaklaşık 4 bin yıl önce Kültepe, antik dünyanın en büyük şehirlerinden birisiydi. Nüfusu için sürdürülebilir gıda, yakıt ve diğer kaynakları sağlamak, başarısı ve istikrarı için temel önemdeydi. Uzun mesafeli ticaret, bir dizi lüks ve egzotik mal sağlarken, günlük gıda ve yakıt gereksinimleri zengin ve çeşitli yerel-bölgesel çevreden elde ediliyordu.
Kültepe, zengin jeolojik ve doğal kaynaklara sahipti; deniz seviyesinden 1100 metre yükseklikte, kısa yazlar ve sert soğuk kışlar ile yıl boyunca daha serin sıcaklıklara eğilimliydi. Tunç Çağı iklimi bugünküne benzerdi, ancak bazı kanıtlar Orta Tunç Çağı’nın başında nispeten yüksek bir yağış dönemini, üçüncü binyılın sonunda Güneybatı Asya›nın başka yerlerinde önemli sorunlara neden olduğu düşünülen kurak bir dönemin izlediğini gösterir. Daha yağışlı koşullar ürün yetiştirmenin güvenilirliğini ve verimini arttırdı. Kültepe’nin 4 bin yıl önceki zenginliği, elverişli iklim koşullarından kaynaklanıyordu.
Kültepe/Kaniş’teki Kārum’un keşfi, günümüzden 4 bin yıl önce Orta Anadolu’daki Asurlu ve Anadolulu tüccarların günlük alışkanlıkları hakkında inanılmaz miktarda veri sağladı. Aşağı Şehir/kārum II ve Ib evrelerindeki konutlarda fırın, ocak ve seyyar mangal gibi çeşitli ateş düzeneklerinin keşfedilmesi, farklı gıda işleme yöntemlerini ve ev içi bağlamlarda kullanılan çeşitli eşyaları yeniden yapılandırmamıza olanak tanıdı. Pişmiş toprak kaseler, tabaklar, fincanlar ve günlük kullanım için çeşitli kaplar evlerde çok sayıda bulunmaktaydı. Ancak bunların bir değeri olmadığı için metinlerde nadiren tanımlanmışlardı. Metinlerde zaman zaman evlerde kullanılan tahta kaşıklar, tunç kepçeler ve tunç ya da çakmaktaşı bıçaklardan bahsedilir.
ANA BESİN KAYNAĞI ARPA VE BUĞDAY
Kaniş’in ekilebilir arazisi, su mevcudiyetine bağlı olarak tarla ve bahçelerden oluşuyordu. Kültepe tabletlerine göre, buğday ve arpa Orta Anadolu’da yetiştirilen başlıca tarım ürünleriydi. Tahıl ürünleri, borçlanma için en yaygın kullanılan ticari kalemlerdi ve borçların faizi tahıllarla ödenirdi. Kültepe metinlerinde ‘aršātum’ buğdaya, ‘še’um’ ise arpaya karşılık gelir. Metinlerdeki ‘uttatum’ ise tahıllara verilen genel bir isimdir. Kültepe metinlerinde tahılların yanı sıra ekmek, bulgur ve bunlardan üretilen biradan da sıkça bahsedilir. Sulanmayan ekilebilir arazi, insanlar ve hayvanlar için ana besin kaynağı olan arpa ve buğday (arpa) yetiştirmek için kullanılıyordu. Arpa aynı zamanda bira yapımı için malt ve ‘bira ekmeği’ de sağlıyordu.
Assur ve Kaniş›teki Asurlular günde iki öğün yemek yerlerdi: Sabah yemeği büyük ölçüde yulaf lapasından oluşurdu; ana yemek ise akşamları yenirdi. Aile üyeleri genellikle, herkesin elleriyle çektiği büyük, derin bir seramik çanağın etrafında otururdu. Yiyecekler temizlenir, hazırlanır, korunur ve kil ya da metal, ahşap, deri, taş, sepet gibi kaplarda taşınırdı. Su, yağ ve şarap büyük küplerde saklanır, bazen gömülür, bazen de sıva ya da zift ile kaplanırdı.
BİRA HAZIRLAMAK KADINLARIN SORUMLULUĞUNDA
Asur’da biranın ana maddesi arpaydı, Kaniş’te ise buğday da ekleniyordu. Ancak buğday arpadan daha pahalıydı. Kültepe’de marnuātum-birası, mazītum-birası ve tabalātum-birası olmak üzere üç çeşit bira üretildiğini anlıyoruz. Biranın hazırlanması ise evin kadınlarının sorumluluğundaydı, depolanmış malt ve bira ekmekleriyle genellikle günlük olarak hazırlanırdı. Kadınlar günlük bira üretiminden arta kalanları, özellikle de sıvı süzüldükten sonra kalan tortuyu kullanabiliyorlardı. Bu ürün insan tüketimi için uygun değildi ancak domuzlar için mükemmel bir gıda takviyesiydi.
Neden böyle söylediniz: “Kudubish’in bana verdiği 20 çuval buğday ve 15 çuval arpadan başka bir şey yok!” (...) Bira hazırlamak için 10 çuval malt ve 10 çuval bira ekmeği ıslat. Eğer herhangi bir tahıl istiyorsan, satın al.
SOSYAL HAYAT VE İÇKİ KÜLTÜRÜ
Kaniş Aşağı Şehri’ndeki evlerde yaşayan tüccarlar yiyeceklerini pazardan ya da sokak dükkanlarından, komşu çiftçilerden satın alırlardı. Bir sürahi bira içmek için bir meyhaneye de gidebilirlerdi. Çeşitli mühür baskılarından ve bulunan çanak çömleklerden anlaşıldığı kadarıyla içmek ‘sosyalleşme’ eşdeğerde bir olaydı. Mezopotamya’da olduğu gibi Kültepe’de de iki veya belki daha fazla sayıda kişinin bir araya gelip aynı kaptan pipetlerle, birden fazla ağzı olan kaplardan veya vazolardan bira veya şarap içmesi yaygındı Bu pipetlerden bakırdan yapılmış bir tanesi Kültepe kazılarında bulunmuştur.
Tüccarlar, kervanlarıyla seyahat ettiklerinde, geceyi geçirmek için hanlarda dururlardı. Bazen kişilerin içki içerken ölçüyü kaçırdığına dair ibareler de metinlere giriyordu. AKT III 88 nolu tablette mektubu gönderen Ennum-Aššur arkadaşı ve meslektaşı Lalum’u zor zamanlarında çok fazla içtiği için uyarır: “Adam ol! Kendini koy verme, çok içme!”
TC III 60 nolu tabletten de fazla içkinin Asurluların ticaretine kötü bir şekilde etki edebildiğini öğreniyoruz: Sarhoşken “Ikūppiya’ya verdiğiniz kušītum giysisi için 1/3 mina gümüşün ödemesini almadınız, ona ödetin!”
Bazı tüccarlar da Aššur-imitti’nin Kt. c/k 284 nolu mektubunda belirttiği gibi, gün boyunca içmediklerini iddia etmek zorunda kalır: “Tanrı Aššur, gün boyunca içmediğime tanığım olacak! Tanrı Aššur kraldır.”
Asur’daki birçok geleneğin bu tüccarlar sayesinde Anadolu’ya taşındığını çivi yazılı tabletlerden biliyoruz. Bu tabletlerden öğrendiğimize göre dört bin yıl önce Anadolu ile Mezopotamya krallıkları arasında kurulan ilişkiler, sadece ticaret ile sınırlı kalmamış gibi görünüyor. İş için Asur’dan gelen tüccarların aynı zamanda Anadolu insanının yaşam biçimine de dokunduğu anlaşılıyor. Şarabın anavatanı Anadolu insanının sofrasında, şarabın yanı sıra çok daha erken dönemlerden itibaren Mezopotamya’da içilen biranın da yer bulduğunu tabletlerden ve arkeolojik buluntulardan anlıyoruz.
*Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi, Arkeoloji Bölümü, Protohistorya ve Önasya Arkeolojisi, Prof. Dr.