DTK kongresinden 'birlik' çağrısı

DTK 8. Olağan Kongresi’nin sonuç bildirgesi yayımlandı. Kongrede ele alınan konulara yer verilen bildirgede şöyle denildi: "DTK, halkımızın karşı karşıya olduğu tehdit ve tehlikelere karşı tüm Kürdistani yapıları öngörüye ve duyarlılığa çağırmıştır. Bu nedenle ulusal birliğin, günümüzde her zamankinden daha büyük bir anlam ve hayati önem kazandığına vurgu yapmıştır." 

Abone ol

DİYARBAKIR - Demokratik Toplum Kongresi (DTK) 8'inci Olağan Kongresi’ni yaptı. Geçen cumartesi gerçekleştirilen kongrede gündemdeki konular tartışıldı ve yeni eş başkanlar da seçildi. DTK'nın Eş Başkanlığı'na Leyla Güven ile HDP Ağrı Milletvekili Bedran Öztürk, seçildi.

DTK kongresine ilişkin sonuç bildirgesinde “Kongremiz, konukların ve delegasyonumuzun kapsamlı değerlendirmeleri, eleştiri ve özeleştirileriyle yaşadığımız dönemin ruhuna ve ihtiyaçlarına uygun bir tartışma, değerlendirme ve kararlaşma platformu olmuştur” bilgisine yer verildi.

'KÜRT SORUNUNA BARIŞÇIL ÇÖZÜM' VURGUSU

DTK’nın çalışmalarını şeffaf yürüttüğü belirtilen bildirgede, şöyle denildi: “DTK’nın, Kürt sorununun adil, demokratik ve barışçıl çözümü için yürüttüğü çalışmalar, gerek Türkiye’deki demokratik kurumlar, gerekse de AB ülkeleri başta olmak üzere devletler ve sivil toplum örgütleri nezdinde kabul görmüş, görüş, düşünce ve önerileri referans alınmış, DTK’nın tüzel kişiliğine ve çalışmalarına önemli misyon atfedilmiştir.”

Bildirgede, DTK’nın, yürütülen operasyonlarla 'kriminalize edilmeye çalışıldığı' belirtilerek şunlara yer verildi: "DTK’nın önceki eş başkanları Aysel Tuğluk ve Selma Irmak başta olmak üzere, eski ve yeni yöneticilerimize yönelik soruşturma, gözaltı ve tutuklama operasyonlarının yapılmıştır. Bu operasyonlar DTK’nın demokratik ve meşru mücadelesini engelleyemeyecektir.  OHAL ve KHK’larla kurumlaştırılmaya çalışan faşizme karşı tüm demokratik güçlere, birlikte demokrasi mücadelesinin yükseltilmesi için dayanışma çağrısı yapıyoruz."

ÖCALAN’A YÖNELİK TECRİT

Bildirgede, İmralı'da tutuklu bulunan PKK lideri Abdullah Öcalan’a yönelik tecride de dikkat çekildi. Öcalan’ın yaklaşık iki yıldır kimseyle görüştürülmediğinin vurgulandığı bildirgede şöyle denildi:

“Kongremiz, Kürt halk önderi Sayın Abdullah Öcalan üzerinde iki yılı aşkın bir süredir devam eden tecrit politikasının, Kürt halkına karşı geliştirilen soykırım politikasının başarıya ulaşabilmesi için stratejik bir plan olarak tekrardan devreye konulduğunu bir kez daha vurgulamıştır. Ayrıca, Kürt halkının iradesi olarak gördüğü sayın Öcalan’a karşı uygulanan tecridi halkımızın öz iradesine karşı yapılmış bir darbe olarak değerlendirmiştir. Kongremiz, Kürt Halk Önderi Sayın Abdullah Öcalan’ın özgürlüğünün halkımızın özgürlüğü olduğunun bilincinde olarak, bunu tüm çalışmalarının odağına yerleştirmeye ve tecridin halkımızın kırmızı çizgisi olduğunu vurgulamıştır.”

TUTUKLAMALAR VE KAYYIM ATAMALARI

Bildiride Öcalan’ın özgürlüğü için ulusal ve uluslararası kamuoyuna ve demokratik kurumlara destek verme çağrısı yapıldı.

HDP’li milletvekilleri ile DBP’li belediye başkanlarının tutuklanması, belediyelere kayyım atanması da DTK’nın 8'inci Kongresi’nin gündemindeydi. Bildirgede konuyla ilgili şunlar yer aldı:

“Kürt halkının seçilmiş siyasi iradesi olan milletvekilleri, belediye eş başkanları ve Kürt siyasetçilerine yönelik yapılan operasyon, gözaltı ve tutuklama uygulamalarını; halkımızın binbir emekle kazandığı belediyelerine kayyum atamalarını; Kürt sivil toplum örgütü ve iş insanlarına yönelik sindirme politika ve uygulamalarını bir siyasi kırım olarak değerlendirmiş; bu uygulamaları, Kürt halkını ve onun meşru dinamiklerini tamamen demokratik siyasetin dışına iterek, meşru olmayan  suni ‘siyasi güç odakları oluşturma’ politikasının hayata geçirilmesi olarak değerlendirmiştir.”

Kadın cinayetlerinin artış gösterdiğine işaret eden bildirgede, "kadının özgürlük mücadelesindeki öncü rolü engellenmek isteniyor" denildi.

SİHA'LAR İÇİN ÇAĞRI

DTK 8'inci Olağan Kongresi’nin bildirgesinde SİHA’ların sivilleri vurmasına da değinildi.Bildiride  SİHA’larla 90’lı yıllardaki faili meçhul cinayet uygulamalarının bir kez daha hayata geçirildiği ve açıktan sahiplenildiği belirtildi. Bildirgede, şöyle denildi:

“Kongremiz, SİHA’larla sivil halkımıza yönelik gerçekleştirilen cinayetler, Türkiye metropollerinde çalışmaya giden Kürt inşaat ve tarım işçilerine yönelik yapılan linç ve katletme uygulamaları karşısında halkımız başta olmak üzere tüm ulusal ve uluslararası kamuoyunu, demokratik çevreleri duyarlı olmaya çağırmıştır.”

İHRAÇ EDİLENLERLE DAYANIŞMA ÇAĞRISI

Kongrenin gündeminde KHK ile ihraç edilen, sürgüne gönderilenlerin sorunlarına da yer verilirken şöyle denildi: “KHK’larla ihraç edilen, gözaltına alınan, tutuklanan ve sürgüne gitmek zorunda kalan yüzbinlerce işçi, kamu emekçisi, siyasetçi, akademisyen, gazeteci ve basın çalışanı tüm kesimler ile dayanışmanın ve sahiplenmenin halklarımız açısından ortak bir değer ve sorumluluk olduğunu vurgulamış, bunun için mücadele sözü vermiştir.

MEZOPOTAMYA HALKLARI VE İNANÇLARI

Bildirgede, Mezopotamya medeniyetinin doğuşu, gelişimi ve toplum-doğa değerlerinin tüm Mezopotamya halklarının ve inançlarının emeği, alın teri, mücadelesi ile yaratıldığına işaret edildi. Bildirgede, “Ermeni, Süryani, Êzidî ve Alevi halklarının ibadet yerlerine karşı geliştirilen düşmanca politikaları, mallarına ve topraklarına el konulması uygulamalarını farklı inançlara, kimliklere ve kültürlere karşı tahammül edememenin nedeninin, tek tip faşist, Sunni ve erkek bir toplum yaratmayı amaçlayan, ötekileştiren ırkçı ve düşmanca politikaların bir sonucu olduğu değerlendirmesini yapmıştır” denildi.

Bildirgede, ayrıca “Aysel Tuğluk’un annesinin cenazesinin defnine Kürt ve alevi kimliği nedeniyle yapılan insanlık dışı, ilkel, barbar ve canavarca saldırıyı, AKP zihniyetinin geliştirdiği bu düşmanca politikaların sonucu olarak değerlendirilmiştir” ifadeleri yer aldı.

Bildirgede, “Ermeni, Süryani, Êzidî ve Alevi halklarımızla en üst düzeyde dayanışmanın geliştirilmesini ve birlikte mücadele etmeyi temel bir ilke olarak bir kez daha vurgulamıştır” denildi.

ÖZYÖNETİM TALEBİ 

Özyönetim talebinin hak olduğu vurgulanan bildirgede, “AKP hükümetinin, halkımızın özyönetim taleplerine karşı Sur, Cizre, Nusaybin, Silopi, Şırnak, Silvan, İdil, Yüksekova vd. Kürt ili ve ilçelerinde gerçekleştirdiği bütün yıkım ve kırım politikalarını bir kez daha lanetlemiştir” denildi.

Diyarbakır’ın Sur ilçesinde ve Hasankeyf’te devam eden yıkım çalışmaları DTK’nın gündemindeki konular arasındaydı.

Bildirgede, Sur ve Hasankeyf’te zirveye çıkan bu yıkım projelerinin; Mezopotamya halklarının tarihine, kültürüne ve tüm yaşam değerlerine doğrudan bir saldırı olarak değerlendirildi.

TEK TİP ELBİSE UYGULAMASINA KARŞI ÇAĞRI

Cezaevlerinde tek tip elbise uygulamasının 12 Eylül döneminde denendiğini ve buna karşı siyasi tutukluların direniş gösterdiğinin hatırlatıldığı bildirgede, “Halklarımız ve tüm demokratik güçlerle tam bir dayanışma içerisinde, tek tipleştirme politikalarına karşı zindan direnişçilerinin yanında olacağını yüksek bir kararlılıkla dile getirmiş, tüm Kürdistan ve Türkiye halklarını bu konuda duyarlı ve sahiplenici bir tutum geliştirmeye çağırmıştır” ifadeleri kullanıldı.

BAĞIMSIZLIK REFERANDUMUNA DESTEK

DTK’nın  gündem maddelerinden biri de İKBY’de 25 Eylül’de gerçekleştirilecek bağımsızlık referandumuydu. Bildirgede şöyle denildi:

“DTK 8. Olağan Kongresi; 25 Eylül’de Güney Kürdistan’da yapılacak olan bağımsızlık referandumuna karşı bölge devletlerinin geliştirdiği tehdit, şantaj ve baskı politikalarını şiddetle kınamış, Güney Kürdistan halkıyla tam bir dayanışma içerisinde olduğunu belirtmiş, tüm dünya halkları gibi Kürt halkının da, Kürdistan’ın dört parçasında kendi kaderini belirleme hakkının meşru, evrensel ve inkar edilemez bir hak olduğu gerçeğine vurgu yapmıştır.

Güney Kürdistan halkının Bağımsızlık referandumunda çok güçlü bir irade ve kararlaşma ortaya çıkartacağına ve bunun ulusal birliğimizin güçlendirilmesinin vesilesi olacağına olan inancını ve isteğini tüm halkımızla paylaşmayı ulusal bir görev  ve sorumluluk saymıştır."

'KÜRDİSTAN PARLAMENTOSİ İŞLETİLMELİ'

Bildiride referanduma ilişkin eleştiriler de yapıldığı belirtilerek şöyle denildi: "Kongremiz bu istek ve inancını dile getirmekle birlikte; referandum kararının alınış şekline dönük eleştirilerini de yapmıştır. Özellikle Güney Kürdistan parlamentosunun işletilerek, referandum kararının tüm partilerin ortak kararı haline getirilmemesini, demokratik ve katılımcı bir yöntemle alt yapısının güçlendirilmemesini önemli bir eksiklik olarak değerlendirmiştir. Halkımıza önderlik eden siyasi partiler ve kanaat önderlerinin tüm halkımızın kaderini belirleyen konularda, ortak bir irade ve kararlaşma ortaya çıkarmalarının hayati olduğuna vurgu yapmıştır. Bu nedenle, Güney Kürdistan Parlamentosunun işletilerek, bütün siyasi parti ve çevrelerle birlikte ortak bir irade ortaya çıkarmasının, böylesine stratejik sonuçları olan referandum kararının parlamentoya mal edilmesi gerektiğinin demokratik olduğu kadar hayati bir önem taşıdığını da Kürdistan’ı ve ulusal anlayışımızın bir gereği olarak dile getirmeyi zorunlu görmüştür. Bu demokratik ve katılımcı yöntemin,  siyasal açıdan olduğu kadar, ulusal ve uluslararası camiada da güçlü bir dayanışma zeminin yaratılması, kazandırıcı olması, olası tüm saldırı ve baskıların ulusal birlik ruhuyla geri püskürtülmesi açısından önemli olduğunu işaret etmiştir.

Gecikmeli olarak da olsa, 15 Eylül 2017 tarihinde Güney Kürdistan Parlamentosunun toplanarak referandum kararını, parlamentonun ortak kararı haline getirmesini olumlu ve önemli bir gelişme olarak değerlendirmiştir. "

ROJAVA’DA YAŞANAN GELİŞMELER

Bildirgede Suriye ve İran’daki gelişmeler de değerlendirildi ve şöyle denildi: “Rojava devriminin etkilerinin tüm Suriye topraklarını ve halklarını içine alarak genişlik ve yaygınlık kazanmasını, Demokratik Suriye Federasyonu’na doğru evrilmesini büyük bir heyecanla değerlendirmiş, bu gelişmelerden büyük bir moral güç aldığını ifade etmiştir. Başur’da, Bakur’da, Rojava’da ve Rojhilat’ta halkımızın siyasi ve toplumsal anlamda çok tarihi ve önemli kazanımlar elde ettiği ve büyük gelişmeler ortaya çıkardığı gerçekliğinden büyük bir kararlılık ve moral kazanmıştır.”

ULUSAL BİRLİK ÇAĞRISI

DTK 8'inci Olağan Kongresi sonuç bildirgesinde son olarak ulusal birlik çağrısı yapıldı: “Kongremiz, bütün bu gelişmelerin ve kazanımların bölge sömürgeci devletlerin halkımıza karşı düşmanlıklarını ve tehditlerini daha da körüklediğini dile getirmiştir. Halkımızın karşı karşıya olduğu tehdit ve tehlikelere karşı tüm Kürdistani yapıları öngörüye ve duyarlılığa çağırmıştır. Bu nedenle ulusal birliğin, günümüzde her zamankinden daha büyük bir anlam ve hayati önem kazandığına vurgu yapmıştır. Süleymaniye’de gerçekleştirilen Ulusal Birlik Çalıştayı’nı son derece önemli görmüş ve bu çalışmanın derinleştirilerek Ulusal Kongre ile taçlandırılması isteğini, beklentisini ve inancını yüksek bir Kürdistan’i duygu, inanç ve refleksle ortaya koymuştur.” (DUVAR)