Dünya bu salgına hazırlıklı değildi ama bir sonrakine olmalı

Küresel Hazırlık İzleme Kurulu, gelecekte yaşanacak sağlık acil durumlarıyla başa çıkabilmek için tutarlı bir eylem planı çağrısında bulunuyor.

Abone ol

Elhadj As Sy*

İki yıl önce, korona virüsü salgınının patlak vermesinden henüz üç ay önce, Küresel Hazırlık İzleme Kurulu (GPMB/Global Preparedness Monitoring Board), uluslararası topluma bir küresel salgın yaşanmasının an meselesi olduğu ve dünyanın hazırlıklı olmadığı hususunda bir uyarıda bulundu. Trajik bir şekilde, haklı olduğumuz ortaya çıktı.

Yaklaşık beş milyon kişinin doğrudan ölümüne ve ekonomik yıkıma neden olan 20 aylık Covid-19 salgınının ardından, bir kez daha dünyanın hazırlıklı olmadığını ifade ediyoruz. Ne mevcut salgını yakın bir gelecekte bitirme, ne de bir sonrakini engelleme kapasitesine sahibiz.

EŞİTSİZLİK VE REHAVET SALGINI KÖTÜLEŞTİRDİ

Bu salgında yaşanan feci başarısızlıklara şaşırmamak gerek. Uzun bir eşitsizlik ve eylemsizlik geçmişine dayanıyorlar. Hayatımızı paramparça eden pek çok trajediden ötürü büyük bir utanç duymalıyız. Üzülmeli ve öfkelenmeliyiz. Çünkü büyük kısmı önlenebilir olan milyonlarca ölüm ne normal ne de kabul edilebilir bir şeydir.

Covid, aşılara, tedavilere ve kişisel koruyucu donanıma erişimin ödeme kabiliyetinize bağlı olduğu, mutsuzluk verici bir yoksullar ve zenginler dünyasını ortaya çıkardı. En çok dikkat çeken husus, ahlaki yapımızı zedeleyen ve bu salgının artık ortak bir sorun olmadığını teyit eden aşı adaletsizliği oldu. Aşı dağılım oranları, neredeyse kusursuz biçimde gelir dağılımını izliyor.

Küresel eşitliğin olmaması, kısmen küresel dayanışmanın adalete değil cömertliğe dayandığı şeklindeki temel yanlış anlamadan kaynaklanıyor. Bununla birlikte, küresel sağlık acil durumunda ve daha geniş bağlamdaki uluslararası sistemde uzun zamandan beridir sürmekte olan sistem temelli eşitsizliklerden kaynaklanıyor. Sağlık acil durumu hazırlık ve müdahale aşamalarının finansmanı büyük oranda belirli bir amaca uygun, ikili ve çok taraflı kalkınma yardımlarına dayanıyor. Düşük ve orta gelirli ülkeler, çoğunlukla yetersiz biçimde temsil ediliyor, topluluklar ile sivil toplum örgütlerini birbiriyle buluşturma fırsatları yetersiz kalıyor ve savunmasız gruplar daha da kenara itiliyor.

KUTUPLAŞAN DÜNYA SALGINLA MÜCADELEYİ BALTALIYOR

Covid, yükselişe geçen milliyetçilik, güvensizlik ve eşitsizliğin damgasını vurduğu, kutuplaşmış bir dünyada patlak verdi. Bununla birlikte, bu eğilimleri daha da hızlandırdı. Yetersizlikler, en tepeden başlıyor. BM Genel Kurulu, BM Güvenlik Konseyi, Dünya Sağlık Konseyi, diğerlerinin yanı sıra G7 ve G20 liderleri, niyet beyanları haricinde pek az çaba gösterdiler.

Daha da kötüsü, salgını denetim altına almanın ve bir sonraki salgına hazırlanmanın anahtarı topluca hareket etmek olsa da, sağlık acil durum ekosisteminde bir reform yapmak için gereken mevcut süreçler dağılmış halde ve bu, yaşanan bölünmeyi daha da beter bir hale getirebilir.

Salgın, getirdiği tüm güçlüklere karşın, bize bir fırsat da sundu. Bilimin tehlikeli hastalıkların etkilerinin azaltılmasında oynayabileceği hayat kurtarıcı ve ilham verici rolünü takdir etmek için bize bir fırsat verdi. İnsanların birbirlerine sunabildikleri nezakete, teselliye ve dayanışmaya tanık olduk. Bunun yanı sıra, küresel sağlık acil durum sisteminin temel bir reforma ihtiyaç duyduğu hususunda fikir birliğine vardık.

Hazırlık süreci toplumlar ve ülkelerle başlar. Her ülke kendi nüfusunun korunmasından sorumludur. Her ülkenin halkına verdiği taahhütleri yerine getirmesi gereklidir. Her ülke daha fazlasını yapabilir ve yapmalıdır. Buna karşın, küresel hazırlık, ulusal hazırlığın toplamından daha büyüktür. Uyumlu, toplu ve organize bir eyleme ihtiyacı vardır. Özünde eşitlik, hesap verebilirlik, dayanışma, karşılıklılık ve kapsayıcılığı ön planda tutan yeni bir küresel toplumsal sözleşme yatmalıdır.

İŞ BİRLİĞİNE DAYALI BİR SİSTEM OLUŞTURULMALI

Bu sebeple, yeni raporunda GPMB uluslararası toplumun gelecekte yaşanacak sağlık acil durumlarına hazırlık yapma biçimini değiştirmek amacıyla daha güçlü bir siyasi liderlik ve hesap verebilirlik çağrısı yapıyor. Güney yarımküredeki ülkeler de dahil olmak üzere, ülkeleri sivil toplum, özel sektör ve diğer paydaşlarla beraber çalışmaya, salgınlara hazırlık ve müdahale ekosistemini daha da güçlendirmek için ivedi tedbirler almaya; Dünya Sağlık Örgütü’nde (DSÖ) uluslararası bir anlaşma üzerinde görüşmeler yürütmeye; Dünya Bankası bünyesinde yeni bir finansman aracı oluşturmaya; ve sağlık acil durumları için kamusal ürünleri çoğaltmak ve verileri paylaşmak için her yere yayılan mekanizmalar geliştirmeye çağırıyoruz. Ve bu ekosistemin temelinde kaynaklar ve yetki ile güçlendirilmiş ve desteklenmiş bir DSÖ’ye ihtiyaç duyuyoruz.

Aynı zamanda liderlerimizi, hükümetlerimizi ve kurumlarımızı sorumlu tutmada mühim bir rol oynayan bağımsız gözlemin öneminin de altını çiziyoruz. Bu eylemler, hep birlikte küresel hazırlık ve takip hususlarında tutarlı bir plan meydana getirilmesine yardım edecektir. Bu çözümlerle yol alırken, geçmişin verdiği dersleri dikkate almalı ve eşitliği ve karşılıklı bağlılığı içeren bir tasarım geliştirmeliyiz.

Değişime açılan fırsat penceresi süratle kapanıyor. Dünyanın kimi bölgelerindeki hayat yeni bir normale dönüşür ve dünyanın dikkati başka yerlere dağılırken, aciliyet duygusu da kayboluyor.

Yapmamız gereken şeyi biliyoruz. Sistemi yeniden şekillendirmeyi amaçlayan yüzlerce öneri mevcut. Göründüğü kadarıyla bunu yapamıyoruz. Fakat bunu yapmak zorundayız. Hastalığın hiçbir sınır tanımadığını zor yoldan öğrendik. Tamamımız güvende olana dek hiçbirimiz güvende olmayacağız. Artık kelimelerden eyleme geçmemiz gerekiyor.

*Elhadj As Sy, Küresel Hazırlık İzleme Kurulu’nun eş başkanıdır.

Yazının orijinali The Guardian sitesinden alınmıştır. (Çeviren: Tarkan Tufan)