Dünya Forum: Arjantin’in Plaza de Mayo Anneleri
Arjantin’deki “Kirli Savaş” sırasında, 1976’dan 1983’e dek, askeri darbe hükümeti muhalif insanları kaçırdı, işkence yaptı ve öldürdü. Rejimin kaybettiği bu insanlar için yürüyen her kadının, hükümetçe ellerinden alınan en az bir çocuğu vardı. Bir aradayken güçlüydüler ve başlarına beyaz eşarplar bağlayarak halkı da yanlarına aldılar; bu eşarplar, zaman içerisinde onların sembolü haline geldi.
DUVAR - On dört kadın, Nisan 1977’de, Arjantin yönetiminin gözaltına aldığı çocuklarının akıbetine ilişkin bilgi vermeyi reddetmesinin ardından, Başkan Videla’ya bir talep mektubu sunmak amacıyla Buenos Aires’teki Mayıs Meydanı’nda (Plaza de Mayo) toplandı ve ardından gerçekleşen polis saldırısıyla dağıtıldılar. Daha sonra, başkanlık sarayının karşısında bulunan Mayıs anıtı çevresinde yürümeye başladılar. Askeri diktatörlüğe karşı çıkmaya cesaret etmeleri nedeniyle, “Mayıs Meydanı’nın Çılgın Kadınları” olarak adlandırıldılar; çünkü korku ve baskı, onları eylemlerinden vazgeçirmeye yetmiyordu. Birçoğu bu direniş boyunca devlet tarafından kaçırıldı ve öldürüldü.
Mücadele ilerledikçe, birçok kurbanın maruz bırakıldığı “tüm siyasi rakiplerin yok edilmesi” planının yarattığı dehşetin büyüklüğünü açığa çıkardılar. Bu eylemle yaşadıkları acılar, meydanın ismini alan ve şiddet içermeyen bir hareket oluşturarak uzun bir mücadelenin ve sevginin öznesine dönüştü.
ACIYLA DOLU BİR TARİH
Resmi kurumların eylemsizliği, sessizliği ve suç ortaklığıyla karşı karşıya kalan ve Arjantin’in yetersiz yasal mekanizmalarını tüketen 'anneler', uluslararası otoritelerden, evrensel olarak kabul edilen uygarlık normlarına uymalarını talep ettiler. Askeri rejimin işlediği insan hakları ihlallerinin ciddiyetinden dolayı baskıcı ve yok edici bir düzenin korunması tehlikesini gördükleri için kendi ülkelerinde ve dünyanın her yerinde meydana gelen bu tür olaylara karşı yeni fikirler üretmeye çalıştılar. Anneler, 'barışın hakikat ve adalet olmadan imkânsız olduğunu' dile getirmeye devam ettiler.
Yıllar içinde, her hafta aynı hikâyeye sahip anneler bir araya gelecek ve kadınların kalabalığı büyüyecek, çocuklarının ölü mü yoksa diri mi olduğunu öğrenmek için çaresizce yanıt arayacaklardı.
Yürüyen her kadının, hükümetçe ellerinden alınan en az bir çocuğu vardı. Bir aradayken güçlüydüler ve başlarına beyaz eşarplar bağlayarak halkı da yanlarına aldılar; bu eşarplar, zaman içerisinde onların sembolü haline geldi.
Ordu, diktatörlüğüne karşı çıkan ve bu düzene uymayı reddeden insanları tutuklamıştı. Tutuklanan kadınların bazıları hamileydi. Yaklaşık 500 bebek annelerinden alınmış ve askeri ailelere evlatlık verilmişti. Rejim, devrimci ailelerden doğan çocukları kaçırmanın ve onları sağcı, muhafazakâr ve militarist bir zihniyetle büyütmenin bir görev olduğuna inanıyordu.
CUNTA DÖNEMİNDE GERÇEKLEŞEN SOYKIRIM
Arjantin’deki “Kirli Savaş” sırasında, 1976’dan 1983’e dek, askeri hükümet, devrimcileri kaçırdı, işkence yaptı ve öldürdü; çünkü askeri rejimin tüm siyasi muhalifleri “terörist” olarak görülüyordu. Muhaliflerin çoğu genç insanlar, öğrenciler ve rejimle ilgili memnuniyetsizliklerini ifade etmeye çalışan diğer insanlardı. Kaçırılan insanlar “ortadan kayboldu” diye nitelendiriliyordu. Hükümet, ailelerin cesetleri bulmasına veya torunlarını geri almasına yardımcı olacak tüm kayıtları yok ediyordu.
Kilise tarafından da desteklenen askeri cunta, işi, hamile kadınları öldürmeye kadar vardırmıştı. Çoğu kadını doğum yapana dek cezaevlerinde ve toplama kamplarında tuttular. Sonraki yıllarda, bu kadınların çoğunluğunun uyuşturularak uçaklara bindirildiği ve okyanusa atıldığı ortaya çıktı. Bu imha operasyonlarına “ölüm uçuşları” adı veriliyordu. Plaza de Mayo’nun çaresiz anneleriyse, öncelikle, rejimin ölümcül baskısı esnasında katledilen kızlarının kayıp bebeklerini bulmayı amaçlıyordu.
ARJANTİN’DE BAŞLAYIP DÜNYAYA YAYILAN BİR HAREKET
Kaybedilen sadece çocuklar değildi, onların anneleri, babaları, öğrenciler, gazeteciler ve sanatçılar da büyük bir katliama maruz kalmıştı. Son bilgiler ışığında, Arjantin askeri cuntası tarafından 30 bin kişinin öldürüldüğü tahmin ediliyor. Hâl böyleyken, Plaza de Mayo Anneleri’nin çabalarıyla 256 çocuk tespit edildi ve bunların 137’si biyolojik aileleriyle yeniden bir araya getirildi. Sonraki yıllarda, birçok Arjantinli yetkili, işledikleri suçlardan dolayı tutuklandı ve mahkûm edildi.
Askeri hükümetin baskı ve sansürü, konunun tartışılmasına izin vermiyordu. Bu terör devletine karşı konuşan herkes kendi hayatını tehlikeye atıyordu. Buna rağmen, çocuklarının ortadan kaybolması karşısında, bir grup anne, her Perşembe günü Plaza de Mayo’da buluşmaya başladı. Şiddet içermeyen gösteriler düzenlediler. Yürürken, “Çocuklarımızı istiyoruz; Onların nerede olduklarını söylemelerini istiyoruz. Ne olursa olsun çocuklarımıza işkence yapılmaması gerektiğini düşünüyoruz. Mahkemeye çıkarılmalılar, onları görebilmeli, ziyaret etmeliyiz” diyorlardı.
Annelerin bu basit eylemi, halktan herhangi birinin, rejimin acımasızlığına karşı ilk defa sesini yükselttiği durumdu. Gün geçtikçe çocukları “kaybolan” kadınların hareketi büyüdü ve sayıları arttı. Haftalık gösterilerin bazılarında kayıp çocukların resimlerini de taşıdılar.
ŞİDDETSİZ EYLEMLERLE BÜYÜDÜLER
Annelerin diktatörlüğe karşı şiddet içermeyen eylem ve ifadeleri, en sonunda uluslararası alanda ilgi çekti. İnsan hakları grupları, bir büro açmaları, kendi gazetelerini yayınlamaları ve konuşmalar yapmaları için onlara yardım etmeye başladı. Her ne kadar polis onları taciz etmeye devam etse de hükümetin, rejimin yasa dışı ve acımasız eylemlerine tanıklık eden annelerin ahlaki varlığını görmezden gelmesi imkânsızlaştı.
1983 yılında sivil yönetime dönüşle birlikte, Anneler, hükümetin “Kirli Savaş” görevlilerinin affedilmesi kararına karşı direndi. Bir grup, kanıtları kurtarmaya yardımcı olmak için, demokratik hükümeti teşvik eden mevzuat kapsamında devlet görevlileriyle birlikte çalışmaya odaklandı. Başka bir grupsa, eski askeri liderleri koruyan yasalar kaldırılıncaya kadar sessizce nöbet tutmayı sürdürdü.
1970’lerin ortalarında Bolivya, Brezilya, Şili, Paraguay, Uruguay ve 1980 ve 90’larda Türkiye gibi vatandaşları “ortadan kaybolan” diğer otoriter ülkelerde de iktidara karşı gerçeğin sesi olmak amacıyla, Arjantinli annelerinkine benzer, şiddet içermeyen yöntemler kullanan annelerin eylemleri başladı.
VARLIKLARI HERKESE UMUT OLDU
Mayıs Meydanı Anneleri, günümüzde, bağımsızlık, adalet, barış, yaşam ve insan haklarına saygı, ifade özgürlüğü, özgür düşünce, eğitim, sağlık ve çalışma hakları için mücadele ederek, politik bir dönüşüm için mücadele etmeyi sürdürüyorlar.
Hareketleri, Plaza de Mayo’da haksızlıklara ve insan hakları ihlallerine karşı olan ve herkes için yaşamaya değer bir hayatın var olabileceğini iddia edenler insanları bir araya getirmeye devam ediyor. Anneler artık acılarla dolu geçmişe değil, umut dolu bir geleceğe bakıyorlar. Geçmiş, mücadeleleri için bir motivasyon haline geldi ve bu minvalde kişisel bir mücadeleden toplumsal mücadeleye geçerek, barışçı bir dünyayı inşa ediyorlar.
Kendi gündemleri ve kendi stratejileri var. Latin Amerikalı, Filistinli, Türkiyeli, Lübnanlı, İsrailli, eski Yugoslavyalı kadınlarla temas halindeler. Şiddeti, yolsuzluğu, adaletsizliği, kayıtsızlığı ve umutsuzluğu besleyen iktidarlar karşısında, ahlaki ilkeleri büyük bir inançla savunuyorlar. Ve artık bu mücadelede hiç de yalnız değiller. Arjantin’de askeri cunta döneminde ve sonraki sağcı hükümetler zamanında kaybedilen, işkenceyle öldürülen birçok insanın çocukları ve torunları da artık annelerle aynı meydanda, aynı mücadeleyi sürdürüyor. Dünyanın dört bir yanına ulaşan sesleri, diğer annelerin sesleriyle karışarak, insanlığın aydınlık bir geleceğe ulaşması yolundaki en güçlü çağrıya yol gösteriyor.
Kaynaklar:
https://www.theguardian.com/world/2017/apr/28/mothers-plaza-de-mayo-argentina-anniversary
http://base.d-p-h.info/en/fiches/premierdph/fiche-premierdph-5552.html
https://guestlist.net/article/93454/bad-history-the-mothers-of-plaza-de-mayo-argentina
http://www.womeninworldhistory.com/contemporary-07.html
https://socialhistory.org/en/collections/madres-de-plaza-de-mayo
http://www.latimes.com/world/mexico-americas/la-fg-argentina-human-rights-20170511-story.html