Dünya Kupası başlıyor!

Nihayet Dünya Kupası bugün başlıyor. Şaibeli bir ev sahipliği ilanı, yapılan yüksek harcamalar, Rusya'daki tartışmalı tribün kültürü, şehirdeki protestolar, vize verilmeyen bir gazeteci, dünya kupalarında ilk defa uygulanacak video hakem sistemi, son saatlerde kovulan bir teknik direktör ve üç dünya yıldızının aynı anda yer alacağı son Dünya Kupası'na başlama vuruşundan hemen önce hızlıca bir göz atalım.

Volkan Ağır vagir@gazeteduvar.com.tr

Rusya'nın ev sahipliğinde gerçekleşen 21'inci Dünya Kupası, bugün Moskova'da Luzhniki Stadyumu'nda saatler 18:00'i gösterdiğinde ev sahibinin Suudi Arabistan'ı ağırlayacağı müsabakayla başlıyor. Tarihin en sönük açılış maçlarından biri olacağa benziyor. Ama şimdi gelin makarayı biraz geri sararak kupaya geliş sürecine ve bizi nelerin beklediğine bir bakalım.

ŞAİBELİ BİR EV SAHİPLİĞİ

Dünya kupaları tarihinde iki farklı Dünya Kupası'na hangi ülkelerin ev sahibi olacağı ilk defa aynı gün açıklandı 2 Aralık 2010'da. Bu durum bile turnuva hakkında daha ilk günden bir şaibe olabileceği hissi oluşturmuştu. Sepp Blatter tarafından atanan FIFA Etik Komitesi Soruşturma Büro Başkanı ABD'li Michael J. Garcia'nın yaptığı 350 sayfalık soruşturma raporunun FIFA Etik Komitesi Yargıtay Başkanı Alman Hans Joachim Eckert'in “halka açıklanmasını sakıncalı“ bulmasıyla birlikte yayınlanmasını engelleme girişimi, daha o günden bu turnuvanın nasıl şaibeli bir şekilde Rusya'ya getirildiğini anlatabilecek nadide bir örnek. Daha sonra soruşturmanın büyümesi, Blatter'ın ve FIFA üyesi birçok kişi ile federasyon başkanlarının koltuğundan alınmasına neden olmuştu. Kupanın çirkin yüzlerinden biri olarak bunu sayabiliriz.

Adaylık sürecinde bugünkü Rusya Spor Bakanı Vitaly Mutko 10 milyar dolar harcamaya hazır olduklarını açıklamıştı. Boston Globe'da yer alan 11 Haziran tarihli Associated Press muhabiri Graham Dunbar'ın haberine göre Rusya'daki Dünya Kupası'nın resmi bütçesi 11.6 milyar dolar.  Bu açıdan tahmini olarak 15 milyar dolar harcanan 2014'te Brezilya'daki Dünya Kupası'na göre bir adım geride. Ancak burası Rusya, yolsuzluğun, kara para aklamanın bir gelenek olduğu söylenegelen bir ülkede resmi olmayan rakamlar kim bilir kaç milyar dolara erişiyor.

FIFA'nın sadece 8 stadyuma ihtiyaç duyduğunu iletmesine karşın 9 tane yeni stadyum inşa edildi, üçü ise önemli bir seviyede yenilendi. Bütün bu süreçte harcanan bütçe tüm bütçenin 3'te birine tekabül ediyor: 4.175 milyar dolar. Bu süreçte ise, İnşaat ve Odun İşçileri Uluslararası İşçi Sendikası (BWI) toplamda 17 işçinin hayatını kaybettiğini açıkladı.

POLİSTEN HOLİGANLARA TEHDİT

Rusya'daki tribün kültürü de oldukça endişe yaratıyor. Henüz iki yıl önce Fransa'da İngiltere maçı sırasında ve kale arkasındaki tribünlerde İngiliz ve Rus taraftarların kavgası hâlâ hatıralard, sokaklara taşan kavgaları da. Bu yıl 27 Mart'ta St. Petersburg'da Rusya ve Fransa milli takımlarının karşılaştığı maçta, Fransa'nın siyah futbolcularının maruz kaldığı ırkçılık da. Bu gerekçeyle İngiltere Milli Takımı futbolcusu Danny Rose, turnuva sırasında ailesinin başına bir şey gelip gelmeyeceği endişesini yaşamak istemediği için ailesini Rusya'ya getirmeme kararı aldığını açıkladı. Tribünlerde Nazileri desteklediklerini açtıkları Swastika bayrağıyla dünya aleme duyuran taraftar grupları da mevcut. Dünya Kupası'nda da benzerlerinin yaşanmaması için Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in polise verdiği emirle birlikte holiganların evini basarak korku salan polisin tavrı da net: "Ya turnuva boyunca uslu durursunuz ya da sizi Sibirya'ya tatile göndeririz." Yani bir tür ya sev ya terk et. Ülkenin eşcinsellik karşıtı yasaya sahip olması ve toplumsal olarak eşcinselliğe olumsuz yaklaşım da kupa boyunca ülkeye geleceklerce hissedilecek bir başka endişe.

ALMAN GAZETECİYE GİRİŞ YASAĞI

Almanya'nın en önemli spor muhabirlerinden Hajo Seppelt, adını dünyaya ARD için hazırladığı belgesel ile duyurmuştu. Belgeselde Rus atletlerin devlet desteğiyle nasıl doping yaptıklarını itirafçıların açıklamaları ve kanıtlarıyla ortaya koymuş, rus atletlerin olimpiyatlardan men edilmesine neden olmuştu. Seppelt, Rusya'daki Dünya Kupası içi FIFA akreditasyonu yaptırmış olmasına karşın Rusya Devleti tarafından 'persona non grata' istenmeyen kişi olarak ilan edildi ve bu turnuvayı Rusya'dan takip edemeyecek.

PROTESTOCU ÖĞRENCİLERE GÖZ ALTI

Moskova Devlet Üniversitesi'nin ormanına kurulan resmi taraftar alanı da tartışmaların odağında. Rusya devlet televizyonu haber sitesindeki habere göre, 25 bin kişilik resmi taraftar alanının kurulması için geçtiğimiz nisan ayının sonunda resmi yetkililerce verilen emirle birlikte, üniversite ormanındaki çok sayıda ağaç yasal olmayan bir şekilde kesilmiş. Bu durum elbetteki çevrecilerle birlikte öğrencilerin tepkisine neden olmuş ve çeşitli eylemler yapılmış. Rus Botanikçiler Derneği'nin taraftar alanının ormanın ortasına kurulmasının doğal hayata vereceği zararı anlattığı ve alanın yerinin değiştirilmesi konusunda taleplerini yazdıkları mektubu ise Putin cevapsız bırakmış.

Öğrencilerin üniversite ormanında taraftar alanı istememelerinin bir gerekçesi de maçların sınav dönemlerine denk geliyor olması. Yakın zamandaki eylemlerden sonra 1 Haziran'da üniversitedeki Fransızca sınavında iki öğrencinin polislerce göz altına alınması üzerine Dimitriy Petelin, alanı çevreleyen brandalara "Taraftar alanı istemiyoruz" yazdığı için vandalizm suçundan gözaltına alındı. Petelin'e destek için 50 bin imza toplansa da henüz dava düşmedi

HADİ BİRAZ FUTBOL KONUŞALIM

2010 Dünya Kupası'nda Frank Lampard'ın Almanya'ya attığı golün çizgiyi geçmesine karşın gol olarak sayılmaması, futbol teknoloji ilişkisinin hararetle tartışılmasına neden olmuştu. Gol çizgisi teknolojisi mi, ekstra çizgi hakemleri mi daha iyi derken son olarak video hakem sisteminde karar kılındı. Özellikle uygulandığı Almanya ve İtalya'da her şeye rağmen tartışmalara neden olan video hakem sistemi ilk kez bir Dünya Kupası'nda kullanılacak. Dünyanın çeşitli ülkelerinden gelen, daha önce bu sistem ile teşrik-i mesaisi birbirine eşit olmayan hakemlerin ve taraftarların da buna hazır olmamaları ne tür sonuçlar doğuracak göreceğiz. Tabii ki 'Tanrı'nın eli' gibi futbolun duygusal yanına dair efsaneleri de ortadan kaldırmasının oyunu robotlaştıracağı düşüncesi, tartışmaları da beraberinde getirecek.

24 SAAT KALA HOCA KOVMAK

Turnuvanın favorisi var mı? Bence yok. Son şampiyon Almanya'yı, 1958 ve 1962'de Brezilya'nın arka arkaya kazanmasından beri kupayı iki kere üst üste kazanan takım olmaması gerekçesiyle favori olmaktan men ediyorum! Yaşadıkları iç karışıklar da dahil. Son ev sahibi Brezilya çok güçlü bir orta sahayla turnuvada. 2014'te yaşanılan hezimeti unutturmak ve Neymar'ın kendisini ispatlamak istemesi gibi iki önemli gerekçeyle bir adım öndeler. Arjantin üç kez üst üste büyük turnuva kaybederek büyük bir travma yaşamasına rağmen bir diğer büyük aday. Messi'nin olduğu yerde her takım kupaya diğerlerinden bir adım daha yakındır. Fransa'da takımdaşlığın oturmuş olması ve oyuncuların futbol için olgun yaşları aradan sıyrılıp kupayı kaldırabilmeleri için ekibi, Deschamps'a rağmen önemli aday konumuna getiriyor. İspanya da bunlardan biriydi. Ancak turnuvanın başlamasına 24 saat kala hocaları Julen Lopetegui'yi Real Madrid ile yeni sezon için anlaşmasını federasyona bildirmeden yaptığı için göndermeleri akıllarda bir soru işareti oluşturuyor. Açılış maçında takımın başında Real Madrid efsanesi Fernando Hierro'nun sahaya çıkacak olması da yaşanılan olayı iyice garipleştiriyor. Bu takımların arasına girmesi beklenen ilk takım son sezonlarını bireysel olarak harika geçiren ve artık futbol için olgunluk yaşlarında olan futbolculardan kurulu takıma sahip olan Belçika. İngiltere genç bir ekibe sahip olmasından dolayı bu konuda bir adım geride kalıyor. Uruguay ve Kolombiya'nın da son 8'de kendilerine yer bulma ihtimali yüksek. Kalan takımlar hakkında daha fazla detayı o takımların maçları geldiğinde aktaracağımı belirtip bu kısmı şimdilik kapatıyorum.

Turnuvada bir favorinin olmaması bir ay boyunca ekran başından kalkmamamız için önemli bir gerekçe. Buna bir özel neden de ben ekleyeyim. Yaşı artık 34'e dayanan, turnuvaya Avrupa Şampiyonu unvanıyla gelen Portekiz'in yıldızı Cristiano Ronaldo'nun son Dünya Kupası olacak. Kariyeri boyunca karşılaştırıldığı Arjantinli Lionel Messi de yüksek ihitmalle son turnuvasını oynayacak. Brezilyalı Neymar ise bu iki büyük yıldız da sahadayken kendini ispatlamak isteyecek. Bu üç yıldızı yeşil sahada izleyebileceğimiz son turnuva olması da, oyuna estetik açıdan yaklaştığımızda her şeye rağmen turnuvayı izlemeye değer kılıyor. Panama ve İzlanda'nın da ilk defa Dünya Kupası'na katılıyor olması da cabası...

Tüm yazılarını göster