Nesnenin potansiyel yeni anlamlarını dert edinen heykel ve enstalasyon çalışmalarıyla tanıdığımız Duman’ın Dünya Ne Düz, Ne Yuvarlak: Tam Bir Silindir sergisi, yeni bir hakikat önerisi ortaya koyuyor, bir anlamda hakikat-sonrası zeminine bir katkı sunuyor.
Oxford Sözlüğü 2016 yılının kelimesini post-truth, yani
hakikat-sonrası olarak belirledi. Son yıllarda fake news (yalan
haber) kavramıyla beraber ele aldığımız hakikat-sonrası
tartışmaları geçen hafta gerçekleşen ilginç bir olayla ayyuka
çıktı. Bir anda Trump’ın öldüğü, nükleer sızıntı olduğu ve Üçüncü
Dünya Savaşı çıkacağı haberleri sosyal medyada dağıldı. Dağıldı
kelimesini kullandım çünkü “habercilik” diye tanımladığımız formata
pek de uygun değildi. Erdal Duman’ın .artSümer’de devam eden Dünya
Ne Düz, Ne Yuvarlak: Tam Bir Silindir sergisi üzerine düşünürken
akan bu haberler serginin günümüz siyaseti ve medyasıyla bağını
vurgulamış oldu.
“Nesnel gerçeklerin, kamuoyunun şekillenmesinde, duygulara ve
kişisel inançlara hitap edilmesi kadar etkili olmamasıyla ilişkili
ya da buna delalet eden durumlar.” Oxford Sözlüğü hakikat-sonrasını
bu cümleyle tanımlıyor. Can Yayınları’nın günümüz sosyal bilim
alanındaki tartışma kitaplarını yayınladığı Tellekt alt markasından
çıkan Lee McIntyre’nin yazdığı Hakikat-Sonrası kitabının çevirmeni
Mehmet Fahrettin Biçici sözlük tanımını bu şekilde çeviriyor.
Kitaba önsöz yazan Mirgün Cabas “İktidar sahiplerinin
yalancılığı yeni bir şey değil. Güç sahipleri (ya da gücü ele
geçirmeye çalışanlar) eskiden de yalanlara başvururdu,” diyor. Ve
Clinton’ın, Nixon’ın ve Bush’un yalanlarından örnekler veriyor.
Ancak, “Artık yalanlar bazı gerçekleri çarpıtmak ya da bazı
durumların etrafında dolanmak için başvurulan tekil girişimler
olmaktan çıktı. Yalanlar, siyasetçilerin ve onların destekçilerinin
elinde, günümüzün yeni medya imkanları sayesinde propagandanın bile
ötesine geçen gerçeği itibarsızlaştırma faaliyetine dönüştü.
Gerçeği derken, tekil gerçeklerden değil, olgu olarak hakikatten
bahsediyorum,” diyor devamında Cabas. Ve bugünkü sorunun yalan
söyleyen siyasetçiler değil, yalanın siyasetçiler için bir can
simidi olmaktan çıkması olduğunu belirtiyor.
Erdal Duman’ın sergisi de hakikat-sonrasını tartıştığımız böyle
bir zemin üzerine inşa ediliyor. Nesnenin potansiyel yeni
anlamlarını dert edinen heykel ve enstalasyon çalışmalarıyla
tanıdığımız Duman’ın Dünya Ne Düz, Ne Yuvarlak: Tam Bir Silindir
sergisi de isminden mütevellit yeni bir hakikat önerisi ortaya
koyuyor, bir anlamda hakikat-sonrası zeminine bir katkı koyuyor.
“Çünkü bu zeminde hakikatin bir önemi olmadığı gibi geçerliliği de
yok,” diyor Duman serginin önermesiyle ilgili. Ve devamında şunları
belirtiyor: “Bugünün toplumunda geçerli olan, algının ne ölçüde ele
geçirildiği ve gerçeğin değil inanılabilir olmanın daha önemli
olduğudur. Bir kişiyi ya da kitleyi kendi safınıza çekebilmek için
sadece doğruları dile getirebilirsiniz ama bunun tutarlılık ve
toplumsal çeşitlilikten ötürü zorlukları olacaktır. Zira toplum
dediğimiz zaman içinde birçok parametrenin ve farklı
perspektiflerin olduğu bir yapıdan bahsederiz. Bu süreçte kamuoyu
önderinin elindeki doğru sadece bir kesimin ya da sadece kendisinin
doğrusu olacağından gerçeğin işlevselliği son derece kısıtlı
kalır.”
MERCATOR PROJEKSİYONU DÜNYA'YI NE KADAR DOĞRU
YANSITIR?
.
“Yalan, gerçeğe göre daha kolay üretilebildiği ve kitle
içerisinde hızlı ilerletildiği için daha kullanışlıdır,” diyor
Duman. Bu yanıyla serginin isminin de hakikat-sonrası bir durumu
yaratmak açısından yeni bir gerçeklik sunduğunu belirtiyor. Ancak
bir yanıyla da sürdürülen bunca siyasal, finansal politikaların,
şirketlerin uyguladığı mali ve çevresel etkiler sonucu halkları
ezen koca bir silindiri ifade ettiğini belirtiyor.
16’ncı yüzyılın büyük coğrafyacılarından Gerardus Mercator gemi
rotalarını takip ederek günümüzde bile kullanılan haritaların
temelini atmıştır. Ancak Mercator Projeksiyonu üç boyutlu bir
yapıyı iki boyuta aktarmasından kaynaklanan sorunlarından dolayı
Kutupları olduğundan büyük gösterir. Mercator Projeksiyonu Avrupa
ülkelerini haritanın merkezine koymasından dolayı da
“Avrupa-merkezlidir.” Bu nedenle başka coğrafyalar farklı
projeksiyonlar kullanır. Erdal Duman’ın sergisinde yer alan
silindir dünyalar ise hakikat-sonrası bir dünyanın projeksiyonuna
dönüşüyor.
.
Sergide yer alan “Perdelik Amerikan Bezi” işiyse
hakikat-sonrasını ulus-devlet bağlamına çekiyor. Bir dönemin koloni
ülkelerinin bayraklarından sanatçının oluşturduğu yeni form bir top
kumaşa ve gömleğe dönüşür. Öteden beri devletlerin iç ya da dış
ilişkilerinde işleyen ve karşılık bulan kendinden olmayana karşı
tahammülü olmayan ve düşmanlık yaratan politikaların her zaman
olduğunu vurguluyor Duman. “Burada yabancı olana karşı beslenen
nefret duygusu, yönetenler açısından gerekli görüldüğü ölçüde
nefret ve düşmanlığı içinde barındıran hakikat-sonrası iddialar
sürekli olmak zorundadır. İddialar üzerinde yaratılan bu düşmanlık
üzerinden çok büyük geri dönüşler elde edilir ki bunun
sürdürülebilir olması adına ulus devletleri temsil eden bayraklar
sürekli dalgalansın.”
“Olgular ve hakikat, günümüz siyaset alanında tehlike
altındadır,” diyor Lee McIntyre Hakikat-Sonrası kitabında. “Tuhaf
ve kafa karıştırıcı görünse de hakikat-sonrası olgusu akıl sır
ermez bir şey değildir,” diye de ekliyor. Ancak meseleyi
siyasetçilerden alıp bizim, yani vatandaşın sorumluluklarını da
hatırlatıyor. “Siyasetçilerin olguları hiçe sayıp bunun için hiçbir
bedel ödemedikleri bir dünyada hakikat-sonrası, tek bir şahsın çok
ötesindedir. Liderlerimizde olduğu kadar bizim içimizde de
mevcuttur.”
Ancak McIntyre kitabının sonunda yürünebilecek bir yol daha
olduğunu vurguluyor. “Biz müsaade etmediğimiz sürece, ne
hakikat-sonrasında ne de hakikat öncesinde bulunmak zorundayız.
Hakikat-sonrası, gerçekliğin kendisiyle alakalı bir şey değildir;
insanların gerçekliğe nasıl tepki verdiğiyle alakalıdır. Bilişsel
önyargılarımızın farkına vardıkça onları tersine çevirmek için
elimiz de güçlenecektir. Daha iyi işleyen haber medyası
platformları istiyorsak onları destekleyebiliriz. Biri bize yalan
söylediğinde, ona inanmayı ya da her türden yalana karşı çıkmayı
tercih edebiliriz. Birilerinin gözümüzü boyamaya çalıştığı bu
dünyada nasıl davranacağımız kendi kararımızdır. Hakikat, her zaman
olduğu gibi hâlâ önem arz etmektedir. Vakitlice bunun farkına varıp
varmamaksa bizim seçimimizdir.”
.
“Özne ne oldu da nasıl ve ne zaman bu dünyayı terk etti?” diye
soruyor sergideki bir işinde Duman. Çünkü hakikat-sonrasında asıl
işimiz özneyi geri kazanmak.