Dünyada örneği yok: Türk tipi 'Çoklu Baro'

TBMM Adalet Komisyonu'nda kabul edilen “çoklu baro” teklifine CHP, HDP ve İYİ Parti muhalefet şerhi koydu. CHP, teklifin baroları bölmekle kalmayıp mahkemeleri de böleceği ve adaletin tesisini yok edeceği uyarısında bulundu. HDP, çoklu baronun dünyada eşi benzeri olmadığına dikkat çekerken getirilen başkanlık sistemine benzeterek, "Türk Tipi Çoklu Baro modeli" eleştirisi yaptı. İYİ Parti, TBB delege sisteminde öngörülen düzenlemeyle İstanbul, Ankara ve İzmir barolarının etkinliğinin azaltılmasının amaçlandığını vurgulayarak, “Temsilde adaleti tarihe gömüyoruz. D'Hondt sistemini uygulayalım, bütün avukatlar sandık başına gitsinler” teklifinde bulundu.

Abone ol

ANKARA - AK Parti ve MHP’nin hazırladığı 28 maddelik “çoklu baro” teklifinin Meclis Adalet Komisyonu’nda görüşmeleri tamamlandı. Türkiye Barolar Birliği ve 80 il barosunun karşı çıktığı yasa teklifi CHP, İYİ Parti ve HDP’nin itirazlarına karşın virgül dahi değişmeden komisyondan geçti.

Söz konusu yasa değişikliği teklifinin bir an önce çıkmasını isteyen AK Parti, Meclis Genel Kurulu’nda görüşülmeye başlanan 2. Yargı Paketi’ni erteleyip baro teklifini araya almaya karar verdi. Teklifin bugün TBMM Genel Kurulunda görüşülmeye başlanması bekleniyor. Teklifin Anayasaya aykırı olduğunu ve savunma bağımsızlığını zedelediğini savunan CHP, İYİ Parti ve HDP teklife muhalefet şerhi koydu.

CHP: BARO TEKLİFİ ANAYASAYA VE ADİL YARGILANMA HAKKINA AYKIRI

CHP’nin muhalefet şerhinde bir ilde birden fazla baro kurulmasını içeren yasa değişikliği teklifinin Anayasaya ve adil yargılanma hakkına aykırı olduğu vurgulandı. Anayasanın 135. maddesine göre baroların kamu tüzel kişiliği olmakla birlikte adil yargılanma hakkının da ana bileşenleri olduğu hatırlatılarak şöyle denildi:

“Anayasanın ortaya koyduğu amaçlara baroların tekliği ilkesi daha elverişlidir. Baroların tekliği ilkesinden ayrılıp çoklu baroya geçiş için amaçsal bir haklılaştırma söz konusu değildir. Teklifle bir yandan baroların siyaset yapması kurumsallaştırılırken diğer yandan da savunmanın siyasi görüş, etnik köken, inanç temelli barolara bölünmesine neden olacaktır. Avukatın bağlı bulunduğu baronun siyasi düşüncesi ve nüfuzu, davanın sonucuna etki edecek sonuçlara yol açacaktır. Bu çeşit ölçütlerle oluşacak baro, kamu tüzel kişiliği kavramının doğasıyla çelişen şekilde partizan bir nitelik taşıyacaktır. Siyasal-dinsel-ideolojik aidiyetlere göre, daha öğrencilik döneminde başlayan ayrışmalar, tarafgir avukat görüntüsünü aşikâr hale getireceği için, siyasal gücü arkasına alan savunma, gerçek olanı dile getirme sürecinin bağımsız ve tarafsız bir biçimde ortaya çıkmasını engelleyecektir. Uygulama; baroları bölmekle kalmayacak mahkemeleri bölecek, adaletin tesisini yok edecek, toplumsal birlikteliğimizi erozyona uğratacak niteliktedir” denildi.

'BAROLAR HEMŞEHRİ DERNEĞİNE DÖNÜŞÜR'

TBB Genel Kurulu'nda, her baro, baro başkanı ile birlikte 3 delege ve ilaveten her 5 bin avukat için 1 delegeyle temsil edilecek. Söz konusu düzenlemenin iktidarın totaliter yönetim anlayışından kaynaklandığına dikkat çekilen şerhte, şu ifadelere yer verildi:

“Ankara ve İzmir barolarının etkisini zayıflatma amacı taşıyan teklif göre; 99 üyeli bir baro ile 9 bin 999 üyeli bir baro, Türkiye Barolar Birliği genel kuruluna aynı sayıda delege gönderecek. Bu çarpık ve çarpılmış anlayışa göre son nüfus sayımında 84 bin 600 kişi ile Türkiye’de en az kişinin yaşandığı il olan Tunceli ile 15 milyon 519 bin 267 kişiyle en kalabalık nüfusa sahip il olan İstanbul’un milletvekili sayısını eşitlemek gerekecektir. İktidarın totaliter yönetim anlayışı, hangi haksızlığa, mağduriyete yol açarsa açsın, rakamları da kavramları da işine geldiği gibi kullanma düzeyine erişmiş durumdadır. Diğer yandan baroların kamusal kimliğinin ortadan kalkması siyasi, etnik ve inançsal yapıların ortaya çıkması, etkilerinin zamanla yok olmasına ve birer hemşeri derneğine dönüşmelerine neden olacaktır. Bu durum aynı zamanda kamu tüzelkişiliği statüsü zedeleneceği gibi, bu statünün, sendika ve dernek şeklinde farklı mesleki örgütlere dönüş riski bulunmaktadır.”

'FETÖ’NÜN YARIM KALAN İŞİNİ AK PARTİ TAMAMLIYOR'

AK Parti’nin baroları etkisiz kılmak için FETÖ’nün yarım kalan projesini hayata geçirmeye çalıştığı ifade edilen CHP şerhinde ayrıca şu değerlendirmeler yapıldı:

“Teklifi, hazırlayanlar ve altında imzası bulunanlar bakımından tam anlamıyla hukukun katledilmesi; siyaseten çelişki ve tutarsızlarla doludur. Sözde meşruluk zemini kurma çabasına giren iktidar partisi mensupları, tek adamın hırsı uğruna ülkemizin geleceğini, geçmişteki gibi tehlikeye atmaktadır. 2013 yılında FETÖ’nün baroları etkisiz kılma amaçlı projesinin esas alındığı teklifle adeta FETÖ’nün yarım kalan işi tamamlanmaktadır” denildi.

ŞORTLA, PARMAK ARASI TERLİKLE MAHKEMEYE KATILIM OLABİLİR

Şerhte aynı zamanda teklifte yer alan avukatların mahkemedeki kılık kıyafetlerine ilişkin düzenlemeye de karşı çıkıldı, “Türkiye Barolar Birliği tarafından şekli belirlenen cübbe dışında herhangi bir kıyafet zorunluluğuna tabi tutulamayacağı kaydedilmiştir. Getirilmek istenen maddenin uygulamaya konulması halinde, şortla ya da parmak arası terlikle mahkemelere katılımlar söz konusu olabilecektir. Bu gerekçelerle maddenin teklif metninden çıkarılması gerekmektedir.

HDP: TÜRK TİPİ ÇOKLU BARO SİSTEMİNİN DAYATILMASI TEHLİKELİ

HDP şerhinde hiçbir altyapısı olmayan kanun teklifinin meslek sorunlarını çözmek yerine mesleği marjinalleştiren bakış açısı ile ele alındığı ifade edildi. Baroların anayasal niteliği olan kuruluşlar olup bağımsız ve özerk olduklarına dikkat çekilen şerhte, ancak avukatların baktıkları davalara göre kodlandıkları, hali hazırda 500 civarında avukatın ise cezaevlerinde olduğu kaydedildi.

Çoklu baronun dünyada eşi benzeri olmadığına dikkat çekilen şerhte, “Daha evvel de anayasa değişikliği ile başkanlık sistemi ülkeye entegre edilmiş, böylece tek adam rejiminin zararları ortaya çıkmış durumdadır. Türk Tipi Çoklu Baro modeli ülke gündemine sokulmuştur. Neye benzeyeceği ve ortaya çıkaracağı sorunların gözle görülebilir olduğu bir sistemin dayatılması son derece tehlikelidir.

'BU TEKLİFİN MAĞDURLARI KADINLAR, ÇOCUKLAR VE EMEKÇİLER OLACAK'

HDP şerhinde, teklifin yasalaşması durumunda toplumun hak kaybına uğrayacağı, yeni düzenleme ile baro başkanlığı seçimleri ile yargıdaki siyasallaşmanın derinleşeceği belirtildi, “Baro başkanlığı seçimlerinin siyasi partilerin girdiği seçim yarışına dönüşmesi kaçınılmaz olacak ve yargıdaki siyasallaşma derinleşecektir. Bunun da savunma hakkına halel getirmesi kaçınılmazdır. Bu kanun teklifi yasalaştığında, gerçekten de mağdur olacak olanlar, savunmasız kalacak olanlar; kadınlar olacak, çocuklar olacak, iş cinayetleriyle karşı karşıya kalacak olan emekçiler olacak, ezilen halklar olacak ve gerçek anlamda ekonomik krizin etkilerine maruz kalan insanlar ve emekçi kitleler en çok etkilenen kesimler olacaklardır” denildi.

İYİ PARTİ: ÇOKLU BARO SİSTEMİ İKTİDARIN TEK DEVLET SAVUNMASINA TEZAT

Çoklu baro sisteminin devletin üniter yapısı ile bağdaşmadığını savunan İYİ Parti ise, muhalefet şerhinde şu unsurlara dikkat çekti:

“Tek Millet, Tek Bayrak, Tek Vatan, Tek Devlet” sloganını benimseyen iktidar partisinin “Çoklu Baro” sistemini savunması tezat oluşturmaktadır. Çoklu baro sisteminin kurulması halinde oluşacak müstakil ve politize baroların oluşumu, hâlihazırda siyasi baskı altında karar almak zorunda olan hâkimlerin de içerisinde bulundukları durumu zorlaştıracaktır. Coğrafi teminata sahip olmayan hâkimler, iktidar partisinin barosuna kayıtlı avukatların davalarına bakarken objektif karar veremeyeceklerdir. Hükûmetin barolar üzerindeki etkisi yine belki istediği anlamda olmayacaktır ama baroları bölmek ve parçalamak suretiyle, çoklu baro oluşturmak suretiyle her tasarrufunun alıcısı olacaktır. Elde edilen, ortaya çıkan baroların önemli bir bölümü iktidarın tasarruflarını destekler hâle gelmekle serbest avukatlık ve baroların savunma ayağı, yargının savunma ayağı etkisini kaybedecektir; etkisini kaybetmesi de zaten hükûmetin şu yasa teklifiyle aradığı kandır.”

TBB DELEGELİĞİ: TEMSİLDE ADALETİ TARİHE GÖMÜYORUZ

TBB Delege sisteminde öngörülen düzenleme ile İstanbul, Ankara ve İzmir Barolarının etkinliğinin azaltılması, bağımsız yargının teminatı baroların üstüne siyasi vesayet kurulmasının hedeflendiği ifade eden şerhte, “İstanbul, Ankara ve İzmir Barolarının delege sayılarının azaltılmasının bir yıl sonra yapılacak birlik seçimlerini hedeflediği açıktır. Getirilen yenilik temsilde adaleti açıkçası sağlamıyor. 40 üyesi olan bir baroya 4 delege veriyorsunuz, bu arada 4 bin 720 avukatı olan bir baroya da yine 4 delege veriyorsunuz, yani burada temsilde adalet nasıl olacak? Bir yandan "Temsilde adalet olmuyor" diye dertleniyoruz, şikâyet ediyoruz diğer bir tarafta da tabiri caizse temsilde adaleti tarihe gömüyoruz. Buyurun, doğrudan doğruya demokrasiyi işletelim ve nispi temsil sistemini getirelim, D'Hondt sistemini uygulayalım, bütün avukatlar sandık başına gitsinler” denildi.