Sinemanın televizyon ekranına sığmaya çalıştığı bu zaman aralığında, televizyon dizlerinin yeni bölümler çekememesinin de etkisiyle sinema filmleri yeniden televizyon kanallarının yayın akışlarında görünmeye başladı.
Özel kanallar uzun süredir Türkiye’deki sinema ortamına destek vermeyi bırakıp yönetmen ve sektör çalışanlarını kalitesi her geçen gün giderek daha da kötüleşen dizi projelerinde çalışmaya yönlendiriyordu. Bunun doğal getirisi olarak da çekilen filmlerin önemli bir kısmı televizyon estetiğinde çekilmeye başlamıştı. Bir diziden ötekine savrulan yönetmenler bir süre sonra iki reklam kuşağı arasında hızla çekmeye çalıştıkları dizilere benzeyen filmler çekmeye başladılar. Giderek sinemanın temel matematiği ve ciddiyeti yerle yeksan edildi. Üstelik bu çemberin dışında kalmaya çalışan yönetmenlerin çektikleri estetik filmler ise özel televizyon kanalları tarafından görmezden geliniyordu. Haftada bir günü bile Türkiye’nin sinema filmlerine ayırmayan kanallar, şimdilerde Yeşilçam filmlerinden medet umar hale geldiler.
Özel kanalların sinemayla kurdukları ilişki bu şekilde aşksız bir birliktelik olarak devam ederken; TRT 2, 2019’da yeniden açıldığından günümüze kadar oldukça zengin bir sinema çeşitliliği sunmayı sürdürüyor. Ülkenin her bir yanına sirayet etmiş olan vasatlığın şaşırtıcı ve beklenmeyecek şekilde dışında kalan kanal, eski günlerinde yarattığı etkiyi ve yetiştirdiği sinema izleyicilerini tekrar oluşturma potansiyeli taşıyor.
1986’ta kurulup 2010’da haber kanalına dönüşen kanal, çeyrek asırlık döneminde ülkede sinema kültürünün gelişmesine eşsiz katkılar sunmuştu. Televizyonun mutlak iktidarında nice unutulmaz film ilk defa TRT2’de gösterilmişti. 2019 sonrası yeni dönemde var olan hâkim televizyon algısının dışına çıkarak CNBC-e’yi hatırlatırcasına sinemayla oldukça nitelikli bir ilişki geliştirdi. 2019’daki verilere göre 119 yabancı film, 23 yerli film yayınladı. 2020’nin ilk yarısına geldiğimiz şu dönemde 54 yabancı film ve 10 yerli yapım yayın programında görünüyor. Bu yapımlar festivallerde gösterilen ödüllü filmler. Hollywood’un ucuz filmleriyle yerli yapım basit güldürüler toplamı değil. Rusya’dan Dovlatov, Solaris; Güney Kore’den Burning; Lübnan’dan Capernaum; İspanya’dan Şampiyonlar gibi dünya sinemasının farklı örneklerinden oluşan bir yayın programı söz konusu. Tarkovski, Ken Loach, Asghar Ferhadi, Abbas Kiyarüstemi, Charlie Chaplin, François Truffaut, Andrey Zvyagintsev, Kim ki Duk, Bergman, Sokurov, Martin Scorsese, Woody Allen, Jim Jarmusch TRT2’de karşımıza çıkan yönetmenlerden.
YERLİ SİNEMAYA TAZE KAN
Yerli sinema filmleri, eğer rezillik düzeyinde bir komedi anlayışları yoksa vizyonda karşılık bulamıyorlar. Bu durum öyle vahim bir noktaya geldi ki artık yerli filmleri gösterecek mecra bile bulunamıyor. Festivallerde birkaç salonluk hükümlerinden sonra yöneticileri kabul ederlerse internet platformlarında o da olmazsa eşe dosta dağıtılan şifreli link düzeyinde varlık gösterebiliyorlar. Bu sahipsizlik ortamına TRT 2 yeni bir alternatif getirdi. Sadece festivallerde gördüğümüz son dönemin ödüllü filmleri TRT 2 ekranlarında seyirciyle buluşmaya başladı. Gösterilen 30’dan fazla yerli filmin neredeyse hepsi yakın dönemde festivallerde izlediğimiz filmler. Sarı Sıcak, Murtaza, Borç, Kraliçe Lear, Balık, Çınar, Ay Dede gibi yapımlar genel izleyici kitlesiyle TRT 2 üzerinden buluştu.
SİNEMA PROGRAMLARI
İnternetin sınırsız çeşitliliği içinde neredeyse hiç durmadan peşi sıra diziler, filmler izliyoruz. Yapmadığımız şeyse filmler üstüne düşünmek ve irdelemek. Özellikle dizilerin belirgin bir ağırlık kazanmasıyla birlikte bütün kültür ürünü bir tüketim nesnesine dönüştü. Bu aymazca tavrı yıkacak şeyse filmler üstüne yapılacak sohbetler, filmler üstüne insanların konuşmasına, filmlerin analizinin yapılmasına olanak tanımak.
TRT 2’nin yeni döneminde başlayan Film Önü ve Film Arkası bölümleri, tıpkı eski TRT 2 döneminde olduğu gibi filmler üstüne konuşulan programlar. Usta sinema yazarları Alin Taşçıyan ve Mehmet Açar filmlerin derinliklerini izleyiciye sunarak daha zengin bir izleme deneyimi vaat ediyorlar. Umarım bu yaklaşım her evde her mecrada dalga dalga yayılır ve sinema insanla insanın hemhal olmasına vesile olur. Sinema yalnızlaştıran değil ortak duyguların paylaşıldığı bir sanat. Ömer Sami Sevimli'nin sunduğu Sinema+ programı da sinema haberlerinin ve sektörel konukların ağırlandığı bir program. Televizyon kanallarında sinema filmi yayınlamayı geçtim sinema programları bile görünmüyorken artık Sinema + birkaç örnekten biri olarak önemli bir arşiv değeri görecek. Amerikalı yönetmen Gia Noortas’ın Amerika’dan yayın yaparak sunduğu Sinema Dünyası programı ise Hollywood merkezli sektörel konuklarıyla Türkiye televizyonları adına istisna programlardan biri.
HOLLYWOOD TAHAKKÜMÜ YOK
2016’dan beri her yıl, bir yıl içinde vizyona giren filmlerin ülkeler bazında istatistiğini yayınlarım. 2018’de 426 film vizyona girdi. 2017’de 375, 2016’de 360 film vizyona girmişti. 2018’de vizyona giren filmlerin 176’sı yerli, 250’si yabancı filmdi. Yabancı filmlerin yaklaşık 140’ı ABD yapımı, kalan 112’si ise dünyanın kalan ülkelerinin filmlerdi.
2019’a geldiğimizdeyse 394 film vizyona girdi. Bu filmlerin 141’i yerli film, 253’ü ise yabancı film. Yabancı filmlerin 160 civarı ABD filmi geriye kalan 90 civarı film de dünya sineması örneği oldu. TRT 2’de ise 2019’da 142 film gösterilmiş. Vizyonda var olan Hollywood tahakkümü TRT 2’de yok. Mayıs ayında her gün yeni bir film yayınlayan kanalda önümüzdeki hafta Bulgar sinemasının son yıllardaki en iyi örneği Sibirya’da geçen Aga ve Filistin yapımı çok sevdiğim Düğün Davetiyesi yayınlanacak.
TRT 2 ARTE OLUR MU?
Avrupa’nın meşhur kültür kanalı Arte, 1992’den beri yayın hayatını sürdürüyor. Fransa ve Almanya’nın ortak girişimiyle kurulan toplum yararına yayın yapan kanalda, programların yaklaşık % 55'i belgesel, % 25'i uzun metrajlı filmlerden oluşuyor. Yılda 430 film yayınlıyor Arte. Avrupa’nın kültürel olarak genel izleyici kitlesi için en besleyici yayın merkezi olan kanal, yıllardır kuşaklar boyu kültürel bir yetkinlik oluşturuyor. Kanalın ününü Avrupa’da yaşayanlardan hep duyarız. Sitesine baktığımda geçen yıl Suudi Arabistan’ın uzun metraj ve bir kadın tarafından çekilen ilk film özelliği taşıyan Vecide filmini ve İsveç yapımı The Square filmini yayınladıklarını gördüm. Bu filmler TRT 2’de de yayınlandı. Umarım TRT 2 Arte’yle olan benzerliklerini çoğaltır ve televizyon yeniden kuru gürültüden önemli bir beslenme kaynağına dönüşür. Çünkü zaman içinde anlaşılıyor ki internet ortamındaki zengin çeşitlilik aynı zamanda bir çöplük içinde dolaşma zemini de oluşturuyor. Nitelikli bir çizgi taşıyan bir tv kanalı her zaman cazibe merkezi olacaktır. 2000’den 2015’e kadar 15 yıl mutlak bir merkez olan CNBC-e, yarattığı yeni algıyla belli bir kuşağın sinema kültürünün oluşmasını sağlamıştı. Umarım, muktedirler tarafından unutulduğunu düşündüğüm, entelektüel olarak radyo yayının zirve frekansı, sürekli klasik müzik ve caz müziğin nitelikli örneklerini yayımlayan Radyo 3 gibi TRT 2 de unutulmak suretiyle televizyon için kültürel bir zirve halinde varlığını devam ettirir.