'Dünyanın ilk romanı': Şuşanik

M.S. 5. yüzyılda İakob Tsurtaveli tarafından yazılmış, “ilk roman” iddiası taşıyan "Şuşanik" Othello Kitap etiketiyle yayımlandı. Küçük bir roman olan "Şuşanik", Kraliçe Şuşanik’in çektiği sıkıntıları ve Azize Şuşanik’e dönüşme hikâyesini anlatıyor.

Abone ol

Anlatıyla kurduğumuz ilişki epey eskiye, yazının icadından da öteye dayanır. Yüzlerce yıllık kültürel birikimle ortaya çıkan destanlara, masallara baktığımızda, hikâye anlatma geleneğinin büyüleyiciliğine kapılmak işten bile değil. Bu gelenek pek tabii inanç sistemleriyle, koca koca Tanrılarla, isyankâr kahramanlarla ve kötü güçlerle çevrilidir ve hemen her dönem kendini yenileyerek, çeşitli varyantlarla karşımıza çıkar.

O zamandan bugüne yüzlerce yıl geçmiş, yüzlerce değişim gerçekleşmiş, yüzlerce eser yazılmış olsa da bu eserlerden bazıları, tarihsel konumları itibariyle ayrıyeten bahse değerdirler. Yazımızın konusu olan Şuşanik de böylesi eserlerden biridir.

MS 5. yüzyılda, İakob Tsurtaveli (Rahip İakob) tarafından yazılan Şuşanik “Dünyanın İlk Romanı” iddiasıyla geçtiğimiz aylarda, Othello Kitap etiketiyle, Parna-Beka Çilaşvili’nin çevirisiyle yayımlandı. Belirtmekte fayda var; Türkçe ve Gürcüce metin bir arada basıldı.

5. YÜZYILDAN BİR ROMAN

Gürcü bir din adamı olan Rahip İakob, Gürcistan’ın Aşağı Kartli bölgesinin yöneticisi Prens Varsken’in saray rahibidir. Hakkında çok bilgi sahibi olmamakla beraber, yazdığı kitaptan öğrendiğimiz kadarıyla kişiliğine ve konumuna dair bir fikir yürütebiliriz ancak.

Şuşanik’in, özgün ismiyle Azize Kraliçe Şuşanik’in Şehadeti’nin yaklaşık 475-482 yıllarında kaleme alındığı tahmin edilmektedir. Kitap her ne kadar 5. yüzyılda yazılmış olsa da günümüze ulaşan en erken el yazması 11. yüzyıla aittir. Gürcüce ilk baskısı 1882’de yapılır. İlerleyen yıllarda Rusça, Fransızca, İngilizce, Almanca, İspanyolca, Macarca, İzlandaca yayımlanır ve 2019’da Türkçeye ilk defa çevrilir.

İlginç olansa Şuşanik’in hayatını anlatan, Ermenice bir kitap daha vardır. Gürcü araştırmacılar, bu kitabı varyant olarak kabul edip kendilerini merkeze koyarlarken, Ermeni araştırmacılar aksini iddia etmektedirler. İki kitap aynı hikâyeyi konu edinir ama farklı metinlerdir aslında. Keşke Ermeni varyantı da çevrilse, biz de bunları karşılaştırma imkânı bulsak.

Şuşanik-Dünyanın İlk Romanı, Lakob Csurtaveli, Çevirmen: Parna-Beka Çilaşvili, 80 syf., Othello, 2020.

YEDİ YILDA YAZILDI

Küçük bir roman olan Şuşanik, konusu itibariyle hagiografiktir. (Hagiografi: Hristiyan büyüklerinin, azizlerin hayatlarının anlatıldığı eserler) Diğer bir değişle Kraliçe Şuşanik’in, Azize Şuşanik’e dönüşme hikâyesidir.

Gürcü Kral Vahtang Gorgasal'ın (439-502) hüküm sürdüğü yıllardır. Aşağı Kartli bölgesinin yöneticisiyse Prens Varsken’dir. Şuşanik de Prens Varsken’in eşidir. Roman, Prens Varsken’in, dönemin İran Şahı I. Firuz’a yaptığı ziyaretle başlar. Varsken, Hristiyan bir aileden gelmesine rağmen, bu ziyaret sonucunda dinini reddederek Mazdekçiliği benimser. (Mazdekçilik: Zerdüşt din adamı Mazdek’in felsefesi.) Varsken, eşini ve çocuklarını da I. Firuz’a hizmetkâr yapacağına söz vermesinin ardından gerisin geri Aşağı Kartli’ye döner ve bu haber sarayda bir bomba etkisi yaratır.

Enteresandır; Rahip İakob kitabın başında, ilk paragrafta, “Daha önce yazdığım gibi,” diye başlar bir cümleye. Çilaşvili’nin de belirttiği gibi bu önemli bir göstergedir. Yani günümüze ulaşan metnin tam olmadığını anlarız. Bir de buna kitabın başındaki girizgâh eklenir. “Ve şimdi size azize ve sevgili Şuşanik’in şehadete ermesini hakikate uygun biçimde anlatacağım.” Bu cümleden de anlıyoruz ki evveliyatında yazılı bir bölüm daha mevcuttur.

Prens Varsken saraya gelince herkes fısır fısır konuşur ama esas tepkiyi eşi Şuşanik gösterir. Dinini, kültürünü, atalarını reddettiği için kocasına cephe alır, yetmez, sarayı terk eder. Prensin dinine dönmesi için dualar eder. Birtakım arabulucular onu saraya geri getirirler ama Şuşanik’in içi hiç rahat değildir. Beklediği gibi de olur, yaşanan tartışma sonrasında darp edilen Şuşanik zindana kapatılır.

Tüm bunlar olurken, Şuşanik’in yanında yer alan, zindanda onu gizli gizli ziyaret eden kişi de Rahip İakob’dur.

“Ve bekçi beni içeri alınca, ayaklarına vurulmuş prangayla bir gelin gibi güzelleşmiş ve İsa’ya kendini adamış olan kuzuyu gördüm.”

Şuşanik’in yedi yıl kaldığı zindan, belli bir zaman sonra ibadethaneye dönüşür onun için. Sürekli dua eder, oruç tutar ve Tanrı’ya yakarır. Rahip İakob onu her fırsatta teskin etmeye çalışır. Kaleme aldığı bu kitabı da yedi yıllık sürede tamamlar.

Kral Vahtang Gorgasal da Prens Varsken’i I. Firuz’un hizmeti girdiği ve dinini değiştirdiği gerekçesiyle 482’de öldürür.

HANGİ İLK ROMAN?

Dünya tarihinde “ilk roman” iddiası taşıyan ve araştırmacılarca tartışılan birkaç kitap daha mevcut. Bunlardan en popüler olanı, günümüz roman estetiğinin bile ötesinde bir yere sahip: “İnebahtı’nın Sakatı” lakabıyla tarihimize geçen Cervantes’in yazdığı La Mancha’lı Yaratıcı Asilzade Don Quijote. 1605’te yayımlanan ve onlarca dile çevrilen bu muazzam kitabın ardından, 11. yüzyıl Japon edebiyatından, Murasaki Shikibu’nun yazdığı Genji’nin Hikâyesi karşımıza çıkar. Derken 5. yüzyıl Gürcü edebiyatından Rahip İakop’un Şuşanik’i, sonraysa 3. yüzyıl Antik Yunan’dan Longos’un Dafnis ve Hloi’sini görürüz.

Hâl böyle olunca, bu birbirinden önemli kitapların hangisinin ilk olduğuna dair net bir uzlaşı bulunmaz. Tarihsel önemi ve estetik tercihleri sebebiyle hepsini okumak ve yüzyıllar öncesinden günümüze kalan seslere kulak kabartmak belki de en doğrusudur.

Kaynakça

Şuşanik, İakob Tsurtaveli, Çev: Parna-Beka Çilaşvili, Syf: 80, Othello Kitap, 2019