Veriler bir kamu kuruluşu olan EÜAŞ’ın halka çalışmadığını, bir kamu kuruluşu olan EGO’nun da halka çalışmadığını ve her ikisinin bu açıdan benzeştiğini bize anlatıyor.
Elektriğe gelen zamlar buradaki sermaye transferini hepimize
öğretti. Elektrik Üretim A.Ş.’nin dağıtım ve tedarik şirketlerine
32 kuruşa toptan sattığı elektriğe, hükümetin son manevrası
sonrası, 125,7 ile 188,5 kuruş ödeyecek olmamız bu resmi çok net
özetlemiyor mu?
Elektrik faturalarındaki artışın arkasında bir sermaye transferi
varken, akaryakıt zamlarının arkasında ne var? Asıl önemlisi,
akaryakıt fiyatlarındaki süregelen artış neden durdurulamıyor? Her
gece zam mı gelirmiş? Akaryakıt zamları diğerlerinin de bahanesi
olacak ve fiyat artışlarını tetikleyecek ve bu da yoksulları
vuracak, yoksullaştıracak.
ZAMMIN NEOLİBERAL KILIFI
Neoliberal iktisatçılar, enerji spekülatörleri, şirketleri
temsil eden uzmanlar ve siyasetçiler zammın gerekçesi olarak dolar
kurunu ve uluslararası piyasalardaki artışı gösteriyor. Ama bunu
diyenler dolar kurunun neden arttığını ve piyasaların neden artış
gösterdiğini söylemiyorlar. Çünkü bunları söyleseler doğrudan
Türkiye’deki sorun orada da belli olacak.
Ama hiç uzatmayalım, temizinden verisini verelim. Şubat ayı
sonunda Avrupa İstatistik Dairesi Eurostat Avrupa Birliği’ndeki
yıllık enerji enflasyonunu açıkladı. Buna göre AB'de
elektrik fiyatındaki artış Avrupa Birliği'nde yüzde 27,3 iken
Türkiye'de yüzde 95,5. Toplam enerji fiyatlarındaki artış oranı ise
AB'de yüzde 27 iken Türkiye’de yüzde 89,6.
Bu veriler bize, AB’de artış 1 birim iken Türkiye’de 4 birime
yakın olduğunu söylüyor. Çünkü 3 birime yakın fark, kur ve piyasa
dışı gerekçelere dayanıyor. Kimse de bu konulara girmeye cüret
edemiyor.
Ancak kanayan bir yaraya dönen petrol zamlarının gerekçesini
konuşamadık. Bunun nedeni pürüzsüz muhalefet. Yani iktidarın
politikalarına pürüz çıkartmayan ve hatta destek atan muhalefet
partileri, yöneticileri olduğunu söyleyebiliriz. Burada bir ayrım
yapmak, mücadele eden parti tabanları ile yönetimi ayırmak
zorundayız. Örneğin CHP’li 57 vekil kademeli zammın dayanağı olan
7346 sayılı kanun teklifine kabul oyu verirken, il örgütleri 81
ilde aynı gün zam karşıtı açıklama yaparak tam zıddı bir tutum
sergilediler.
PÜRÜZSÜZ MUHALEFET
Elektrik zamlarının arkasında, 21 Aralık’ta geçen kanun yanında,
hemen arkasından toplu taşımaya gelen yüksek zamlar olduğunu daha
önce tartışmıştık. Bu destek ile AK
Parti elektriğe fahiş zamlara cüret etmiş, konutlarda yüzde 52 ila
yüzde 127 zammı yapmıştı.
Toplumsal muhalefet mahareti ile zam oranlarını yüzde 37 ila
yüzde 109’a çektik. Demek ki iktidara pürüz çıkartınca bir şeyler
olabiliyormuş.
Akaryakıtta da bu durum söz konusu. Halk pürüz çıkarmazsa bu
böyle devam edecek.
Akaryakıt zamları elektrik zamlarına o kadar benziyor ki, fark
ettiniz mi? İkisi de sermaye transferi, ikisi de bir kamulaştırma
tartışması ve ikisi de muhalefet partilerinden destek buluyor. Tek
farkı, elektrik zamlarında EÜAŞ’ın 32 kuruşa verdiği elektrik
üzerinden örgütlenen bir kamulaştırma tartışmasına benzer bir
itirazın akaryakıt zamlarında örgütlenmemesi.
Burada AK Parti okuması yapmak gerekiyor. AK Parti’nin tarihi,
en net sermaye transferi tarihidir ve her alanda sayısız örneklerle
bezelidir. Örneğin ulaşım politikası başlı başına bir konudur ve
şehir içi otoyollardan tutun, müşteri garantili köprülere,
Haydarpaşa’nın kapatılıp toplu taşımanın öldürülmesine kadar bir
dizi işi başarı ile yapmıştır. Bırakın ulaşımı, şehir içindeki
okulları şehir dışına taşıma bile aslında bir 'ulaşımın
özelleştirilmesi' manevrasıdır.
11 BELEDİYEDEN ZAMLARA DESTEK
Bütün bunlar olurken 11 büyükşehir belediyesi “biz de zam
yapacağız” açıklaması yaptı. Açıklamada iktidarın neoliberal
gerekçeleri aynen kopyalanarak “Bir süre öncesine kadar
dövizdeki hızlı yükseliş nedeniyle akaryakıt fiyatlarında
hızlı yükselmeler olmuştur” dendi. Ayrıca zammı halka yansıtmaktan
bahsedip ücretsiz ulaşım hakkından da biraz şikayet ettiler.
"Eğer iktidarın her zammını halka yansıtacaksanız ve de buna
dair tek sözünüz sadece “zam” ise bu 11 CHP belediyesi ile AK Parti
belediyesi arasında bir fark kalmıyor" diye düşünen çok insan
çıkacaktır. İkincisi, her şeye zam geldiğini söylüyorlar ama
şimdiye kadar halkla paylaştıkları bir hesap-kitap görmedik, revize
bir bütçe hazırlayan çıkmadı. Üçüncüsü ise, bu belediyelerin tek
politikasının burada “zammı zaten halk öder” olduğunu
görüyoruz.
Ama buradaki resmin aslında; EÜAŞ’ın 32 kuruşa toptan sattığı
elektrik fiyatı ortada iken, halka 125,7 ile 274 kuruşa elektrik
satan devletin politikasından hiçbir farkı yok.
Bu açıklamanın olduğu gün Ankara Büyükşehir Belediyesi toplu
taşımaya bu sefer yüzde 45 zam yaptı ve böylece 15 Aralık’ta 3,25
olan tam bilet şimdi 6,5 TL oldu.
Yani elektrikte 3 aylık mücadele sonucu ilk kademe zam yüzde 37
iken Ankara Büyükşehir Belediyesi yüzde 100 zam yaparak
Ankaralıları yoksulluğa itti.
3 AYDA ELEKTRİĞE YÜZDE 37, TOPLU TAŞIMAYA YÜZDE 100 ZAM!
Zammı gerekçelendirmek için aylardır Büyükşehir sosyal medya
hesaplarından paylaşımlar yapılarak ve afişler asarak hazırlık
yapılıyordu zaten. Akaryakıt fiyatlarındaki artışlardan dem vurup,
hükümet gibi, ulaşımın bir kısmının belediye tarafından
karşılandığı sürekli vurgulanıyordu. Bir “kamu kuruluşu” olan ve
kamusal sorumluluk taşıması gereken EGO ve Ankara Büyükşehir
Belediyesi bu yaptıkları ile kamuoyunu yanlış
yönlendiriyorlardı.
Birincisi, 2021’de 1609 faal otobüsü olan EGO’nun bu
otobüslerinin sadece 341’i dizel yakıt ile çalışıyordu ve bir tane
bile benzinle çalışan otobüsü yoktu. Yani akaryakıt burada ana konu
değildi.
İkincisi, Performans Programı’na baktığımızda bu araçların 2021
yılı mazot tüketiminin ise, yağ ve antifriz de dahil, 69,5 milyon
TL olduğunu görüyoruz. Yani bütçesinin 29’da biri.
Üçüncü olarak, otobüslerin toplam yakıt giderlerine, yani gaz ve
akaryakıt toplamına bakalım mı? EGO’nun toplam yakıt gideri 359
milyon TL. Bütçesinin ancak beşte biri.
Dördüncüsü ve daha kötüsü geliyor. EGO toplu taşıma üstünden
özel taşımaya sermaye transferi yapmak için otobüsleri
çalıştırmıyor. Çok büyük bir iddia değil mi? Açalım.
11 belediyenin 11 Mart’ta çıkan açıklamasından bir gün önce
Ankara’da halk otobüsleri çalışmadı ve belediye buna destek çıktı.
Hatta belediye başkanı doğrudan onları destekleyen bir açıklama
yaptı. Tam bunlar konuşuluyorken akşam saatlerinde belediye başkanı
akaryakıt zamlarının halkın bütçesinde finans edileceğini, her
yolcu için iki ile dört lira destek verileceğini duyurdu. Eğer
EGO’nun mart ayı verilerini dikkate alırsak, 300 bin yolcu için
günlük 600 bin ile 1,2 milyon TL para ödeneceği anlamına geliyor.
Bu da yılda 220 milyon-440 milyon TL arasında bir paranın halk
otobüslerine belediye bütçesinden aktarılması demek.
Yani EGO’nun 2021 akaryakıt giderinin beş katı, toplam yakıt
giderinden fazlası, özel taşımacılara aktarılacak.
Yani AK Parti nasıl bir avuç enerji şirketine elektrikte sermaye
transferi yapıyorsa, belediye de aynısını bir kucak dolusu esnafa
yapacak.
Ama bu sadece yakıt boyutu. Daha kötüsüne, beşincisine
gelelim.
Ankara Büyükşehir Belediyesi bir ulaşım planlaması yapmıyor.
Böylece daha çok asfalt dökecek, özel otobüsçülere daha çok para
aktaracak. Bu durum toplu taşıma sisteminin çalışmaması ve böylece
halk otobüsçülerine imtiyaz sağlanmasına neden oluyor. EGO’nun
çalıştırılmadığını düşünmeyebilirsiniz. Ama size iki iddiada
bulunacağım. Birincisi, EGO AKP döneminden daha kötü. İkincisi, EGO
otobüsleri 50 yıl öncesinde Ankaralılara daha çok hizmet
ediyordu!
BELEDİYE OTOBÜSLERİNİ KİM ÖLDÜRDÜ?
EGO şimdilerde AK Parti döneminden kötü olabilir mi? EGO
verileri bunu söylüyor.
EGO’nun 2018 yılı Faaliyet Raporu otobüslerin bir yılda 215
milyon 815 bin yolcu taşındığını belirtiyor. Yani günde ortalama
600 bin bile değil. Çok kötü.
EGO’nun 2022 Performans Programı'nda ise otobüslerin 2021
yılında 145 milyon yolcu taşıdığını öğreniyoruz. Yani 400 bin bile
değil. 2022 hedefi ise 200 milyon, 2018 AK Parti yönetiminin bile
gerisinde.
Çünkü halk otobüslerine sermaye transferi yapılacak.
ANKARA ULAŞIMDA 50 YIL GERİYE GİTTİ!
AK Parti döneminde belediye otobüsleri günde 600 bin yolcu
taşırken şimdi 400 bine düşmüş durumda. 5,5 milyon nüfuslu kentte
400 bin yolcu demek belediyenin bir şey yapmaması demek.
Belediyenin üçte biri kadar otobüsü olan özel şirketler neredeyse
bu kadar taşıyor. Tam bir sermaye transferi.
Vedat Dalokay 1977’de Ankara'yı devrettiğinde EGO otobüsleri 400
bin yolcu taşıyordu. 2,5 milyon nüfusta 400 bin demek bugün Gökçek,
Tuna, Yavaş döneminden fersah fersah ötesi demek. Ali Dinçer ise bu
sayıyı 1 milyon yolcuya çıkardı.
Nüfusa oranlarsak, EGO otobüsleri AK Parti’nin son döneminde Ali
Dinçer’in üçte biri, şimdi ise Ali Dinçer’in beşte biri kadar yolcu
taşıyor.
EÜAŞ EŞİTTİR EGO!
Türkiye’de otomobil ve petrol şirketleri ile ortak çalışan,
petrol üstünden sermaye transferini hızlandırmak için eksiksiz
çalışan bir iktidar var. İktidarın fosil yakıtlar üstünden
yarattığı bu sermaye transferi ve ulaşımı özelleştirme arzusu
zammın asıl, en güçlü ve saklanan kaynağıdır. Buna belediyeler de
ortaktır.
2021 yılında başkentte yakıta 359 milyon TL ödeyen bir toplu
taşıma kuruluşunun bundan fazlasını özel halk otobüslerine aktarıp
zamdan şikayet etmesini, üstüne 1,6 milyar TL asfalta gömerek
devletin milyarca lira vergi toplamasını sağlayıp, toplu taşıma
gibi çok kamusal bir işte bırakın AK Parti dönemini, 50 yıl geriye
gitmesini nasıl açıklayacağız? Bu yüzden de 2021’de 82 bin yeni
araba trafiğe çıktı. Çünkü halkın vergileri şirketlere aktarılmakta
idi. Tıpkı EÜAŞ gibi EGO’da benzer bir kadere sahipti.
Akaryakıt zamlarının birinci nedeni kurdaki artış ise, ikinci
nedenin de sadece sermaye transferi için çalışan siyasetçiler
olduğunu başkent Ankara’nın 50 yıl geriye giden toplu taşıma
verileri söylüyor. Veriler bir kamu kuruluşu olan EÜAŞ’ın halka
çalışmadığını, bir kamu kuruluşu olan EGO’nun da halka
çalışmadığını ve her ikisinin bu açıdan benzeştiğini bize
anlatıyor.
1977-1980 arası Ali Dinçer dönemi uygulamalarından
ulaşıma dair bir örnek. (Kaynak)