Düşünce ve İfade Özgürlüğü Ödülü gazeteci yazar Gülşen İşeri’ye verildi

2021 Düşünce ve İfade Özgürlüğü Ödülü'ne layık görülen gazeteci yazar Gülşen İşeri "Bu ödülle korku duvarlarını yıkıyoruz” dedi.

Abone ol

DUVAR - Türkiye Yayıncılar Birliği 2021 Düşünce ve İfade Özgürlüğü Ödülleri, 15 Mart 2022 Salı günü Pera Müzesi’nde düzenlenen törenle sahiplerini buldu. Törende yayınevi kategorisinde İthaki Yayın Grubu (İthaki Yayınları ve Yabancı Yayınları), yazar kategorisinde İnkılap Kitabevi Yayın Direktörü Gülşen İşeri ödül alırken, Kitabevi Emek Ödülü 25 yıldır Adana’da hizmet veren Karahan Kitabevi’ne, özel ödül ise Avukat Mehmet Ümit Erdem’e verildi.

Düşünce ve İfade Özgürlüğü Ödülleri, Türkiye Yayıncılar Birliği tarafından 1995 yılından bu yana her yıl, Türkiye’nin evrensel ölçütlerde düşünce ve ifade özgürlüğüne bir an önce kavuşması dileğiyle, düşüncelerini ifade etmekten korkmayan isimlere veriliyor.

YAZAR ÖDÜLÜ: GÜLŞEN İŞERİ

2021 Düşünce ve İfade Özgürlüğü Ödülleri’nin yazar kategorisinde ödül, Notabene Yayınları tarafından yayınlanan 'Ateşin ve Sürgünün Gölgesinde-Kentsel Dönüşüm' kitabının yazarı ve İnkilap Kitabevi Yayın Direktörü Gülşen İşeri’ye verildi. Ödülünü Yayıncılar Telif Hakları ve Lisanslama Meslek Birliği Başkanı Mustafa Aksoy ve PEN Yazarlar Derneği 2. Başkanı Halil İbrahim Özcan’dan alan İşeri “Korku duvarlarını bu ödüllerle yıkıyoruz” dedi.

Gülşen İşeri konuşmasına şöyle devam etti: “Ben kentsel dönüşüm ile ilgili kitaplarımı yazarken aslında kentin çeperinde yaşayan, unutulan insanların hikayesini kamuoyuna taşımak gibi bir misyon edinmiştim. Yazarım ve hakikat işçiliği yapıyordum. 2014 yılında çıkarttığım 'Ateşin ve Sürgünün Gölgesinde Kentsel Dönüşüm' kitabım 2017 yılında CİMER’e şikâyet edildi ve yargı süreci başladı. Acı olan duruşmaya gidip hâkimin karşısında yazdıklarımı savunuyor olmamdı, bu gerçekten insanın ruhunu ezen, zedeleyen bir durumdu. İlk duruşmamda dava düştü.  Hani diyoruz ya, keşke bu ödülü bunun için almasaydık, evet keşke…  Ben de diyorum ki keşke demokratik bir ülke de yaşasaydık. Keşke! O yüzden keşkeklerimiz bitmeyecek ama şu da bir gerçek, bu ödül, aslında bizim korku duvarlarımızı yıkıyor. Meseleye buradan bakıyorum.

Kitaplarımda kentlerin üzerine beton döken ve hafızamızı yok eden bir zihniyetten söz ediyorum, aynı zihniyet bugün bizi bireysel olarak etrafımıza beton duvarlar örüyor, işte bizim o duvarları yıkmamız için bu ödül cesaretlendiriyor. Ne oluyoruz biliyor musunuz? Hani sokaklarda yürürken beton duvarlarda çatlaklar olur, o çatlaklardan sızan bir çiçek filizi görürsünüz, işte biz o üzerimize örülen duvarlardan sızan filiziz… İnatla yazmaya, söylemeye devam edeceğiz. Bizim meselemiz var, meselesi olan insanlar korku duvarını yıkar, temel hak ve özgürlük mücadelesini kısıtlayanlara karşı da inadına yazamaya devam eder. Evet, biz meselemizi yazmaya devam edeceğiz, onlar da korku duvarını örmeye… Lafı çok fazla uzatmadan, bu ülkede bir güvercin tedirginliğinde yaşayıp, düşünceleri için öldürülen Başta Hrant Dink olmak üzere tüm gazeteci ve yazarlar adına alıyorum…” (KÜLTÜR SANAT SERVİSİ)