Düşünürlerin Covid-19'la imtihanı
Düşünürler Giorgio Agamben ve Jean-Luc Nancy, korona virüsünü ve hükümetlerin sürekli 'istisna hali' yaratmak üzere bahaneler kullanmasını tartıştı. Agamben'in 'İl Manifesto'da yayınlanan yazısını Öznur Karakaş, Jean-Luc Nancy'nin 'Antinomie'de yayınlanan yazısını Öznur Karakaş ve Koray Kırmızısakal çevirdi. terrabayt.com'da yayınlanan yazılarını okurlarımızın dikkatine sunuyoruz.
Covid-19: Gerekçesiz bir acil durumun yarattığı istisna hali
Giorgio Agamben
Varsayımsal bir koronavirüs salgınına karşı alınan hummalı, irrasyonel ve hepten yersiz acil durum önlemlerine anlam verebilmek için “İtalya’da SARS-CoV2 salgını yoktur” diyen İtalya Ulusal Araştırma Konseyi’nin (NRC) açıklamasından başlamalıyız.
Açıklama şöyle devam ediyor: Her halükarda “bugün itibariyle elimizde olan epidemiyolojik verilere ve on binlerce vakaya göre, enfeksiyon, vakaların yüzde 80-90’ında hafif/orta semptomlar (grip benzeri) gösteriyor. Vakaların yüzde 10-15’inde ise akciğer iltihabı ihtimali mevcut ama bu da vakaların çoğunda tehlikesiz bir seyir izlemektedir. Hastaların sadece yüzde 4’ünün yoğun bakımda tedavi görmesi gerektiğini tahmin ediyoruz”.
Gerçek durum buysa neden medya ve yetkililer, panik havası yaratarak hareketi ciddi oranda kısıtlayacak ve bütün bölgelerde gündelik yaşamın ve iş etkinliklerinin askıya alınmasına neden olacak gerçek bir istisna halini kışkırtmak için ellerinden geleni yapıyorlar?
Böylesi ölçüsüz bir yanıt, iki faktör üzerinden açıklanabilir.
İlk olarak, burada bir kez daha gözler önüne serilen şey, istisna halini normal bir yönetim paradigması olarak kullanma eğiliminin artmasıdır. Hükümet tarafından “hijyen ve kamu güvenliği nedenleriyle” onaylanan idari karar (decreto legge), “test sonuçları pozitif çıkan ve enfeksiyon nedeni bilinmeyen en az bir kişinin olduğu belediyelerde ve bölgelerde veya kısa süre önce salgından etkilenen bir bölgeden gelmiş biriyle bağlantılı olmayan en az bir bulaşı vakasının görüldüğü yerlerde” gerçek bir militerleşme hali yaratmaktadır.
Böylesi muğlak ve belirsiz bir formül, [hükümetin] istisna halini hızla bütün bölgelere genişletmesine izin verecektir, öyle ya pratikte başka yerlerde başka vakaların görülmeme ihtimali yoktur.
Bu kararın özgürlükleri ne kadar ciddi bir biçimde kısıtlayacağına bir göz atalım:
1- Salgından etkilenmiş bir belediyede veya bölgede yaşayan herkese belediyeden veya bölgeden ayrılma yasağı.
2- Salgından etkilenmiş belediye veya bölgeye girme yasağı.
3- (Kültürel, dini etkinlikler veya spor veya eğlence etkinlikleri olmasına bakılmaksızın) her türlü etkinliğin ve organizasyonun askıya alınması ve kamuya açık kapalı mekanlar da dahil olmak üzere her türlü özel ve kamusal alanda gerçekleştirilecek olan mitinglerin askıya alınması.
4- Lise de dahil olmak üzere uzaktan eğitim dışında her düzeyde ana okullarında ve okullarda eğitim hizmetlerinin askıya alınması.
5- Kültürel Miras ve Tabiat Tüzüğü’nün 101. maddesinde ve 01/22/2004 tarihli 42 nolu idari hükümde yer alan müzelerin ve kültür kurumlarının kapatılması. Bu kurumlara serbest girişe dair her türlü mevzuatın da askıya alınması.
6- İtalya’ya ve İtalya’dan yurtdışına eğitim amaçlı her türlü seyahatin askıya alınması.
7- Kamusal alanda yapılan her türlü sınavın ve temel hizmetler ve kamu hizmetleri dışında kamu kuruluşlarında gerçekleştirilen bütün etkinliklerin askıya alınması.
8- Enfeksiyonu kaptığı doğrulanan kişilerle yakın temas içinde olan bireylerin karantinaya alınması ve aktif olarak denetim altında tutulması. Bu kısıtlamaların NRC’ye göre her sene etkisi altında kaldığımız grip vakalarından pek de farklı olmayan normal bir grip tehdidi karşısında epey ölçüsüz olduğu barizdir. Terörizmin istisnai önlemler almaya bahane olarak kullanılma ihtimali tüketildiğinde, bir salgın icat etmenin her türlü kısıtlamanın ötesinde böylesi önlemleri genişletmeye ideal bir bahane olduğu pekala söylenebilir.
Bir o kadar rahatsız edici olan diğer bir mesele de son yıllarda tek tek şahısların bilincine yayılan ve kolektif panik hallerine dönük gerçek bir gereksinime dönüşen korku halidir, salgın buna da ideal bir bahane sunar.
Bu yüzden, sapkın bir kısır döngü halinde, [kendi yarattıkları güvenlik arzusunu tatmin etmek için şimdi duruma müdahale eden] hükümetlerin dayattığı özgürlükleri kısıtlayan uygulamalar yine aynı hükümetler tarafından yaratılmış olan güvenlik arzusu namına kabul ediliyor.
Bu metin Agamben’in ilk olarak 26 Şubat tarihinde “Lo stato d’eccezione provocato da un’emergenza immotivata” adı altında yayımlanan manifestosunun İngilizceye çevirisinden Öznur Karakaş tarafından Türkçe’ye çevrilmiştir.
*İlk olarak terrabayt.com'da yayınlanmıştır.
Viral İstisna
Jean-Luc Nancy
Kadim dostum Giorgio Agamben, koronavirüsünün normal bir gripten pek ayırt edilemez olduğunu iddia ediyor. “Normal” gripe karşı etkili olduğu kanıtlanmış bir aşının olduğunu unutuyor. Onun bile her sene viral mutasyonlara uyarlanması gerekiyor. Buna rağmen “normal” grip her zaman birilerini öldürüyor, aşısı olmayan koronavirüsünün çok daha öldürücü olduğu belli. Buradaki fark (Agamben’in kullandığı türden kaynaklara göre) yaklaşık 1’e 30 oranında, ki bana göre hiç öyle önemsiz bir fark gibi görünmüyor.
Giorgio, hükümetlerin sürekli olarak istisna hali yaratmak üzere her türlü bahaneyi kullandığını belirtiyor. Ancak her alanda (hareket, her türde ulaşım, tohumlama, maddelerin yayılması vs.) teknik olarak her şeyin birbirine bağlı olduğu, bu bağlantıların nüfusa oranla artarak daha önce görülmemiş bir yoğunluğa ulaştığı bir dünyada istisnanın kural haline geldiğini gözden kaçırıyor. Zengin ülkelerde bile nüfusun bu artışı ömrün uzayacağı beklentisini beraberinde getiriyor, bu da yaşlı ve genelde risk altında olan insan sayısının da artacağını gösteriyor.
Yanlış hedefi vurmamak için dikkatli olmalıyız: mevzu bahis olan uygarlığın tamamı, bundan hiç şüphe yok. Burada bir tür viral istisna – biyolojik, bilgisayar-bilimsel, kültürel – söz konusu, bu da pandemi. Hükümetler katı cellatlardan gayrı bir şey değildir, burada onlara patlamak politik bir düşünceden ziyade şaşırtma manevrası gibi görünüyor.
Giorgio’nun kadim bir dost olduğunu söylemiştim. Kişisel bir hatıramı buraya taşıyacağım için özür dilerim, ama bunu yaparak genel düşünce izimi terk etmiyorum. Neredeyse 30 yıl önce doktorlar kalp nakli yaptırmam gerektiğine karar verdiler. Giorgio bana onları dinlememem gerektiğini söyleyen bir iki kişiden biriydi. Şayet onu dinlemiş olsaydım, muhtemelen çok geçmeden ölecektim. Hata yapmak mümkündür. Fakat buna rağmen Giorgio öyle ince ruhlu ve kibar biridir ki – en ufak bir ironi olmadan- onu istisnai olarak tanımlamak mümkündür.
İtalyanca olarak “Antinomie”de yayımlanan bu yazıyı, İngilizce çevirisinden Koray Kırmızısakal ve Öznur Karakaş çevirmiştir.
*İlk olarak terrabayt.com'da yayınlanmıştır.