Duvar Arkası: Akşener'e gelen seçmen tek bir şey istiyor!
Meral Akşener'i dinlemeye gelen seçmen ne istiyor? 3 ayda 3. kaza: Kapadokya'da balonlar neden düşüyor? MİT 'Yeşil' için de 'elemanımız değil' demişti... Selvi Kılıçdaroğlu neden meydanlarda görünmüyor? HDP'lileri dinleyen Adalet Bakanı Bozdağ kimi aradı? Hepsi Duvar Arkası'nda...
AKŞENER’E 'YENİ PARTİ KUR' BASKISI
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’ye bayrak açıp “kurultayı topla” çağrısı yapan Meral Akşener’in mücadelesinde neredeyse 1.5 yıl geride kaldı. Akşener’in kurultayı toplama çabaları yargıya takılırken 15 Temmuz askeri darbe girişimi MHP’li muhalifleri gündemden düşürdü. Devlet Bahçeli bu fırsatı kaçırmadı, Akşener’i partiden ihraç etti. Karar için “yok hükmünde” diyen Akşener’in mücadelesi sürüyor. Bir taraftan ihraca karşı hukuki süreci işletti, diğer taraftan Türkiye’nin yeni gündem başlığı anayasa değişikliği için meydanlara indi. Akşener, elektrik kesintisi, salon iptalleri, yasaklama kararları ve protestolara rağmen 54 ilde referandum kampanyası yaptı; açıklamalarında “şu an tek gündemim referandum” diyor ama katıldığı her toplantıda bir çağrıya da tanıklık ediyor. Bu, “yeni parti kur” çağrısı.
Ankara programını adım adım izlediğimiz Akşener’e salona girişinde de çıkışında da yanına gelen vatandaşlar, “Her türlü desteği vermeye hazırız”, “Umudumuz sizsiniz”, “Yeni parti kurmalısınız”, “Türkiye’nin yeni bir partiye ihtiyacı var” diye seslendi. Akşener’den bu sözlere yanıt gelmedi ama bir süredir kulislerde Akşener’in, referandum sonrası ekibiyle toplanıp ilk ele alacağı konunun bu olacağı konuşuluyor.
KAPADOKYA’DA BALONLAR NEDEN DÜŞÜYOR?
Kapadokya’da dün bir kişinin hayatını kaybettiği, 20 kişinin yaralandığı balon kazası meydana geldi. Son yıllarda balonlarda ölümcül kazalar daha sık yaşanmaya başlandı. Ölümle sonuçlanmayan ama hafif yaralanmalarla atlatılan çok sayıda kaza oluyor Kapadokya’da. Bunun nedenlerini turizmcilere sorduğumuzda aldığımız yanıtlar, balonlar konusunda ciddi bir denetim sorunu yaşandığını ortaya koyuyor.
Kapadokya’da 90’lı yılların başında bir İsveçli ve bir İngiliz pilotun kurduğu tek bir balon şirketi vardı. Sonra şirket sayısı 2’ye çıktı. Bugün ise Kapadokya’da 24 balon şirketi ve 130 balon bulunuyor. Balonların hepsinin aynı anda havada olması birçok kazayı da beraberinde getirdiği için firmalar aynı anda havada olan balon sayısını ‘maksimum 100’ olarak belirlediler.
Balonla uçmanın bedeli yakın zamana kadar kişi başı 165 Euro iken firma sayısı arttıkça ücret kişi başı ortalama 130 Euro’ya indi. Son iki yıldır turizm ölü durumda olduğu için yerli turistlere kişi başı 300 liraya bile satılıyor balon turları. Kişi başı 135 Euro’dan 20 kişilik sepetli toplam 100 balonun havada olması demek 1 milyon liralık bir ciro demek. Yani balonculuk ciddi bir rant kapısı.
Balonculuğun ekonomisi böyle ama güvenlik önlemleri neden alınamıyor? Hava koşulları uygun değilken de balonların havalandığı iddiası doğru mu? Doğruysa bu izni kim veriyor? Bu riski alanlar ve can kaybına neden olanlar cezalandırılıyor mu? Bütün bu soruları Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü’nün cevaplaması gerekiyor.
MİT, ‘YEŞİL’ İÇİN DE ‘ELEMANIMIZ DEĞİL’ DEMİŞTİ AMA…
Faili meçhul cinayetlerle ilgili soruşturma yürüten Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na Kasım 2011’de ifade veren eski MİT Kontrterör Daire Başkanı Mehmet Eymür, sayısız faili meçhul cinayetin sorumlusu olduğu öne sürülen Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım’ın MİT ve JİTEM’e çalıştığını söylemişti. Eymür’ün ifadesinin ardından Musa Anter cinayeti dosyasını inceleyen Diyarbakır Özel Yetkili Cumhuriyet Savcılığı, MİT’e Yeşil’in teşkilatta çalışıp çalışmadığını ve hangi olaylarda kullanıldığını sordu. MİT, Savcılığa gönderdiği yanıtta “Yeşil bizim resmi elemanımız değil" dedi ama Yeşil’in hangi operasyonlarda kullanıldığını da sıraladı. MİT’in ender yaptığı açıklamalardan biriydi ve gördük ki, MİT resmi elemanı olmayan bir kişiyi de kullanabiliyordu.
Gelelim Adil Öksüz açıklamasına… MİT, 6 Nisan 2017 günü 15 Temmuz darbe girişiminin kritik isimlerinden olduğu öne sürülen Adil Öksüz’le ilgili yaptığı açıklamada şu ifadeye yer verdi, “…Adil Öksüz, Milli İstihbarat Teşkilatı’nın terör örgütü içerisindeki kaynağı olmamıştır ve Milli İstihbarat Teşkilatı’nda çalışmamıştır. Adil Öksüz’ün nasıl serbest kaldığı konusu yargının işi olup ilgili makamlar tarafından gerekli soruşturma ve takibat yapılmaktadır. ByLock programının çözülmesi, FETÖ/PDY’nin çökertilmesinde, ilişki ağının deşifre edilmesinde ve mensuplarının devletten ayıklanmasında kullanılan önemli kaynaklardan birisidir. İstihbari çalışmalar neticesinde elde edilen ByLock’a ilişkin tespitler, Mayıs 2016 tarihinden itibaren çalışmaya konu ham verilerle birlikte adli makamlar, güvenlik birimleri ve diğer ilgili makamlarla eş zamanlı olarak paylaşılmıştır.”
Adil Öksüz’ün HTS (telefon konuşma kaydı) raporuna göre 19 Ağustos 2014’te ByLock programını yüklediği ve kullandığı düşünülürse MİT’in gönderdiği raporda onun adı da vardı. Peki MİT bu bilgileri ilgili kurumlarla Mayıs 2016’da paylaştıysa Adil Öksüz, 20 Haziran 2016 ve 11 Temmuz 2016 tarihlerinde yurt dışına nasıl çıktı?
SELVİ KILIÇDAROĞLU, KARDEŞİNE BAKIYOR
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, referandum kampanyası için yoğun bir tempoyla çalışıyor. Kılıçdaroğlu’nun yanında bir süredir eşini görmeyenler soruyorlar Selvi Hanım’ın nerelerde olduğunu. Duyduğumuza göre Selvi Kılıçdaroğlu’nun kardeşi çok büyük bir trafik kazası geçirmiş. Aile yakınları, “arabada bulunanların hepsi ölümden döndü” yorumunu yapıyorlar. Anlatılanlara göre Selvi Hanım kazadan bu yana kız kardeşinin tedavisiyle bizzat kendisi ilgileniyor.
HDP’LİLER ANLATTI, ADALET BAKANI NOT ALDI
Cezaevlerinde 15 Şubat’tan bu yana farklı tarihlerde başlayıp eylemi sürdüren 171 siyasi tutuklu ve hükümlünün süresiz, dönüşümsüz açlık grevi devam ediyor. Açlık grevinde kritik eşik geride kaldı, tehlike çanları çalıyor.
Geçtiğimiz hafta, HDP’li Meclis Başkanvekili Pervin Buldan ile HDP’li Meclis İdare Amiri Sırrı Süreyya Önder, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ ile görüştüler. Tek konu vardı: açlık grevleri. Uzun zaman sonra Hükümet ile HDP arasındaki ilk temas olan bu görüşme dikkatle izlendi. Buldan ile Önder, görüşme sonrası yaptıkları açıklamada, “Açlık grevleri ve başta Şakran Cezaevi olmak üzere, cezaevlerindeki yaygın hukuksuzluklar ve hak ihlalleriyle ilgili bilgi, tespit ve önerilerimizi de Sayın Bakan’a aktardık. Açlık grevlerinin artık yaşamsal tehlike sınırına geldiği gerçeğini göz önüne alarak bir an önce nitelikli bir diyalog ve cezaevlerinde etkili bir denetim yapılmasının aciliyetini vurguladık.”
Peki o görüşmede neler yaşandı? Öncelikle Bakan Bozdağ’ın HDP’li misafirlerine son derece kibar davrandığını, açlık grevindekilerin taleplerini tek tek not aldığını öğrendik. Bu talepler içinde çıplak aramadan, ailelerle yapılan telefon görüşmelerinin 15 günde bir on dakikaya indirilmesi, açık görüşlerin iki ayda bir ile sınırlandırılması, avukat görüşlerinin de infaz koruma memuru nezaretinde kaydedilmesi gibi uygulamalar var. HDP’lilere konuyla ilgileneceğini söyleyen Adalet Bakanı’nın bu görüşmenin ardından Ceza ve Tevkif Evleri Genel Müdürü ile görüşmesi de dikkat çekti.