Duvar Arkası: Hamle neden Erdoğan'dan değil de Bahçeli'den geldi?

Kılıçdaroğlu'nun DEVA ve Gelecek Partisi açıklamasına neden AK Parti değil de MHP karşı çıktı? Türkiye'nin korona salgını sürecinde yaptığı en büyük hata... MHP'den AK Parti'nin 'çoklu baro' önerisine üç itiraz... Futbolda kalan maçlar 30'ar dakika oynanır mı? Hepsi Duvar Arkası'nda...

Abone ol

'CUMHUR İTTİFAKI İÇİN TEHLİKE ÇANLARI ÇALIYOR'

Cumhur İttifakı oylarının düştüğü iddiaları üzerine 50+1 sisteminde değişikliğe gidilebileceği konuşulurken MHP’den başka bir hamle geldi. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, CHP liderinin Gelecek Partisi ve DEVA’nın seçime girmesi için milletvekili vereceği taahhüdünde bulunduğunu belirterek buna karşı Seçim, Siyasi Partiler Kanunu ve Meclis İçtüzüğünde değişiklik çağrısı yaptı. Bahçeli’nin açıklamasında, “nasıl bir değişiklik” sorusunun yanıtı yok ancak kulislere göre söz konusu kanunlarda değişiklikle milletvekili transferinin engellenmesi veya Meclis’te grup kurmak için gerekli milletvekili sayısının artırılması mümkün. Siyasi parti grubu için 20 milletvekili şartının 30’un üzerine çıkarılması daha önce gündeme gelmişti. Bu sayede AK Parti’nin kendi içinden çıkabilecek yeni bir partinin Meclis’te grup kurmasının da güçleşeceği yorumları yapılmıştı. Ancak araştırmalar Gelecek ve DEVA Partisi’nin hem milletvekilleri hem de seçmen açısından en az tehdit ettiği partinin MHP olduğunu gösteriyor. Bu durumda önerinin neden MHP’den geldiği merak konusu oldu. Muhalefet temsilcileri bunun yanıtını, “Söyleyene değil, söyletene bakın!” diyerek AK Parti’yi işaret ederek veriyor. Kulislere göre bu önerileri AK Parti’nin getirmesi durumunda ilk yorumlar, “AK Parti’den grup kuracak kadar milletvekili ayrılabilir” ya da “AK Parti vekillerine güvenmiyor” olurdu. MHP gündeme getirerek bu engellenmeye çalışılıyor. Peki bu değişiklikler istenen sonucu verir mi? Kulisler bu açıdan da hareketli. Söz konusu değişiklikler “Sıkışmışlık”, “Tehlike çanları çalıyor”, “Endişelerin tezahürü” sözleriyle yorumlanıyor. Sıklıkla tekrarlanan İstanbul seçimlerini örnek veren siyasetçiler “Ne kadar gererse o kadar geriye gider”, “Oyun devam ederken kural değiştirmenin cezasını vatandaş keser” değerlendirmelerinde bulunuyor.

TÜRKİYE’NİN KORONA SALGININDA EN BÜYÜK HATASI

Korona virüsü salgınında düşüş eğiliminin ardından normalleşme adımları atılmaya başlandı. Türkiye; ABD, İngiltere, İspanya ve İtalya’da on binlerce kişinin ölümü dikkate alındığında salgına karşı başarılı bir mücadele verdiğini savunuyor. Bir Bilim Kurulu üyesine göre de başarıyı getiren kararlar Bilim Kurulu’nun ocak ayı başında oluşturulması, ilk vakadan 2 ay önce tanı ve tedavi rehberinin hazırlanmış olması, uluslararası uçuşların arka arkaya durdurulması, okulların hızla kapatılması, 65 yaş üstü ve 20 yaş altına getirilen sokağa çıkma yasağı oldu. Yine sosyal güvenlik ve sağlık sistemi de Türkiye’nin salgınla mücadeledeki en büyük avantajlarıydı. Türkiye’nin bu önlemlerle 5. haftada piki yakaladığına ve vaka sayısının inişe geçtiğine dikkat çekiliyor. Peki hiç hata yapılmadı mı? Bilim Kurulu üyelerinin büyük kısmının kabulüne göre en büyük hata umreciler konusunda yapıldı. Buradaki sıkıntının kaynağı Suudi Arabistan’ın verilerinin çok sağlıklı olmaması ve Diyanet İşleri Başkanlığı'nın bu verilere fazla güvenmesiydi. Aynı konuda bir diğer hata ise umrecilerin izolasyonunda yaşandı. Öyle ki umrecilerin izolasyona alındığı yurtlarda toplu ibadetler yapıldığı, namazlar kıldığı ortaya çıktı ve bu da bulaşı öngörülenden fazla arttırdı.

MHP’DEN ÇOKLU BARO ÖNERİSİNE ÜÇ İTİRAZ

AK Parti, Ankara Barosu ile Diyanet arasındaki Hutbe tartışmasının ardından uzun yıllardır gündeminde bulunan meslek kuruluşlarının seçim yönteminde değişiklik teklifini raftan indirdi. Teklif taslağında hem TMMOB’un hem de Türkiye Barolar Birliği (TBB) ile Baroların seçim yönteminin Meclis ve belediyelerde olduğu gibi nispi temsil esasına göre değiştirilmesi var. MHP temsilde adalet sağlayacağını düşündüğü bu öneriye tam destek veriyor. Ancak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan İstanbul, Ankara ve İzmir gibi avukat sayısının yüksek olduğu bazı illerde birden fazla baro kurulmasıyla ilgili de çalışma yapılmasını istedi. AK Parti grubu da bu talimat üzerine “çoklu baro” için alternatifli öneriler geliştirmeye başladı. Ancak “çoklu baro” sistemine MHP sıcak bakmıyor. Çoklu baro sisteminin iki başlılığa ve ayrışmaya yol açabileceği endişesini dile getiren MHP’li bir yönetici, “Birden fazla baro olduğunda meslek disiplini, kuralları nasıl işletilecek? Meslek örgütlerinde daha fazla birlik ve beraberlik sağlanması istenirken marjinal grupların baro kurmasının sisteme ne faydası olacak? CMUK’ta avukat görevlendirmesi kime, neye göre yapılacak?” diye soruyor. AK Parti’nin taslak çalışmasını bekleyen MHP de kendi önerilerini hazırlıyor.

LİGLER İÇİN YENİ ÖNERİ: DEVRELER 30’AR DAKİKA OLSUN

Türkiye Futbol Federasyonu’nun ligleri başlatma kararının tartışması sürüyor. Federasyon başkanı son açıklamasında liglerin 12 Haziran'da başlama kararının gelişmelere göre temmuz ayına ertelenebileceğini söyledi ama kesinlikle bir iptalden söz etmedi. Federasyonun bu ısrarına Bilim Kurulu’nun sıcak bakmadığı biliniyor. Edinilen bilgiye göre, seyircisiz oynansa da bir maç sadece iki takımın oyuncularının karşılaşması anlamına gelmiyor. Bir maçın oynanması çeşitli görevler yapan en az 200, hatta 300 kişilik bir ekibin bir araya gelmesi anlamına geliyor. Bu da bulaş riskini daha da artıran bir etken olarak değerlendiriliyor. Federasyon maça hazırlanan takımlara sık sık test yaparak, çıkan vakaların ayıklanmasıyla sorunun çözüleceğini düşünüyor. Ancak bunun ne kadar çözüm olacağı bir muamma. Bu arada yeni öneriler de var. Bunlardan biri Bilim Kurulu ligin devamına onay verse dahi maçların 30’ar dakika olarak iki devre oynanması önerisi. Bu 90 dakikalık maçların yarım saat kısaltılması anlamına gelecek. Süre arttıkça bulaş riski artacağı için bu önerinin tartışılması gerektiği söyleniyor. Hatta olağanüstü bir dönemden geçilirken dünyanın farklı ülkelerinde de bunun tartışılacağı savunuluyor. Bakalım federasyon bu öneriye ne diyecek?