Edisyonlu sanat makbul müdür?

Mixer'in üç yıldır düzenlediği Printed sergi dizisi edisyonlu sanat üretimlerini görünür hale getiriyor.

Kültigin Kağan Akbulut kultigin.akbulut@gmail.com

Edisyonlu sanat üretimi dünyada Pop Art'tan bu yana gelişirken, Türkiye'de henüz yolun başındayız. Koleksiyoner kitlesinin dar olması, koleksiyonerlerin "özel iş"e sahip olma tutkusu bunun ekonomik nedenlerinden. Bir yandan da sanat eserinin biricik olması gerektiği düşüncesi de hem izleyici açısından, hem de üretim yapan sanatçı açısından edisyonlu sanata temkinli yaklaşmakta bir etken. Ancak "sanatı ulaşılabilir hale getirmeyi" misyon edinen Mixer son yıllarda düzenlediği "Printed" sergileriyle bunu kırmaya çalışıyor. Eda Kehale Argün küratörlüğünde bu sene üçüncüsü düzenlenen "Printed '17 Çarpan Etkisi" sergisi Türkiye'de son 30 yılda üretilmiş limitli edisyon işlerinden bir seçki sunuyor.

Fotoğraflar: Nazlı Erdemirel

Sergi Gülsün Karamustafa'nın 1994 yılında sergilediği Kronografya isimli enstalasyonun ana malzemesi olan "Zamanlar Olduğu Gibi Renklendirilmiş Zamanlar" baskı dizisiyle açılıyor. 1950-53 yıllarına ait radyo dergilerinin kapaklarından büyütülerek hazırlanmış çalışmalar bir yandan dönemin toplumsal ritüellerini sergiliyor, bir yandan da sanatçının dergilerle kurduğu kişisel bağa işaret ediyor. Sergi boyunca da Abidin Dino, Burhan Doğançay, Ferruh Başağa, İnci Eviner, Tiraje Dikmen gibi sanatımızın ustalarının baskı işlerinin yanında Elif Özen, Hasan Özgür Top, Kerem Ozan Bayraktar, Yasemin Özcan gibi genç sanatçıların işlerini de görüyoruz. Üretimlerdeki çeşitliliği göstermesi bakımından serginin ayrıca bir önemi var.

Sergide ipek baskılardan dijital baskılara, litografiden fine art baskıya, c-printten kağıt kesim işlere kadar birçok farklı materyal kullanımı görüyoruz. Yeni teknolojilerle ortaya çıkan teknikler genç sanatçıların ilgi alanında. Ancak eski tarz teknikleri ve materyalleri bugünün form ve kavramsal anlayışlarıyla yorumlamak da genç sanatçıların üzerine düşündüğü konulardan. Hasan Özgür Top, "Renk Kataloğu" işinde CMYK ve RGB gibi uluslararası endüstride kabul gören renk kodlamalarını güncel siyasi çatışmaların kendilerine bayrak edindiği renkler üzerinden okuyor. "Bağdat Gece Görüşü, Yeşil Devrim, Turuncu Devrim" gibi isimler bir sanatçının ilgi alanı olarak renkle, politik bağlamdaki renkleri birleştiriyor. Murat Balcı “Ortaokul Fen Bilgisi Ders Kitabı” ve “Ortaokul Sosyal Bilimler Ders Kitabı” gibi bir dönem herkesin elinin altından geçmiş imgeleri paketleyip baskı malzemelerle olan kitlesel ilişkiyi sorguluyor.

Ferruh Başağa'nın geometri meselesini kurcaladığı litografileri, Ömer Uluç'un 1985'te Ankara Galeri Nev'de sergilenen "Manzaradan Manzaraya" serisi ve yine 1985'te sergilenen Tiraje Dikmen'in "Zamanların Hafızası" baskıları Printed seçkisinde yer alan ve bir daha kolay kolay göremeyeceğimiz işlerden. Printed seçkisi aynı zamanda "büyük işleriyle" anılan usta sanatçıların gölgede kalmış baskılarını görmek ve yeniden incelemek açısından da fırsat sunuyor.

Son dönemde Mixer'in edisyonlu sanat çalışmalarının yanı sıra farklı oluşumlar da ortaya çıktı. Mamut Art Project'te çalışmalarını yakından görebildiğimiz Krüw sanatçı kolektifi de limitli edisyon işlerin üretilmesi ve dolaşıma girmesi için çaba gösteriyor. Özellikle fotoğraf ve desen alanında üretimler yoğun. Her ne kadar koleksiyoner ve alıcı açısından edisyonlu işlerin dekoratif olma tehlikesi barındırsa da belli alıcılar içinde sıkışan sanatçıya bir özgürlük alanı sunması bakımından önemli bir alan. Mixer'in Printed sergi dizisinin ileriki yıllarda daha büyük bir organizasyona dönüşmesi de bu alanı daha da genişletebilir.

Tüm yazılarını göster