Geçtiğimiz Pazar günü Premier Lig’de sezonun en keyifli maçlarından biri oynandı. Londra’daki mücadelede Chelsea ile Liverpool 2-2 berabere kalırken, Maviler’in Senegalli kalecisi Edouard Mendy bir kez daha etkileyici performansıyla dikkat çekti. Birkaç yıl öncesine kadar kimsenin adını duymadığı, bugün ise Şampiyonlar Ligi’ni kazanan ilk Afrikalı kaleci ve UEFA 2021 Yılın Kalecisi gibi unvanlar taşıyan 29 yaşındaki Mendy, futbolun son yıllardaki en büyük sürprizlerinden biri…
GEÇ KALKAN DA YOL ALABİLİR
Oyuncu ölçme-değerlendirme yöntemleri altın çağını yaşıyor. Performans kriterleri geliştikçe, kulüplerin izleme ve tespit ağlarından kaçmış sürpriz oyuncuların sayısı giderek azalıyor. Ancak istisnalar hâlâ mümkün. Çocukluğundan itibaren yıldız olarak büyüyen genç yeteneklerin yanında, kariyeri sert iniş çıkışlarla ilerleyip hiç umulmadık zirvelere ulaşanlar da var.
Edouard Osoque Mendy 1 Mart 1992’de Fransa’nın kuzeyindeki Montivilliers’de dünyaya geldi. Yerel kulüplerde başlayan futbol macerasında bir sezon Le Havre’da fırsat buldu, ama işler iyi gitmeyince 2011 yılında, 19 yaşındayken Championnat National olarak bilinen 3. lige, Cherbourg’a gitti. Buradaki üç yılın ardından sözleşmesi bitince boşa çıktı. Bu arada takım dördüncü lige düşmüştü.
Mendy’nin hikayesi muhtemelen 2014-15 sezonunda boş geçen aylarda şekillendi. Tek başına koşarak, spor salonuna giderek, mahalle takımlarıyla idman yaparak formunu korumaya çalıştı. Kariyerinin devamından endişe ettiği anlar oldu, hatta bir arkadaşının dükkanında çalışmaya niyetlendi, ama bir şekilde vazgeçmedi. Öte yandan acil paraya ihtiyacı vardı. Hem çıkmazdaydı, hem de baba olmak üzereydi. Fransız İŞKUR’u Pôle Emploi’ya başvurdu. İşsizlik yardımı istiyordu.
Bu aşamada, eski takım arkadaşına yardım etmek isteyen ve ondaki yeteneğe inanan Ted Lavie devreye girdi ve Mendy’yi Marsilya kaleci departmanına önerdi. Mendy 2015 yazında üçüncü ve son kaleci olarak Marsilya B takımına sığındı. Amatör küme CFA’da oynadıktan sonra ilk profesyonel sözleşmesini 2016 Haziran’ında, Fransız futbolunun köklü ama epeydir suskun kulüplerinden Stade de Reims ile imzaladı. İlk profesyonel maçını 24 yaşında, ikinci ligde Amiens’e karşı oynadı. Ertesi sezon Ligue 2 şampiyonu olan Reims’in as kalecisiydi. Ligue 1’deki ilk sezonunda maç kaçırmadı.
Zaten hızlı öğrenmekten ve sahada olabildiğince uzun kalmaktan başka çaresi yoktu. Yola geç çıkmanın getirdiği tecrübe eksikliği, sahada değilse bile istatistiklerde açıkça görülüyor. Örneğin şu anda, aynı yaştaki Marc Andre ter Stegen Barcelona ve Mönchenglabach’ta toplam 428 maça çıkmış, Edouard Mendy Fransa Ligue 1 ve Premier Lig’de sadece 114 mücadelede forma giydi. İkinci lig kariyerini ekleyince bile bu rakam ancak 156 ediyor. Yaklaşık dört sezona denk gelen bu sayı 29 yaşında bir kaleci için hayli düşük.
BEKLENMEDİK ZİRVE
Belki de bu yüzden, Mendy gittiği her kulüpte hemen etki yapmak için fazladan çaba gösterdi ve başarılı oldu. Reims’de yükseldikçe gerek ülke içinden gerekse yurtdışından talipleri çoğaldı. Tercihini Fransa’da kalmaktan ve Rennes’den yana kullandı. Yeni kulübündeki tek sezonu Covid-19 yüzünden yarıda kaldığında Rennes Ligue 1’de üçüncü sıradaydı. Ligin o haliyle tescillenmesi üzerine, Mendy’nin görev yaptığı takım tarihinde ilk kez Şampiyonlar Ligi vizesi aldı.
Ama Mendy Kırmızı-Siyahlıların tarihi Devler Ligi yolculuğunda yer almayacaktı. 2020 yazında, dünyanın en pahalı – ve fiyat/performans oranı en kötü – kalecisi Kepa’dan memnun olmayan Chelsea yönetimi onun yerini alacak, en azından zorlayıp performansını yükseltecek bir alternatif kovalıyordu. Kulüp efsanesi ve danışmanı Petr Čech, Edouard Mendy’yi önerdi. İkilinin arasında tuhaf bir benzerlik de vardı. Čech de Chelsea’ye Rennes’den gelmiş, İngiltere’de yaptıklarıyla kıtanın gördüğü en büyük kalecilerden olmuş, hatta Mendy’nin bu yıl kazandığı UEFA Yılın Kalecisi ödülüne tam dört kez layık görülmüştü.
AFRİKALI KALECİ OLMAZ MI?
Zaten Edouard Mendy’yi görmemek zordu. 1.95 boyu, uzun kolları ve bacakları, hiç fena olmayan pas becerisi, boyundan beklenmeyecek esnekliği ve çabukluğuyla, mükemmel fiziğini makul bir teknik seviyeyle birleştiren bir profil. Özellikle köşeye giden şutlara yaptığı plonjonlar ve karşı karşıya pozisyonlarda ayakla kurtarışları göze hoş geliyor. Birçokları şu anda dünyanın en formda kalecisi olduğunu söylüyor. İstatistikleri de hiç fena değil. Geçen sezon Chelsea’de çıktığı 45 maçın 25’inde gol yemedi.
Ama kontrolünde olmayan bazı “dezavantajları” var. Beyaz olmayan, özellikle de Afrikalı kalecilere yönelik önyargı, futbolun en köklü klişelerinden biri. Siyahilerden iyi kaleci çıkmayacağı yönünde yaygın bir inanış, en beklenmedik anda korkunç hatalar yapacakları yönünde, zekâ ve bilgi eksikliğini ima eden, çok da masum olmayan bir öngörü var. Tıpkı yüzme gibi bazı branşlardaki, Afrikalıların genetik veya anatomik olarak uygun olmadığını buyuran Batı merkezli bakışın bir devamı. Ve hiçbir gerçekliği yok.
Zaten kıtadan çıkan önemli 1 numaralar oldu. Kamerunlu Thomas N’kono, 1990 Dünya Kupası’ndaki performansıyla Gianluigi Buffon’un meslek seçimine ilham kaynağı olmuş, hatta İtalyan Buffon oğluna Thomas adını vermişti. Aynı dönemde Güney Afrika asıllı ama Hollanda Milli Takımı’nı tercih eden Stanley Menzo, Ajax’ın kalesinde birçok başarı elde etti. Jacques Songo’o “Deportivo’nun Deportivo olduğu günlerde” Avrupa futbolunda iz bıraktı. Türkiye ise Avrupa’nın genelinden daha olumlu bir tavır benimsedi. Alioum Boukar (evet, “Ali Uyanık”), Souleymanou Hamidou, Ike Shorunmu, Richard Kingson (evet, “Faruk Gürsoy”), Charles Itandje, Tony Sylva gibi kıtanın birçok önemli file bekçisi Anadolu’nun sahalarında uçtu, düştü, kalktı ve sevildi.
Yine de Afrika’dan beklenen sayıda üst düzey kaleci çıkmadığı doğru. Yukarıda bahsettiğim önyargının yarattığı kısır döngü, yeni rol modellerin çıkmasını engelliyor; neticede örnek alınacak biri gelmedikçe bu yöndeki merak ve motivasyon da azalıyor. Aynı sebeple, ekonomik sıkıntıları sebebiyle bir an önce dikkat çekmek isteyen Afrikalılar ve Afrika kökenliler, önyargılarla vakit kaybetmek yerine sahadaki başka pozisyonlara yöneliyor. Ama Milanlı Mike Maignan, Marsilya’da 600 maça çıkarak uzun zamandır görülmeyen bir istikrara imza atan Steve Mandanda, Ajax’tan André Onana gibi Afrika kökenli isimler bu bakışı değiştiriyor. Değişimin de farklı nedenleri var. Birinci etken söz konusu kalecilerin genellikle Avrupa’da doğup büyüyüp buradaki metodolojiyle yetişmiş olması. Ama Mendy gibi örneklerin yarattığı motivasyon sayesinde Afrika’daki kaleci eğitimi de giderek yetkin hale geliyor.
KARANLIKLAR
Yine de peşin hükümler hemen ortadan kalkmıyor. Son dönemde Edouard Mendy’nin başına gelen “küçük talihsizlikler”, sporda ırk ayrımcılığının en küçük çatlaklardan bile nasıl sızabildiğinin kanıtı. Ancak Mendy haksızlık karşısında susup oturmayı sevmiyor.
Mesela Ballon d’Or adaylarının yer aldığı 30 kişilik son listeye kalamaması üzerine, Fransa Milli Takımı’nda oynuyor olsa böyle bir ihtimalin söz konusu bile olamayacağını söyledi. Şampiyonlar Ligi’ni kazanmış ve – yarı finaldeki Real eşleşmesi gibi – çok iyi maçlar çıkarmış birinin bu kadarını hak ettiğini düşünüyordu.
Bu örnek görece keyfi bir karar olabilirdi; ama daha somut yanlışlar da yapıldı. FIFA, yılbaşında vereceği Yılın Kalecisi ödülleri için son beş adayı açıklarken, sosyal medyada kalecilerin formalı görsellerini kullandı. Gelgelelim diğer dört aday Gianluigi Donnarumma (İtalya), Kasper Schmeichel (Danimarka), Alisson Becker (Brezilya) ve Manuel Neuer (Almanya) milli takım formalarıyla görülürken, Mendy’nin Senegal değil Chelsea kazaklı bir fotoğrafı seçilmişti. Senegal FIFA’ya yeterince ışıltılı gelmemişti. Oyuncu bu tavrın Senegal’e haksızlık olduğunu söyledi.
Daha kötüsü de oldu. Geçtiğimiz aylarda Manchester City’nin Fransız sol beki Benjamin Mendy’nin karıştığı cinsel istismar olayı dünya futbol gündeminde geniş yer buldu. Ancak Fransız ve İngiliz basınında Benjamin Mendy’nin yerine “yanlışlıkla” Edouard’ın fotoğrafları kullanıldı. Agence France Presse skandaldan dolayı kaleciden özür diledi; Edouard ise bunun “siyahilerin hepsini bir tutan tipik yaklaşımın örneği” olduğunu belirtti.
ZİRVEYE DOĞRU
Babası Gine-Bissau, annesi Senegalli olan Fransa doğumlu Mendy üç milli takımdan birini seçebilirdi. Hatta resmi olmayan bir maçta, babasının yoğun isteği sonucu Gine-Bissau forması giymişti. Ama gönlü Senegal’den yanaydı ve 2018 yılından itibaren istediği şansı bulmaya başladı. Son zamanlardaki yükselişiyle Senegal’in birinci kalecisi olmayı başardı.
Bugüne kadar birçok ilke imza atan Mendy’nin önünde yeni bir serüven var. Hafta sonu Afrika Uluslar Kupası başlıyor. Senegal biri 2019’daki son turnuva olmak üzere tarihinde iki kez Uluslar Kupası finali oynadı, ama hiç kazanamadı. Edouard Mendy, geçtiğimiz Pazar günü karşı karşıya geldiği Liverpoollu Sadio Mané, PSG’den Idrissa Gueye ve Napolili Kalidou Koulibaly gibi yıldızlarla birlikte ülkesini kıtanın zirvesine taşımaya uğraşacak.
Chelsea macerası da iyi gidiyor. Bu sezon Manchester City’nin uçtuğu Premier Lig’de zafer kolay görünmüyor, ama Tuchel’in sağlam ekibi önümüzdeki yıllarda Ada’yı pekâlâ fethedebilir. Bu başarılar gelirse, Mendy tarihin en büyük Afrikalı kalecisi olarak sarsılmaz bir statüye ulaşacak. Ama 23 yaşındayken boşta olan bir futbolcu için, bugüne kadar başardıkları bile fazlasıyla yeterli…