Efe, pencereli bir evde: Dün gece yorganı başıma çekmedim!

Efe: Burası çok rahat, dün gece bir yatmışım hiç uyanmadım, başımın üstüne de yorganı çekmedim.

Abone ol

Hacer Foggo

DUVAR - Gazete Duvar’da geçen hafta Efe ile ilgili çıkan haberimizden sonra küçük bir mucize gerçekleşti ve Efe’nin hayatı değişti.

Ailesiyle birlikte yıllardır baraka bile diyemeyeceğimiz, onlarca farenin cirit attığı, tuvaletin, banyonun dahi olmadığı bir odalı bir 'ev'de yaşayan Efe’nin durumundan etkilenen okuyucular gazete aracılığı ve sosyal medyadan bana ulaşarak Efe ve ailesi ile dayanışmak istediklerini belirttiler.

Onlara yine, 'fareler gelmesin' diye geceleri battaniyeyi yüzüne çeken Efe ve annesi için en önemli şeyin o evden bir an önce çıkmaları gerektiği olduğunu anlattım. Sonuçta imece usulü toplanan yardım Efe’nin annesine iki gün içerisinde ulaştı. Gecekondu tarzı iki odalı ama mutfağı ve banyosu olan sağlıklı bir ev arandı ve bulundu. Ev tutulduğu gün hemen o gece bir parça eşya ile o eve taşındılar. Sonra ikinci el mobilya alındı. Ertesi sabah yanlarına gittim anne Yasemin beni kapıda gözleri ışıl ışıl karşıladı. Mutfakta kahvaltı hazırlamış, çay demlemişti. Efe uyuyordu kalktı, 16 yaşındaki abisi ile birlikte yerde ilk kez kurulu bir sofrada anneleri ile birlikte kahvaltı etmeye başladılar. İlk kez evet. Efe’ye çok soru sormadım ama o anlattı: "Ben yedi yaşındaydım, annem beni okula kayıt ettirmek için çok uğraştı, çok istiyordum okula gitmeyi. Beni her gün karda, kışta sırtında götürdü. O zaman çadırda yaşıyordum, zaten çadırda doğmuşum, beni sırtında götürürken ayaklarım üşümesin diye bulduğu örtülerle, muşambayla ayaklarımı bağlıyordu. Sonra o fareli eve taşındık. Burası çok rahat, dün gece bir yatmışım hiç uyanmadım, başımın üstüne de yorganı çekmedim."

.

Sonra gülerek anlatıyor ve diyor ki, “İki ay önce o evde gece uyurken kulağıma dokundum, sandım ki ter bir baktım kan.” O gece hep aklında Efe’nin, gülümseyerek anlatsa da geceleri odada, çatıda dolaşan sesler, karanlıkta gördüğü gözler belki hiç aklından çıkmayacak. Ama şimdi çok mutlu, öyle mutlu ki bir oda bir salon bir mutfaktan oluşan o gecekondu saray gibi onlar için. Bir salona, bir odaya girip çıkıyorlar. Anne bir ağlıyor, bir gülüyor, pencereden bakıyor pencerenin camlarına elini sürüyor camları seviyor 'pencerelerim var artık, sileceğim onları' diyor.

Bir mucize oldu, bir küçük dayanışma ile bir hayatın, bir annenin ve çocuklarının ulaşmak istediği düşlerine ortak olduk. Çok yaşayın siz Almanya’dan, İzmir’den, İstanbul’dan 'tanımadıklarımız'... Efe’nin geleceğine ışık olduğunuz için.  Şimdi sıra kamu kuruluşlarında.  

.

Efe’nin 'yüksek yararı' varsa alalım