Eğitim Sen: Amaç 'patronun kim olduğunu' göstermek

Eğitim Sen, üniversitelerin bölünerek yeni üniversite kurulmasına tepki gösterdi. Açıklamada, "Temel amaç, yükseköğretim alanında niteliği artırmak değil, aksine 'patronun kim olduğunu' herkese göstermektir" denildi. 

Abone ol

ANKARA - Bakanlar Kurulu tarafından 9 Nisan 2018 tarihinde kararlaştırılan ve 19 Nisan 2018 tarihinde TBMM’ye sunulan kanun tasarıyla yükseköğretim alanında değişikliklere gidiliyor. Değişiklik kapsamında 13 devlet, 2 vakıf olmak üzere toplam 15 yeni üniversitenin kurulacak. 13 devlet üniversitesinden 10 tanesinin hâli hazırdaki devlet üniversitelerinin fakülteleriyle kurulması hedefleniyor.

Eğitim Sen söz konusu değişikliklere tepki gösterdi. Eğitim Sen’in açıklamasında “Üniversitelerin kurumsal özerkliğinin sadece gelir yaratıcı işler üretmek olarak algılanan mali özerkliğe indirgendiği, bu nedenle de üniversitelerin üniversite olmaktan giderek uzaklaştırıldığı bir dönemde bu tasarı, içeriğinden çok daha öte anlam taşımaktadır” denildi.

Türkiye’nin yükseköğretim alanının “tabela üniversiteleri ile dolduğunu", yükseköğretimin niteliğinin düştüğü bir dönemde bu tasarının gündeme geldiğini belirten sendika, şu açıklamayı yayınladı:

TEMEL AMAÇ PATRONUN KİM OLDUĞUNU GÖSTERMEK: AKP açıkça tüm yükseköğretim alanında, tıpkı diğer alanlarda olduğu gibi kendi iktidarını mutlaklaştırmaya ve kendisine “itaat” edecek ilişkiler sistemi yaratmayı amaçlamaktadır. Bu kapsamda da en köklü üniversitelerin dahi kendi tarihsellikleri içerisinde oluşturduğu birikimi yok saymakta, bu kurumların tarihine ve akademik geleneklerine saldırı bayrağı açmakta hiçbir sorun görmemektedir. Çünkü temel amaç, yükseköğretim alanında niteliği artırmak değil, aksine “patronun kim olduğunu” herkese göstermektir.

YAP-BOZ POLİTİKASI TERK EDİLSİN: Eğitim Sen olarak, eğitim sisteminin tüm kademelerinde olduğu gibi üniversitelerin de uzun süredir büyük bir yıkım içinde olduğunu üzülerek belirtmek isteriz. Şüphesiz ki bu durumun temel nedeni siyasi iktidarın politika tercihleridir. Ancak bu tercihlerin yarınlarımızı daha fazla belirsizliğe ve yıkıma sürüklediği unutulmamalıdır! Bu nedenle söz konusu tasarı geri çekilmeli, eğitimde ve yükseköğretimde “yap boz” politikası terk edilmelidir.