Ali Babacan ile Ahmet Davutoğlu’nun parti çalışmaları ekim sonuna kadar neticelenecek gibi görünüyor. Babacan ekibi iki hafta içinde kurucuları belirlemeyi hedefliyor. Davutoğlu ve ekibi ise AK Parti’nin haklarında başlattığı ihraç sürecinde istifa ettikten sonra çalışmalarını hızlandırmıştı. Onlar da bu işi artık daha fazla uzatmama niyetinde.
Davutoğlu ve ekibi, AK Parti’yi eleştirmeye bir süre ara verdi. Partiyi kurana kadar da, sıra dışı bir gelişme olmadıkça bu yolu izlemekte kararlı olduklarını söylüyorlar. Kamuoyuna, sadece AK Parti ile kavgalı bir hareket ya da “AK Parti küskünlerinin buluştuğu adres” gibi görünmek istemiyorlar. Bu nedenle kurucular kurulunda farklı kesimlerden isimlerin, özellikle sanat ve spor dünyasından tanınmış kişilerin olması için çalışıyorlar. Hâlihazırda AK Parti’de görevli bazı siyasetçilerin kurulacak partiye katılmak için Davutoğlu ile görüştüğü ancak “bekleyin” yanıtını aldığı konuşuluyor.
Babacan’ın başını çektiği harekette ise başından beri sessiz bir çalışma yürütülüyor. Ali Babacan Ankara’da farklı noktalarda yer alan üç ayrı ofiste çalışıyor, görüşmelerini yapıyor. Babacan’ın yola birlikte çıktığı tecrübeli isimlerin hiçbiri parti kurulana kadar kamuoyu önüne çıkmayacak, açıklama yapmayacak. Bu isimleri, parti kurulduktan sonra görüp dinleyeceğiz.
Henüz kurulma aşamasındaki iki partinin hangi ittifakta yer alacağına dair şimdiden çeşitli rivayetler dolaşıyor kulislerde. Hatta bu iki partinin SAADET ile üçüncü bir ittifak kurabileceği yorumu yapılıyor. Bütün bunlar, olasılıkların değerlendirilmesi sonucu ortaya çıkan bir tablo okuması aslında.
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in dediği gibi partisi kilit konumda. Ancak böylesi bir konum her zaman avantaj anlamına gelmez. İYİ Parti’den Davutoğlu ve Babacan’ın partisine yönelim olacak mı? İYİ Parti teşkilatlarından yeni kurulacak partilere geçmek isteyenler var mı? Bunlar yabana atılmayacak ihtimaller. İYİ Parti yöneticilerinin son zamanlarda yaptığı açıklamalar bu kilit ve riskli durumu özetler nitelikte.
Siyasetçilerin kullanmayı çok sevdiği “doğmamış çocuğa don biçmek” deyimini hatırlatan iddialar da gündemde. Ankara kulislerine hâkim iki gazeteci, art arda muhalefetin cumhurbaşkanı adayına ilişkin bilgiler paylaştı. Önce Hürriyet yazarı Abdülkadir Selvi, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun cumhurbaşkanı adaylığı için Abdullah Gül’e söz verdiği iddiasını gündeme getirdi. Selvi ertesi gün köşesinden, Kılıçdaroğlu’nun kendisine, partisinin cumhurbaşkanlığı için kimseye söz vermediğini söylediğini yazdı. Son olarak Habertürk TV Ankara Temsilcisi Bülent Aydemir’in yayında yaptığı, “Bunu bilgiye dayalı olarak söylüyorum, Ali Babacan bu partinin genel başkanı olarak yola çıkarsa cumhurbaşkanı adayı da Ali Babacan olacaktır” açıklaması ses getirdi. Babacan’la birlikte hareket eden bir siyasetçinin bu iddialarla ilgili yorumu Ankara’daki hesapları özetler nitelikteydi; “Ortada bir seçim yokken gündeme getirilen bu iddialar hayatın olağan akışına uygun görünmüyor. Bu bilgileri dolaşıma sokup gazetecilere fısıldayanların amacının sorgulanması gerekiyor.”
Şu an Türkiye’nin öncelikli gündemi muhalefetin, özellikle de CHP’nin cumhurbaşkanı adaylığı için kimi düşündüğü değil. Ayrıca CHP’de işler böyle yürümüyor. CHP tabanı, genel başkanın veya birkaç parti yöneticisinin “Ben yaptım oldu” anlayışıyla yönlendirebileceği bir taban değil. Bir kişinin aday gösterilebilmesi için önce CHP’liler ikna olmalı.
Bu bilgileri gazetecilerle paylaşarak bu isimleri tartıştıranlar, şimdiden, kurulacak partilerin Millet İttifakı’nın bileşenleriyle arasını açmaya çalışıyor olabilir. Siyasette senaryo da, oyun da bitmez. Ancak ne hesap yapılırsa yapılsın, cin şişeden çıktı bir kere. Yeni partiler kurulacak, sahneye yeni oyun kurucular çıkacak. Ekim ayında dananın kuyruğu kopacak.